Özel’in yüzde 70 hesabı nasıl tutacak?

CHP lideri Özgür Özel’in bir “badire”yi aşmak için çırpındığı söylenebilir.

Ana muhalefet partisi, iktidar olmak istiyor. Erdoğan yönetiminin halktaki karşılığının ciddi anlamda aşındığını düşünüyor, kamuoyu yoklamaları da ona ve pek çok çevreye o izlenimi veriyor, özellikle ekonomik boğulma, halkı da “illallah dedirtmiş” gözüküyor. Böyle bir görünüm, her ülkede iktidar değişimi için uygun zemin olarak değerlendirilir.

Erdoğan evet hâlâ belli bir oy tabanına hâkim ama, öte yanda da alternatif isimlerin yükselişi vakıası var. CHP Genel Başkanı değil bu, ama CHP zemininde siyaset yapan isimler… Ekrem İmamoğlu, Mansur Yavaş…

2023 seçimlerinde de bu isimler “favori” olarak gündeme geldi ama Kılıçdaroğlu kendini öne çıkarınca seçimi yine Erdoğan göğüsledi.

28 Mayıs 2023’te, Cumhurbaşkanı seçildikten sonra, 2028 seçimlerinin tartışması başlamıştı bile. Hele 2024’te, yerel seçimlerde iktidar cenahı büyük bir bozgun yaşayınca ve İstanbul’da Ekrem İmamoğlu, “üçüncü defa Erdoğan’ı yenme”yi başarınca, bu dönem tam da ekonomide halkın boğulma dönemi haline gelince ve bu dönem, CHP’de liderlik değişimini de getirince, bir anlamda “Vakti geldi” dendi. Nerede? Yeni CHP liderliği (Özgür Özel yani) ve CHP liderliğindeki “Değişim”e katkı sunan Ekrem İmamoğlu’nun nezdinde…

İmamoğlu’nun mitingleri başladı, peşinden de iktidarın İmamoğlu’na yönelik diploma iptali ve yolsuzluk üzerinden yargı hamlesi… Kitleler halinde tutuklama, ilçe belediyelerine kayyım ataması… Hatta iş, CHP’ye kayyım atanma ihtimaline kadar ilerledi ve CHP olağanüstü kurultay yapma zorunda kaldı.

Bir süredir bu gerilimi yaşıyor ülke.

İmamoğlu birçok çalışma arkadaşı ile birlikte “suç örgütü oluşturma” suçlaması ile tutuklu, Özgür Özel mücadele ediyor.

Özel mücadele ediyor ama, zihninin bir yerinde de “Ya İmamoğlu çıkarılamazsa…” ihtimalinin yattığı çok belli.

Önceleri “Z planında da aday İmamoğlu” diyordu, ama kendisine “Ya olmazsa…”nın sorulacağını bilecek kadar da tecrübe sahibi. Ve o soru kendisine soruldu, o da “İmamoğlu çıkmazsa Mansur Yavaş aday olur, biz de yüzde 70 oy ve anayasa değiştirecek sayıda (400) milletvekili çıkarıp, parlamenter düzene geçeriz, yeni seçimde Mansur Yavaş Cumhurbaşkanı, İmamoğlu da Başbakan olur” cevabını verdi. Kendisi için bu işi başarma rolünü yeterli görüyor.

Yüzde 70 oy, 400 milletvekili… Büyük hesap… Zor hesap…

İşin “hesap yanı”nın “zor” olduğunu Tayyip Erdoğan, taa Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçiş döneminden beri söyleyip duruyor. “Yüzde 50 artı 1’i bulma zorluğu” bu. Erdoğan halen de yüzde 50 artı 1 için kıvranıyor.

Özgür Özel bu rakamların “hayal ürünü” olarak görüleceğini bilecek kadar da tecrübe sahibi.

Soru şu: İktidarın hem ekonomi politikalarına hem yargı kullanımına ilişkin tepkiler büyük ama, bundan bütün muhalefete ne çıkar, CHP’ye ne çıkar?

Erdoğan seçimi “Cumhur İttifakı” ile aldı. Muhalefet karşıda “Millet İttifakı”nı sağlıklı yürütemediği, ya da o ittifakı “uygun liderlik”le buluşturamadığı için kaybetti.

Şimdi “uygun liderlik” var kabul ediliyor, ama henüz bir “ittifak” mevcut değil.

Evet, halkta iktidara yönelik yoğun bir tepki var. Muhalefet de bu tepkileri bir yerde yakalamaya çalışıyor.

Bu arada Özgür Özel, ana muhalefet lideri olarak, muhalif gruplarla ve siyasi yapılarla “iyi ilişki” kurma arayışında. “Milliyetçi demokrat, Muhafazakâr demokrat, Kürt demokrat, Sol - sosyal demokrat” eğilimlerin ittifakını arzuluyor.

Sorun şu ki “Nasıl olacak bu?”nun kolay bir cevabı yok. “Erdoğan’a tepkiler öylesine büyür ki, bir isim etrafından vakum oluşur, kitleler Erdoğan’dan kurtulmak için o ismin bulunduğu yerde birleşir” beklentisi mi Özgür Özel’in dünyasındaki?

Yoksa zamanı gelince partilerin kapısını çalıp, “Gelin bu işi birlikte başaralım, Türkiye’yi bu sancıdan, hepimizin ‘ucube sistem’ diye nitelediğimiz yapıdan ve onun aktörlerinden kurtaralım” demek mi?

Hepsi zor. Özgür Özel’in “Kendim için bir şey istiyorsam namerdim” rolünde samimi olması da yetmeyebilir parti hesapları ya da kişisel hesaplar devreye girdiğinde…

Gene de Özgür Özel’in şu ana kadarki performansının kayda geçtiğini söylemek lâzım. Elhak bedenini koymuştur taşın altına… Ama siyaset pilavı daha çok su götürür. Hele her parti genel başkanının Cumhurbaşkanı adaylığını “tabii olarak” ilan ettiği bir süreçte…

Çakarlı araç şımarıklığı

Kızımız falanca cemaatten - tarikatten. Almış babasının lüks arabasını, üzerine çakarını çekmiş, emniyet şeridinden uçuyor. Sorunca “Tahsisli” diyor. Kim tarafından tahsisli? Buralara geldik Cumhur İttifakı’nın iktidarında. Tasavvuf erbabında bile şımarıklığın tavan yaptığı bir noktadayız. Hep ben mi tepki göstereceğim bu zırzopluklara? Yok mu tasavvuf camiasından bir ses? “Biz bu değiliz” diye bir ses yok mu? “Bütün yokluk mu her yer, bari bir yok der seda yok mu?”