İmamoğlu’nun diploması sahteymiş!
Yok, öyle değilmiş, gerçek dışı beyanda bulunulmuş!
Hayır hayır, diploması gerçekmiş, fakat işlemleri usulsüzmüş!
İktidar medyası 2019’dan beri diploma gargarasıyla ağzını çalkalayıp durdu.
Ne zaman ki İmamoğlu, cumhurbaşkanı adaylığına yürüdü, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma başlattı.
Başsavcılık YÖK’e yazı yazarak İmamoğlu’nun 1990’da Girne Amerikan Üniversitesi’nden İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi’ne yatay geçişi hakkında rapor istedi.
KKTC’nin altını üstüne getiren Yükseköğretim Denetleme Kurulu, 14 sayfalık raporunu sundu.
İmamoğlu’nun yatay geçiş süreci
Rapora göre İmamoğlu, 1988’de Girne Amerikan Üniversitesi diye bilinen University College Of Northern Cyprus’a (UCNC) kayıt yaptırıyor. Bu üniversite ABD’deki Southeastern Üniversitesi’nin afiliye (yakın ilişki) kampüsü olarak faaliyet gösteriyor.
İmamoğlu, hazırlığı ve birinci sınıfı okuyor.
İstanbul Üniversitesi, 30 Eylül 1990’da İşletme Fakültesi’nin Türkçe programı için 40, İngilizcesi için 20 öğrencilik yatay geçiş kontenjanı açıyor.
Başvuruların 14 Eylül 1990’da son bulacağı belirtiliyor.
İşletme Fakültesi Yönetim Kurulu 12 Eylül 1990’da toplanarak, kontenjanı 80’e çıkarıyor. Yurt dışından müracaat eden, aralarında İmamoğlu’nun da olduğu 51 öğrencinin başvurusunu uygun buluyor.
İmamoğlu, 1 Ekim 1990’da kaydını sildiriyor.
İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi’nden mezun oluyor.
YÖK: Gerekli şartları taşıyor
İmamoğlu’nun ölüm fermanı diye sunulan YÖK raporu aslında hakkındaki iddiaları çürütüyor. Raporda ne sahtecilikten ne gerçek dışı beyandan ne de usülsüz işlemden söz ediliyor.
İmamoğlu’na atfedilen hiçbir suçlama yok.
Açık açık şöyle yazıyor:
“İmamoğlu’nun yatay geçiş yaptığı dönem itibariyle University College of Northern Cyprus İşletme Yönetimi (İngilizce) programından almış olduğu tüm derslerden başarılı olduğu, genel not ortalamasının 2,50 olduğu ve bahse konu üniversitede iki yıl eğitim aldığı hususları dikkate alındığında Yükseköğretim Kurumları Arasında Önlisans ve Lisans Düzeyinde Yatay Geçiş Esaslarına İlişkin Yönetmeliğin (Mülga) 5’inci maddesinde yer alan şartları taşıdığı…”
Rapordan anlaşıldığı üzere İmamoğlu, yatay geçiş için gereken şartları sağlıyormuş.
Yasadışılık tespit edilmedi
“O halde bu tantana neden?” diye sorduğunuzu duyar gibiyim.
YÖK, İmamoğlu geçiş yaptıktan bir yıl sonra, 11 Kasım 1990’da yazdığı yazıda, Southeastern Üniversitesi’ni tanındığını, ancak bu üniversiteye bağlı Girne Amerikan Üniversitesi kampüsünü tanımadığını bildirmiş.
Yine YÖK, 22 Ocak 1992’deki bir başka yazısında, KKTC’de Doğu Akdeniz Üniversitesi dışındaki hiçbir üniversiteyi tanımadığını kaydetmiş.
YÖK, Girne Amerikan Üniversitesi ile ilgili tutumunu 1993’te değiştirmiş.
Özetle YÖK, İmamoğlu’nun yatay geçiş yaptığı 1990 itibariyle Girne Amerikan Üniversitesi’nin tanımadığını savunarak, şöyle diyor:
“İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi Dekanlığı tarafından tanınırlık, yatay geçiş, yatay geçiş kontenjanları, ilan süreleri ve yatay geçiş kabulüne dair işlemlerin Yükseköğretim kurulu kararlarına ve usulüne uygun yürütülmediği kanaatine varılmıştır.”
Dikkat ederseniz, raporda yasaya ve yönetmeliğe aykırılıktan söz edilmiyor. Çünkü yürürlükten kaldırılan yönetmelikte yatay geçiş işlemlerinde tanınırlık şartı bulunmuyor.
YÖK, “Diploma iptal edilsin” de demiyor.
