Suriye’de yapılmak isteneni, Türkiye’ye taşımak istiyorlar

Suriye’nin kuzeydoğusundaki toprakların 1/4’ü PYD/YPG/SDG’li yani PKK’lıların denetimi altında. Kod adı Mazlum Kobani olan ve İnterpol tarafından sözde “kırmızı bültenle” aranan terörist, 10 Mart 2025’te Suriye geçici yönetimi lideri Ahmet eş-Şera ile bir araya gelip, ülkenin yeni yönetimine entegre olunması konusunda anlaştıklarını açıklamıştı. Ancak, durum hiç de açıklandığı gibi değil.

Barzani yönetimi ile doğrudan bağlantılı olan Suriye Kürt Ulusal Konseyi (ENKS) ve PYD/YPG/SDG terör örgütünün öncülüğünde, 26 Nisan 2025’te, sınır komşumuz Suriye’nin Kamışlı kentinde, Irak, Suriye, İran ve Türkiye’den Kürt siyasi partileri, sivil toplum örgütlerinden oluşan 400 kişinin katılımı ile “Kürt birlik ve ortak tutum konferansı” adı altında toplantı düzenlendi. Ön sırada oturan 7 teröristin yakalanmasını sağlayacak olanlara Türkiye 20’şer milyon lira ödül verilmesini kararlaştırmıştı.  

BİRLİKTE ŞAM’A GİDİLECEK

Kamışlı’daki konferansta “Türkiye partisi” olması beklenen DEM Parti heyetinin, ana omurgasını PYD/YPG’li teröristlerin oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri (SDG) elebaşı Mazlum Kobani ile birlikte görüntü vermeleri dikkat çekmişti. Mazlum Kobani, Suriye’nin farklı bileşenlerini yansıtan ademi merkeziyetçi bir anayasaya ihtiyaç duyduğunu belirtti. Mesud Barzani’ye Kürtler arasındaki birliği güçlendirme yönündeki çabaları için teşekkür etti.

Anadilde eğitim hakkı ve kültürü tüm bileşenler için bir hak olarak uygulanması, Kürt bölgeleri federal bir Suriye çatısı altında bütünleşik bir siyasi ve idari birim olarak birleştirilmesi de vurgulandı. Konferans sonunda, tüm Kürt partilerinin bir araya gelip ortak bir heyet ile Şam’a gidilmesi ve Şam ile bundan sonra yapılacak görüşmelerde tüm Kürt partilerin aynı heyette temsil edilmesi yönünde karar alındı. ABD Dışişleri Bakanlığı temsilcisi, “Kürtler arası diyalog sürecinin yeniden başlamasını memnuniyetle karşıladı” ve verimli ilerlemesi dileğinde bulundu.

KIRMIZI ÇİZGİLERİ

Suriye geçici yönetimi, 10 Mart 2025’te SDG ile yapılan anlaşmanın ulusal bir çözüm ve barışa doğru olumlu bir adım olduğu, ancak konferansta öne çıkan ve son zamanlarda gündeme gelen “federalizm” çağrılarının, HTŞ ile SDG arasındaki anlaşma ile çeliştiğini, ülkenin bütünlüğünü tehdit ettiği ve federalizm talebinin, sahada ayrılıkçı bir gerçeklik yaratarak anlaşmanın ruhuyla ters düştüğü görüşünde.

Geçici yönetim, “Federalizm veya özerk yönetim gibi isimler altında, genel bir ulusal uzlaşı olmadan bölücü bir gerçeklik dayatma veya ayrı yapılar oluşturma girişimini açıkça reddediyoruz” açıklamasını yapmış, Suriye’nin toprak ve halk olarak birliğinin kırmızı çizgileri olduğunu duyurmuştu.

ÇOK ULUSLU, ÇOK DİNLİ, ÇOK KÜLTÜRLÜ

Uzun yıllar Güneydoğu’da görev yapan ve gelişmeleri yakından izleyen İYİ Parti Genel Başkan Başdanışmanı ve Genel İdare Kurulu Üyesi emekli Tuğgeneral Ali Demir, Kürt konferansıyla ilgili gelişmeleri şöyle yorumladı: 

“Suriye’nin Kamışlı kentinde, 26 Nisan 2025’te, Suriye’deki Kürtlerin geleceği gündemiyle toplanan Ulusal Kürt Konferansında ele alınan konular ile anılan konferansın Ortak Tutum Belgesi’nde belirtilen ‘Suriye’deki Kürt sorununun demokratik ve ademi merkeziyetçi (federal) bir yapı ile çözülmesi, Suriye’nin ‘Çok uluslu, çok dinli ve çok kültürlü kimliğinin esas alınması’ gerektiğine, diğer bir ifadeyle Suriye’nin birliğinden ziyade coğrafi konum, etnik yapı, din, kültür, enerji potansiyeli, su havzası vb. kriterlerine göre birden fazla bölgenin idari ve siyasi özelliklerini koruyacak yerel yasama meclisleri, bölgesel yürütme organları ve onlara bağlı iç güvenlik güçlerinden oluşacak.

BAĞLANTILI AÇIKLAMALAR

Birleşik Suriye’nin siyasi vizyon olarak belirlendiğine ilişkin gelişmeler; Suriye coğrafyasında Mart-Nisan 2025 aylarında yaşanan en son olaylar, HÜDA PAR’ın Diyarbakır’da 17 Şubat 2025 tarihinde düzenlediği ‘Kürt Meselesine İnsani Çözüm Çalıştayı’ sonrası yayımlanan bildirgede, anadilde eğitimin önünün açılması, Kürtçenin anayasal güvence altına alınması, anayasanın değiştirilmesi ve herkesin Türk olduğu tanımından vazgeçilmesi, ‘Kürt meselesinin kaynağını oluşturan darbe anayasasının değiştirilmesi’ gerektiği yönündeki talepler, Öcalan’ın 29 Aralık 2024 tarihli ‘yeni paradigma’ mesajı, 27 Şubat 2025 tarihli çağrısı, DEM Partisi temsilcilerinin açıklamaları ile doğrudan bağlantılı olması sebebiyle, bir bütün halinde ele alınmalı.

 Bahse konu gelişmeler; Suriye’nin üniter devlet yapısını ve toprak bütünlüğünü temin edecek Suriye’nin birliği ile mi sonuçlanacak yoksa coğrafi konum, etnik yapı, din, kültür, enerji potansiyeli, su havzası vb. kriterlerine göre birden fazla bölgenin idari ve siyasi özelliklerini referans alacak şekilde yerel yasama meclisleri, bölgesel yürütme organları ve onlara bağlı iç güvenlik güçlerinden oluşacak Birleşik Suriye siyasi vizyonunun hayata geçirilmesi ile mi tamamlanacağını ortaya koyacak.”  

Olaylar, bir bütün olarak ele alındığında Suriye’nin kuzeyinin de Irak’ın kuzeyi gibi şekillendirilmek istendiği sonucu ortaya çıkıyor. Bununla kalınmayacak, benzer bir yapıyı Türkiye’ye de taşımanın yollarını yapmaya çalışıyorlar. Bekleyip görelim mi, yoksa bir şey mi yapmalıyız?