Saldırı “telef” söyleminin eseridir

Bugün sadece Sırrı Süreyya Önder’e veda yazısı yazmak istiyordum.

“Sevene de sövene de selam olsun” diyecek kadar büyük bir yüreği olan Sırrı Ağabey’le vedalaşmaktı niyetim.

Aşağı Ayrancı’daki komşuluğumuzdan, Güvenlik Caddesi’ndeki kahve sohbetlerimizden, anlattığı cezaevi anılarından, Türkiye’deki sol hareketiyle ilgili görüşlerinden, Kürt siyasi hareketi içindeki rolünden söz edecektim.

Belki de yazımın finalini “Sırrı Süreyya Önder sadece Kürt siyasi hareketinin değil Türkiye siyasetinin en önemli kazanımıydı” cümlesiyle yapacaktım.

***

Ancak, bütün Türkiye’nin Sırrı Süreyya Önder’i son yolculuğuna uğurladığı, cezaevindeki yoldaşı Selahattin Demirtaş’ın deyişiyle “on binlerce insanın kalbine gömüldüğü” günde öyle bir olay yaşandı ki bir gazeteci olarak o konuyu hak ettiği şekilde görmezsem kendimi suçlu hissedeceğimi fark ettim.

Evet, CHP lideri Özgür Özel’in Sırrı Süreyya Önder’in cenaze töreninde uğradığı saldırıyı kastediyorum.

Kendisini “Osmanlı torunu” diye tarif eden bir evlat katili caninin Özel’i hedef almasından söz ediyorum.

***

Lafı dolandırmayıp kitabın ortasından yazacağım.

- Özel’e yönelik o saldırının 19 Nisan 2019 günü Ankara’nın Çubuk ilçesinde Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik saldırıdan hiçbir farkı yoktur.

- Özel’e yönelik saldırı, Kılıçdaroğlu’na yönelik saldırıdaki faillerin karşılaştığı “sırt sıvazlama” ve “cezasızlık” kültürünün bir sonucudur.

- Özel’e yönelik saldırı, 2004’te 17 ve 19 yaşında iki çocuğunu öldürüp 11 yaşındaki çocuğunu yaralayıp, 20 yıl dahi yatmadan iktidarın yaptığı infaz düzenlemesi sayesinde serbest kalan ve büyük ihtimalle “Nasıl olsa iktidar arkamda olacak, başıma hiçbir şey gelmeyecek, hatta iktidar mensupları gelip Özel’e vurduğum elimi öpecektir” diye düşünen bir canavarın icraatıdır.

- Özel’e yönelik saldırı, “telef olacaklar” söyleminden cesaret alan birinin saldırısıdır.

- Özel’e yönelik saldırı, bir siyasetçinin “Özgür Özel aklını başına almazsa sokakta bile yürüyemeyecektir” sözlerinin sokakta vücut bulmuş tezahürüdür.

***

Saldırı sonrası iktidar mensuplarının yaptığı açıklamaları samimi bulmuyorum.

Tersine, son zamanlarda Özel’in canlarını sıktığı anları akıllarından geçirerek iç sesleriyle “oh oldu, vuranın eline sağlık” dediklerini düşünüyorum.

Zira “Saldırgan hukuk önünde hesap verecektir” diyen AK Parti Genel Başkanı Ömer Çelik ya da saldırıyı saldırganın adını kamuoyundan saklayarak kınayan İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya,

- 2014’te Kılıçdaroğlu’na TBMM’de yumruk atan Orhan Övet’in iki saat sonra adli kontrolle serbest bırakıldığını, mahkemedeki son sözü sorulduğunda “Hepsi Bizans uşağıdır, başka da diyeceğim yoktur” dediğini biliyor mu acaba?

- Çubuk’ta 2019’da linç edilmek istenen Kılıçdaroğlu’na saldıran Osman Sarıgün’ün asliye ceza mahkemesinde sıradan bir adli vaka gibi yargılama süreci yaşadığını ve yumruk atan elinin AK Partililerce öpüldüğünü ne çabuk unuttu.

- Konya’da CHP otobüsüne saldıran AK Partili gencin, karakolda bizzat kolluk kuvvetleri tarafından “ben aslında CHP’liyim, sevincimden ateş ettim” tarzında bir ifade vermeye yönlendirildiğine, avukata dahi ihtiyaç duymadığından haberdar oldu mu acaba?

***

Ez cümle, kutuplaşmadan beslenen siyasetçiler, özellikle de iktidarda olanlar, milyonlara seslenirken ağızlarından çıkan sözlere dikkat etmezse, memlekette yaygın hale gelen ikili hukuk sistemi “iktidardan olanlara ayrı, muhalefete ayrı hukuk” anlayışıyla böyle saldırganları cezasız bırakmayı sürdürürse bu tür saldırılara daha tanık oluruz.