Klasik olacak ama… Hepimizin aklından geçen, fikir dağarcığımızda yerini bulan bir tespitle yazıya başlayayım…
Özgür Özel genel başkandı lider oldu… Lider olduğunu dün CHP delegeleri tescil etti…
Peki Özgür Özel nasıl lider oldu veya kim lider yaptı?
Yanıtı basit ve net; Erdoğan…
CHP’nin üzerine gidince… CHP’yi kriminalize etmeye çalışınca… Öcalan’a ev hapsi vaadiyle DEM’i yanına çekip CHP’yi marjinal parti ilan etmeye kalkışınca…
Karşısına devasa örgüt, kararlı seçmen onlara liderlik eden genç bir siyasetçi dikildi…
Özgür Özel ilk girdiği sınavdan başarıyla geçti, hak ettiği liderlik payesini kısa sürede aldı…
Erdoğan Özel’i lider yaptı… İddia ediyorum İmamoğlu’nu da Cumhurbaşkanı yapacak… Hatta yaptı da! Önceki günkü yazımda altını çizdim İmamoğlu er veya geç Silivri’den çıkacak…
Ama Ekrem İmamoğlu olarak çıkmayacak…
Cumhurbaşkanı Ekrem İmamoğlu olarak çıkacak…
Tayyip Erdoğan da biliyor İmamoğlu milletin gönlünde Cumhurbaşkanı…
Şimdi diyeceksiniz ki yılların politikacısı, rakiplerini bölüp parçalamakta kendi safına katmakta uzman; bu gerçeği görmüyor mu? İmamoğlu’nu oyun dışı bırakmak için yaptıklarının ters teptiğinin farkında değil mi? CHP’yi kapatmak veya birbirine düşürmek için kurulmak istenen tezgahın CHP’yi daha da güçlendirdiğini görmüyor mu? Saraçhane mitingine katılan 300 gencin tutuklanması, yetmiyormuş gibi tecavüzcülerin, uyuşturucu müptelalarının koğuşuna atılmalarının yarattığı öfkenin farkında değil mi?
Bence Erdoğan her şeyin farkında. 2028 yılına kadar beklese de devletin tüm imkanlarını kullansa da kaybedeceğini herkesten çok daha iyi biliyor…
O zaman niyeti ne?
Niyeti seçimsiz otokrasi…
Dünyada dört tür yönetim tarzı var.
Tam (liberal) demokrasi…
Seçimli demokrasi…
Seçimli otokrasi…
Otokrasi…
Türkiye 1960/1980 arasında yüzde yüz olmasa da zaman zaman kesintiye uğrasa da liberal demokrasiyi yaşadı. 12 Eylül 1980 askeri darbesi Türkiye’yi seçimli demokrasiye geçildi. Bir kademe düştük. Genel başkanların kontrolünde parti yapısı, sırtını seçmene değil liderine dayayan milletvekili yapısı, seçim varmış gibi gözüken ama tayinle gelen rektörlerle üniversitelerin zaptı rap altında tutulması tipik birkaç örnek. Onlarcası sayılabilir…
2017 yılındaki referandumla Türkiye Anayasa’yı değiştirerek tek adam rejimine geçti. Yani seçimli otokrat yönetime. Yedi yıldır yönetim şeklimiz bu. Tek adamın yönettiği parti devleti de diyebiliriz…
İşte o tek adam bir daha seçilemeyeceğini bildiği için seçimsiz otokrat rejime geçmek istiyor. TBMM Başkanı’nın sivil anayasa yapalım diye ortalıkta gezinip ama ne istediğini söylememesinin nedeni bu. MHP’nin DEM’lilerle can ciğer kuzu sarması olmasının nedeni de bu…
Anayasa değişikliğinin arasına Erdoğan’ın görev süresini seçimsiz bir dönem daha uzatmak…
Bunun için birilerinin az konuşması lazım…
Bunun için itiraz edenlerinin azalması lazım…
Bunun için muhalif medyanın sesinin az çıkması lazım…
Bunun için Saray’dan yönetilen propaganda makinasının daha güçlü olması lazım…
Bunun için mücadele edilecek iç düşman yaratılması lazım…
Saray bunu deniyor…
Niyeti seçimsiz otokrasiyi…