Aykırılık senin gözündedir. Doğa, çatışmaların uyumlu olduğu düzendir.
Kimilerine çelişkili gelebilir. Oysa tutarlı. Ulus devrim yapan Atatürk, hem Turancılığı hem İslamcılığı reddetmişti. Dünya emperyalist bir savaşa giderken bu sayede “Yurtta sulh cihanda sulh”a dayanan barışçıl ve milli bir dış politika uygulayabildi. “Çıkar” denilen, Misak-ı Milli içindeki nüfusun kazanımlarının korunmasıydı. Yayılmacı, hayalci, maceracı değildi. Ayağı bu topraklara basıyordu. Tam anlamıyla yerli, tam anlamıyla milliydi.
Üstelik bu Atatürk’ün icadı değildi. Aslında kendi ülkesinin bağımsızlığını önceleyen her irade için tarihsel zorunluluktu.
Şimdi...
Oradan oraya savrulan, kimin çıkarı için yapıldığı belli olmayan dış politikanın enkazını kaldırmaya çalışıyoruz. Bazen Araplarla savaşıyor görünüyor, bazen üç kuruş için avuç açıyoruz. “Ey Amerika”dan “stratejik müttefik”e gidip geliyoruz. “Ey Batı” diye Gazze dersi verirken yanı başımızda olanı anlamakta zorlanıyoruz.
İSRAİL-AZERBAYCAN İTTİFAKI
Daha önce bu köşede anlatmıştım...
Azerbaycan ve İsrail tarihi dostluğa sahip iki ülke. Halihazırda Azerbaycan’da 30 bin Yahudi yaşıyor. Ülkede adı Krasnaya Sloboda olan bir Yahudi kenti var. İsrail’de de 70 bin civarında Azerbaycan Yahudisi var. “Ben Yahudiyim” kelimesinin en rahat kullanılabildiği ülke İsrail’den sonra Azerbaycan.
Ama mesele bundan ibaret değil...
İsrail-Azerbaycan ittifakı stratejik bir temele de sahip. Karşılıklı sorunlar, Azerbaycan’ı İran ile kavgalı İsrail’in yanına; Ermenistan’ı ise Azerbaycan ile kavgalı İran’ın yanına oturttu. Garip ama Müslüman ülkeler yok sayarken Hocalı katliamını BM kürsüsünde İsrail cumhurbaşkanı anlattı.
İsrail, Azerbaycan’a milyarlarca dolar değerinde silah satıyor. Karşılığında Azerbaycan, İsrail’e petrol sağlıyor. Stockholm Uluslararası Barış Araştırma Enstitüsü’nün raporlarına göre 2016 ile 2020 yılları arasında Azerbaycan’ın silah ithalatının yüzde 69’u İsrail’den. İsrail, Azerbaycan’a balistik füzeler, hava savunma ve elektronik savaş sistemleri, kamikaze insansız hava araçları gibi son teknoloji silah sistemlerini sattı.
Karşılıksız değil. Azerbaycan, Mossad’a, ülkenin güneyinde İran’da olup bitenleri izlemek üzere bir karakol kurmasına izin verdi. İran’ın nükleer arşivini çalan Mossad ajanları, bu arşivi Azerbaycan üzerinden İsrail’e götürdü.
GAZZE’DEN SONRA DA TAM GAZ
Karabağ savaşında sonucunu gördük. Ermenistan’ı vuran silahların önemli bölümü İsrail yapımıydı. İsrail sokaklarında Karabağ savaşı sırasında Azerbaycan’a destek mitingleri yapılıyordu. Sinagoglarda Azerbaycan’ın zaferi için dua ediliyordu. İşte bunlara tepki olarak Ermenistan, Tel Aviv’deki büyükelçisini geri çağırdı. Bunlar görünenler. Aliyev’e göre İsrailAzerbaycan ilişkilerinin “10’da 9’u su altında”.
“Peki Gazze’den sonra ne oldu?”
diyorsunuz...
Azerbaycan-İsrail ilişkileri kopmadan devam etti.
Hamas-İsrail çatışmasının başladığı 7 Ekim’de Bakû’da Azerbaycan’ın simgesi Alev Kuleleri İsrail bayraklarıyla süslendi. Azerbaycan, Tel Aviv’deki büyükelçisi ve parlamentolar arası çalışma grubu aracılığıyla Hamas’ı kınadı. İsrail hükümeti, geçen ekimde, Azerbaycan Cumhuriyeti Devlet Petrol Şirketi SOCAR’ın da içinde olduğu konsorsiyuma, İsrail’in Akdeniz’deki münhasır ekonomik bölgesinde gaz arama ihalesi verdi. Kasım ayında, iki ülke arasında, İsrail’in gaz tedariki ve boru hatlarının bakımını ilgilendiren doğalgaz anlaşması imzalandı. Aynı ay, Azerbaycan’ın Barak MX füzelerini satın almasına ilişkin 1.2 milyar dolarlık bir füze anlaşması yapıldı. Azerbaycan, Suudi Arabistan’ın ev sahipliği yaptığı ve İsrail’in kınandığı İslam İşbirliği Teşkilatı konferansına katılmadı. Bu sırada Azerbaycan’dan İsrail’e enerji akışı ise sürdü. Öyle ki Hamas, az kalsın Aşkelon’a yönelen bir Azeri petrol tankerini vuruyordu. İsrail tankları ve savaş uçakları Azeri petrolüyle çalışıyor. Forbes’a göre İsrail’in petrol ihtiyacının yüzde 40’ını “iki devlet tek millet” olduğumuz Azerbaycan sağlıyor.
MASADA TÜRKİYE YOK
Hayır, yanlış anlamayın. Ortada bir anomali yok. Azerbaycan da Ermenistan da İsrail de İran da kendi ülkelerinin çıkarıyla uyumlu bir çizgi izliyor. Yanlış olan biziz. Ayağı nereye bastığı belli olmayan, kimliksiz ve kişiliksiz dış politika hem halkımızı yoksullaştırıyor hem de Türkiye’yi güçsüzleştiriyor. Meydanlarda Gazze nutuklarıyla hamaset yapılırken Gazze için kurulan ateşkes masasında Katar ve Mısır varken yıllarca Hamas’a ev sahipliği yapan AKP hükümetinin olmaması her şeyi özetliyor. Kendi için olmayan hiç kimse için de olmuyor.
Ayağımızı toprağımıza bastığımız gün başka toprakların hikâyelerini de anlamaya başlayacağız.