İmamoğlu’na Kuran göstermek

İmamoğlu’nun mitingine giden bir kadın, elindeki Kuran’ı göstererek İmamoğlu’nu protesto etmiş.

Olayı öğrendiğim anda şöyle dedim:

*

Bir meczubun yaptığı sersemlik ve saçmalıktan başka bir şey değil.

*

Çünkü şundan eminim:

 

Birbirinden farklı bin türlü dindarlık biçiminin yaşandığı ülkemizde bütün dindarlar, elde Kuran İmamoğlu’nu protesto etmenin saçmalığın daniskası olduğu konusunda hemfikirdir.

Ekrem İmamoğlu’ndan nefret etse bile herhangi bir dindarın aklının ucundan bile geçmez eline Kuran alıp İmamoğlu’nu protesto etmek.

*

Sonra İstanbul Valiliği’nden yapılan açıklamadan öğrendim ki:

Protestocu B.K. isimli kadının hakkında soruşturma dosyaları varmış.

Şahısla ilgili suçlamalar şunlarmış:

*

Tehdit... Hakaret... Mala zarar verme... Hakkı olmayan yere tecavüz... Kişilerin huzur ve sükununu bozma... Konut dokunulmazlığı ihlali...

*

Bunu öğrendikten sonra olayla ilgili yorumum şu oldu:

*

“Aşırı kriminal bir meczubun yaptığı saçmalık ve sersemlikten başka bir şey değil.”

ŞAŞIRTMA POTANSİYELİ EN YÜKSEK LİDER: BAHÇELİ

Devlet Bahçeli, Cumhur İttifakı’nın en zayıf halkası olarak görülüyordu.

Başlarda sürekli şöyle yorumlar yapılıyordu sağda solda:

 

Hele bir durun, bakın nasıl maraza çıkaracak.

*

Bu tür yorumlar yapanları çok fena halde ters köşeye yatırdı Bahçeli.

Cumhur İttifakı’nı bir tür Türkiye’nin varoluş ittifakı olarak gördü.

Ve süreç içinde Cumhur İttifakı’nın çimentosu, tutkalı haline geldi.

*

Bahçeli, kendisiyle ilgili en başta yapılan “zayıf halka” yorumlarını ters köşeye yatırmaya devam ediyor.

*

Bu sefer de Erdoğan’a gür bir seda ile “Ayrılamazsın. Türk Milleti’ni yalnız bırakamazsın. Cumhur İttifakı olarak yanındayız” diye seslendi.

*

AK Parti içinden bile “Bırakma bizi. Bu senin son seçimin olamaz” şeklinde yüksek sesli bir çıkış gelmezken...

Devlet Bahçeli’nin yaptığı bu çıkış herkesi şaşırtmış durumda.

*

O zaman hükmü verelim:

Devlet Bahçeli, Türkiye’nin şaşırtma potansiyeli en yüksek lideridir.

ÖZGÜR ÖZEL’İN HAMZA DAĞ’DAN SÖZ ETMESİ

CHP’nin en rahat olduğu kent İzmir’dir.

 

Rakiple hiç ilgilenmez İzmir’de CHP. Rakip eleştirisi yapmaya gerek duymaz.

*

Fakat bu seçimde CHP Genel Başkanı Özgür Özel, isim vererek AK Parti İzmir adayı Hamza Dağ’a yüklenmiş.

*

Partisinin logosunu kullanmıyor, takiye yapıyor” diye. Gerçi Mansur Yavaş da Ankara’da aynısını yapıyor ama neyse...

Ben asıl işin şurasındayım:

*

Genel başkan düzeyinde Hamza Dağ’a yükleniliyorsa...

İzmir’de durumlar gerçekten de kritik mi acaba?

ADAYLARA UYARILAR

Sayın adaylar.

Kendinizden “üçüncü tekil şahıs” olarak söz etmeyin.

Yani “Ekrem’in üstüne toz konmaz, Mansur çok acayip biridir, Turgut bu işleri bilir” falan gibi.

*

Gerçekten çok antipatik kaçıyor.

EYLEM TOK’A ‘YANLIŞ ANNE’ DEMEK ÇOK DA DOĞRU DEĞİL

Bu zamana kadar Eylem Tok olayını “yanlış çocuk yetiştirme” olgusu üzerinden açıklıyordum.

 

*

Dünkü Hürriyet’te klinik psikolog Irmak Kerimoğlu’nun yorumunu okuduktan sonra fikrim tamamen değişmiş durumda.

*

Irmak Kerimoğlu diyor ki:

*

“Bu olay, sadece yanlış ebeveynlik tutumuyla açıklanamaz. Bu olaya insanlık boyutuyla, empati becerisiyle ve vicdan açısından bakmak lazım. Bu insanların geçmişlerine, varsa patolojilerine bakmak daha sağlıklı olur. Burada yanlış ebeveynlikten çok daha fazlası var çünkü. Çocuğunu yanlış tutumla büyüten bir anne babanın bile vereceği tepkiler böyle olmaz. Herkesin vereceği tepki değildir bu. Tartışmanın zeminini anne-babalık zemininde değil insanlık zemininde yapmak gerekiyor.”

*

Ben Eylem Tok’a “yanlış anne” diyordum.

İpek Kerimoğlu gözümün açılmasına vesile oldu.

Artık şöyle diyeceğim:

*

Çocuğunu hatalı yöntemlerle yetiştiren anneler bile Eylem Tok gibi davranmaz.

Eylem Tok olayında “yanlış annelik” yok. Empati yoksunluğu var, patoloji var, insanlık eksikliği var, vicdan sorunu var.

ALİ SİRMEN

Gazeteci yazar Ali Sirmen’in vefat ettiğini öğrendiğim anda aklıma gelenler şunlardır:

*

- Lezzetten anlardı. En az bir yemek yazarı kadar.

 

- Latife severdi. Fıkra gibi anıları vardı.

- Dizilerde oyunculuk yapmıştı. Ne derler falan demeden.

- Her pazar “Sevgili” diye başlayan okunması zevkli yazılar yazardı.

*

Ali Sirmen’in tabii ki ödünsüz bir ideolojik tutumu vardı ama asla ondan ibaret değildi.

Tatsız tuzsuz biri değildi Ali Sirmen. Sadece ideolojik bakışa hapsetmedi kendini. Hayatın başka alanlarını asla ihmal etmedi.

GÖKSEL YALNIZ DEĞİLDİR

Pandemide köye yerleşen Göksel, İstanbul’a dönmüş ve “Ben bir şehir insanıyım” demiş.

*

Göksel yalnız değil.

 

Köye gidince kendisinin aslında bir şehir insanı olduğuna...

Şehirde kalınca kendisinin aslında bir köy insanı olduğuna...

İkna olan öyle çok kişi var ki sağımızda solumuzda.