AKP iktidarı nereye koşuyor, endişe ve yol ayrımı

Gazetemizde AKP içinde özellikle İmamoğlu ve belediyelere yönelik operasyonların bir grup AKP milletvekili arasında tartışma ve huzursuzluk yarattığı haberi vardı. Haklılar, dışarıdan bakınca iki nokta var endişe kaynağı onlar için. İlki parti hükümetinin/devletinin, yani AKP iktidarının giderek daha çok yasal, siyasi ve hukuki süreçlerin dışına düşmeye başlaması...

Attığı her adımın siyasi operasyon niteliği taşıması, ülkeyi adeta siyasi operasyonlarla yönetir hale getirmesi...

Enflasyonu ve pahalılığı önleme, millete para da verme, milletin mutfakta tenceresi kaynamasın ama ihaleler aksın, AKP’liler arasında ülkenin zenginliğinin paylaşımı aksamadan sürsün, sen siyasi operasyonlarla, algı yaratma çabalarıyla, medyayı susturma yoluna giderek iktidarda kal.

Bu durum milletvekillerini de (bıraktık devlet aygıtını) peşinden sürüklüyor.

Burada hukuksuzlukta, yasasızlıkta bir suç ortaklığı doğuyor.

AKP TABANDA POLİTİKA YAPAMIYOR

İkincisi, halkla ilişkisi açısından milletvekillerinin ve parti örgütünün dar siyasi toplumsal kalıplar içine sıkışıyor olması. Hareket alanları iyice daralıyor. Taban, seçmen AKP iktidarının, yani Saray’ın altından kayıyor. Saray, partiyi ve milletvekillerini sıkıştırıyor, halka anlatın, kapıları çalın diyor. Fakat zerre gerçekçi olmayan bu talimatın yerine getirilmesi zaten mümkün değil. Seçmen neredeyse davul çalacak hepsinin ardından.

Milletvekilleri seçimlerde yeniden seçilebilecek mi, baş dertlerinden biri. Normal-doğal siyasi ortamdan uzaklaşma, politika yapmayı da zorlaştırıyor, bazı alanlarda imkânsızlaştırıyor.

MİLLET İRADESİ Mİ?

Padişahlık ve mutlak kraliyetlerde seçim ve millet iradesi yoktur. Ama askeri cunta yönetimleri dışında, seçim ve sandık varsa “milli irade” olgusu yani halkın iktidarı belirleme yasal hak ve hukuku vardır.

Gerçi günümüzde çok sayıda ülkede göstermelik seçim sandığı vardır. Ülkede tüm kurum ve kuruluşları denetim altına alan, kendine biat ettiren, seçim sandığını da manipüle ederek millet iradesini aslında gasp eden sözde seçim/sandık yönetimleri de vardır.

AKP iktidarı o yolda ilerliyor. Bunu zorluyor. İstanbul’da CHP belediyelerine ve cumhurbaşkanı adayı Ekrem Bey’e yapılan operasyonları Özgür Özel “cunta yönetimi” olarak nitelendirdi. Bu çok önemli bir merhaledir milli irade gaspı yolunda.

Cumhurbaşkanı bunu net olarak da geçen çarşamba günü AKP grup toplantısında dile getirdi: “Bakalım cumhurbaşkanlığı hevesi yolunda politika girdabında daha kaç CHP’li telef olup gidecek?”

Bunun açık anlatımı, CHP’lilere yönelik operasyonların süreceğidir. Bir çıkarsama yapacak olursak ortalıkta aday bırakılmayacak!

ÜLKEYİ NEREYE GÖTÜRÜR?

Cumhurbaşkanının seçime yönelik süreçte masasında ne gibi projeler programlar var, bilmiyoruz. Ama ortadaki pratikler, bu konuda ciddi fikirler veriyor. Cumhurbaşkanından bugüne kadar “kimsenin kuşkusu olmasın, sandık süreci normal işleyecek kazanan ülkeyi yönetecek” mealinde bir söz işitmedik.

Sanki iktidarda kalmak için gözü kara bir şekilde her şeyi göze alabilecek kanaati oluşuyor.

Bazı AKP’lileri de endişelendiren de bu.

Fakat halkın asla kabul etmeyeceği bir süreç. Burada yazmıştım, bu millet oyu ile iktidarları değiştirmeye alışmıştır ve yurttaş olmanın en önemli hakkı ve hukuku olduğunu benimsemiştir.

Aksi durum, bu milleti yeniden kul durumuna düşürür.

Saray ve AKP yol ayrımında. Ya kendini tamamen yok edecek bir sürece imza atacak ya da iktidarı gerekirse teslim edeceğini kabul edecek.

Tabii orada kalmak için atacağı adımlar var. DEM’in ve İmralı’nın desteğini alacak politikalar.

Bahçeli’nin de iktidar varlığı, adeta İmralı’ya ve DEM’e bağlı.