Öcalan'ın PKK'ya "silah bırak" çağrısı yapmasının ardından, yerel seçimlerde DEM'le yaptığı kent uzlaşısıyla ihya olan ve 2028'e kadar bu kitleyi korumak isteyen ana muhalefetten ilk ses Genel Başkan Özgür Özel'den geldi.
Öcalan, metninde devlete bir şart koşmuyor, PKK'ya "koşulsuz silah bırak" diyordu ama Özel, "İç barış, otoriter bir sistemde değil, demokratik düzende, hukuk devleti ilkelerine uymakla, adalet ve eşitlikle sağlanır" vurgusuyla açığı kapattı.
Mesajını da "Cumhuriyetimizin ve partimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün 'Yurtta barış, dünyada barış' ilkesi doğrultusunda, her zaman barış ve demokrasi çabalarının yanında; savaşın, terörün, çatışmanın ve otokrasinin karşısındayız" cümlesiyle sonlandırıp ortaya karışık yaptı.
DEM oylarıyla iki dönemdir İstanbul'u rahatça alan Ekrem İmamoğlu ise Öcalan'ın açıklamasından bir gün sonra ortaya çıktı.
Genel Başkanı'nın tweet'ini alıntılayan İmamoğlu, "Çağrıyı değerli buluyoruz. Ancak, sorumluluk sadece tek bir tarafın değil, bu ülkeyi yönetenlerin de omuzlarındadır. Türkiye'nin gerçekten demokratik, insan haklarına ve hukuka uygun ilkelerle yönetilmesi asıl meseledir" sözleriyle Özel'in yolundan gitti.
Ancak ana muhalefette pozisyonlar sabitlenmiş değil.
Dün kameraların karşısına geçen Özel, Atatürk'ten alıntılar yaparak bir gün önce desteklediği çağrıyı adeta bir suç gibi tarif etti. Bir gün önce sanki terörün gerekçesi demokratik sorunlarmış gibi Öcalan'dan rol çalan kendisi olduğu hâlde bu kez devlete bunlarla pazarlık etmeyin mesajı verdi.
Belli ki dört başlı ana muhalefetin ağır toplarından Mansur Yavaş'ın oralı bile olmamasından etkilendi. Halk TV'nin haberine göre Öcalan'ın açıklamasının konuşulduğu saatlerde Ankara'nın dört bir yanına Türk bayrakları astıran Yavaş karşısında bir denge kurmak istedi.
Gözler, geçen seçimlerde DEM'i de heybeye atıp Kandil'dekilerin bile manevi oyunu alan Kemal Kılıçdaroğlu'nda.
***
SIRRI SÜREYYA YİNE KAYNAK YAPTI
İmralı dönüşü Öcalan'ın mektubunu kamuoyuyla paylaşan DEM heyetindeki Sırrı Süreyya Önder keyifli görünüyordu.
Öyle ki yaptığı seri espriler nedeniyle Ahmet Türk'ten "İşin ciddiyetini kaçırma" diye tatlı sert bir uyarı da aldı.
Ancak bahsettiğim kaynak, Önder'in çok başarılı olduğu şive komiğiyle alakalı değil. Öcalan'ın metnini okumadan önce söylediği şu sözlere dikkat çekmek istiyorum:
"Kendisinin (Öcalan'ın) bir notunu da paylaşmak istiyoruz. Bu perspektifi ortaya koyarken şüphesiz silahların bırakılması ve PKK'nin kendini feshi, demokratik siyaset ve hukuki boyutun tanınmasını gerektirir notunu da bizlere iletti. Onu da sizinle paylaşmış olalım."
Yahu o kadar kamera kaydı, fotoğraf, Öcalan'ın hapishane arkadaşlarının ve başka gözlemcilerin de görüşmeye dâhil edilmesinin sebebi, işin geçen sefere benzememesi için alınan tedbirler değil mi?
Zira ilkinde de Öcalan'ın mesajı kamuoyuyla tam olarak paylaşılmamış, eklemeler, çıkarmalar yapılmış ve kafa karışıklığı yaratılmıştı. Ve ekipte yine Sırrı Bey vardı.
Şimdi kalkıp "PKK'nın hukuki boyutunun tanınması" gibi açık uçlu bir talebin şifahen dillendirilmesinin anlamı ne?
Öcalan bu denli önemli bir ifade kullanacaksa 3 sayfalık metne niye eklemedi de size söyledi? Mürekkebi mi bitti?
Öcalan'ın mesafeli olduğu Gezi olaylarında da fitili ateşleyen Sırrı Süreyya Önder kaynak yapma işinde başarılı ama bu kez hayvan terli; görmüyor mu?
***
DEM NE ZAMAN SİLAH BIRAKACAK?
PKK'yı ve yasal partisi DEM'i, İngiltere'deki ve İspanya'daki ayrılıkçı hareketlerle kıyaslayanlar var.
Hata yapıyorlar.
Bu ülkelerde yasal kanat, silahlı kanadı yumuşatmak, demokratik çizgiye çekmek için çaba harcıyordu.
Bizde ise tam tersi.
DEM Grup Başkanvekili Gülistan Koçyiğit''in, Öcalan'ın PKK'ya koşulsuz silah bırak dediği mektubu, "Devlete de sesleniyor" diye tercüme etmesi değişmeye pek de niyetleri olmadığının göstergesi.
Ne var ki artık deniz bitti.