CHP 21. Olağanüstü Kurultayı'nda, Genel Başkan Özgür Özel yeniden seçilirken Parti Meclisi'ni de istediği gibi dizayn etti, deldirmedi. Bu sonuç parti içinde ve dışında başarılı bulunduğu gibi rakiplerini elimine etmek olarak da yorumlandı. İşe yarar mı? Belki bir süre yarar ama sonrası çok daha kaotik olabilir. Ortada yargı süreci beklenmeden alelacele yapılan bir kurultay var ve ne yazık ki bu kurultay "şaibeli" gerçeğini değiştirmeye yetmedi. Çünkü yargıya ulaşan onlarca CHP'linin şaibeye ilişkin iddiaları ve tanıklıkları var.
Ama daha önemlisi yargının yürüttüğü soruşturmaya dair yapılan araştırmalar. Soruşturmayı yürütenler sadece bir CHP delegesinin iddiasıyla yetinmemiş. Ayrıntıları yargı sürecinde ortaya çıkacak ama şunun altını kalın kalın çizelim: Kurultayın hemen ardından çok tartışılan bir iddia vardı; kurultay gönü döviz bürolarının açılmasıyla ilgili. Raporlarda bu konuda da çok ciddi bir çalışma yapıldığı görülüyor.
Bu çalışmaları da tıpkı İBB'deki yolsuzluk iddiaları gibi büyük ihtimalle başta MASAK olmak üzere vergi müfettişlerinin yürüttüğü anlaşılıyor. Üç konu üzerinde ısrarla durulmuş: "Banka hesaplarındaki hareketlilik, ilgili kişilerin kripto hesapları ve o kişilerin 2023-2024 yıllarındaki gayrimenkul alımları..."
Bu araştırmalar da sadece oy değiştiren delegelerle ilgili değil. İşin içinde medya patronları, gazeteciler ve kamuoyu araştırması yapan anket şirketleri de var. Hesap hareketleri araştırılanlar arasında Cafer Mahiroğlu, Can Kakışım, İsmail Saymaz ve Ertan Aksoy dikkat çekiyor.
Hesaplarda büyük rakamlardan, hareketlilikten söz ediliyor. Yargı sürecinde bu para akışı ile kurultaydaki oy değişimi arasında bir bağ kurulup kurulmayacağını göreceğiz. Raporlarda satır arası ilginç notlar da dikkat çekiyor. En ilginci de İstanbul Esenyurt örneğinde "delege ağa"lığı gibi bir durumun ortaya çıkması. Meğer delegeler adına para alıp dağıtmayan ve cebe atan uyanıklar da varmış. Bu işler açık seçik konuşulmaya başlandığında ortalık çok karışacak. Buradan CHP adına hayırlı bir sonuç çıkar mı, birileri ders alır mı bilemem ama siyaset-para ilişkisi açısından yargı sürecinin uyarıcı olacağı ve "temiz siyaseti" zorlayacağı çok açık.
***
DÜNYA ÇALKALANIYOR CHP'NİN UMURUNDA DEĞİL
Dikkatinizi çekmiştir, yakın geçmişi bir yana bırakıyorum, Özgür Özel ve ekibi geldikten sonra bile CHP'nin, Türkiye'nin temel sorunlarına ilişkin gündemi olmadı. Daha çok parti içi çekişme, delege hesapları ve en sonunda tek aday dayatmasıyla tartışılan bir parti olmanın ötesine geçmedi CHP. Ticaret savaşları dünyayı kasıp kavururken, bölgemizde önemli gelişmeler yaşanırken CHP'nin gündeminde tek bir konu vardı: Yolsuzluk suçlamasıyla tutuklanan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ve ekibi. CHP sabah akşam İmamoğlu'yla yatıp İmamoğlu'yla kalktı.
Bu tabloya en sert tepkiyi de rahmetli Deniz Baykal'ın kızı Aslı Baykal verdi. Küresel süreci yakından izleyen Baykal, son açıklamasında şöyle diyordu:
"Ne dediği, neyi savunduğu, kimden destek dilendiği belli olmayan bir şahsiyet, üstüne 'Beni desteklemeyeni boykot edin' diye millete talimat yağdırıyor.
Dünya çalkalanıyor, her ülke gibi Türkiye de pay alma savaşında, umurunda değil, bu konularda Türkiye'nin önüne ne koyuyor muhalefet bilen yok.
Varsa yoksa milletin hakkını gasp etmiş olan üç beş kişinin çıkarı.
Her düşünceye yaranmaya çalışırken bir yandan da korku siyaseti ile insanların hür düşüncelerini bastırma çalışmaları yürüten şahıs hakkında bildiğimiz altı ok ilkeleri ile alakası olmaması ama 2 cümlesinden birisinin Atatürk olması.
Niyeyse onun başına da ille Gazi Kemal geliyor."