Fakat İmamoğlu’nun yatay geçişinin, işlemden 35 yıl sonra ve her ne hikmetse soruşturmadan sonra “YÖK kararlarına ve usule uygun yürütülmediğini” fark ediyor!
Hulusi Akar’ın kızına işleyen zamanaşımı
İmamoğlu ve onunla birlikte İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi’ne geçiş yapan öğrenciler yasaların tanıdığı bir hakkı kullandıkları için suçlanıyorlar.
Bir suç varsa İmamoğlu’na karşı işleniyor.
İstanbul Üniversitesi, 2000’de CİMER’e yapılan ihbar üzerine İmamoğlu’nun “kabul koşullarını yerine getirerek, kayıt olduğunu” bildirmişti. Bu dosya o gün kapanmış olmalıydı.
Bir an için İBB Başkanı’nın YÖK kararlarına ve usule aykırı şekilde geçiş yaptığını varsayalım.
Yetki gaspı yok ki, işlem hiç olmamış kabul edilsin.
Sahtecilik yok ki, iptal edilsin.
İdari bir hata varsa Danıştay kararlarına göre 60 gün içerisinde kararın geri alınması gerekirdi. Alınmazsa kazanılmış hak sayılır.
Nitekim, eski Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın kızı, ABD’de biyoloji okurken, denkliği olmadığı halde Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne girip mezun oldu ve doktorluğa başladı. Dokuz yıl sonra açılan soruşturma zamanaşımı gerekçesiyle kapatıldı.
Akar’ın kızı için şakır şakır işleyen zamanaşımı İmamoğlu’na gelince kesiliyor.
Yahu, Türkiye’de en ağır cezayı dahi işleseniz, 20 yıl içinde bir dava açılması ve 30 yıl içinde hakkınızda karar verilmesi gerekiyor.
Bir ihlal olsa bile İmamoğlu’nun diplomasının üzerinden 35 yıl geçmiş.
İmamoğlu’nun diploması iptal edilmez, bu bir.
İkincisi, İmamoğlu’na ceza soruşturması da açılamaz.
YÖK, İmamoğlu’na suçlama yöneltmezken, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı hangi kanuna göre işlem yapacak?
İmamoğlu’nu işlediği tek bir suç var, o da Erdoğan’ın karşısında ‘kazanacak aday’ olmak.
Diploma-miploma hikaye!
İmamoğlu davaları
Tesadüf değil; CHP önseçim kararı aldıktan ve İmamoğlu’nun cumhurbaşkanı adayı olacağı kesinleştikten sonra bu ‘dalgaların’ art arda gelmesi. Önce Akın Gürlek ve Bilirkişi davaları, ardından ‘kurultayda şaibe’, ‘kent uzlaşması’ ve ‘diploma’ soruşturmaları başladı. Gel gör ki, büyük umutlarla sarıldıkları bu çürük ip de kopmuş görünüyor.
AK Parti kongresinde, İyi Parti’den transfer edilen beş, Gelecek’ten geçen iki milletvekiline MKYK üyeliği dağıtılması, Erdoğan’ın cumhurbaşkanı adaylığını garantilemek için her adımı atmaya hazır olduğunu gösteriyor. Adaylığı garantilemek yetmez, seçimi kazanmayı da garantilemesi lazım. AK Parti’yi seçeneksiz, Erdoğan’ı rakipsiz bırakmak gerek.
Bu yüzden, Ergenekon ve Balyoz davalarını andıran İmamoğlu davaları sürüp gidecektir.
Sırada Allah bilir, hangi soruşturma var.
CİMER’e şöyle bir ihbar gitse şaşırır mıydınız:
“İmamoğlu’nun sünnet işlemi usulsüz gerçekleştirilmiştir. Memleketin selameti için, lütfen araştırılsın.”
Halkın verdiği diplomayı nasıl iptal edeceksiniz?
İmamoğlu’nun diplomasını dillerine dolayanlar Cumhurbaşkanı Erdoğan’a iyilik ettiklerini düşünüyorlarsa çok yanılıyorlar. Bu silahın dönüp dolaşıp Erdoğan’ı vuracağını görmüyorlar mı?
İmamoğlu’nun diplomasına “Sahte” diyen yok.
Hem KKTC’de hem de İstanbul Üniversitesi’nde okuduğunu arkadaşlarıyla ve fotoğraflarla ispatlıyor.
Erdoğan’ın Marmara Üniversitesi’nde okuduğuna dair iki tanık var; biri AK Parti’den siyasete girmiş, diğeri hayatta değil. Üniversite yıllarına dair hiçbir fotoğrafı yok.
Dün kimi muhalifler nasıl, seçimle alt edemedikleri Erdoğan’ı koltuktan indirebilmek için diplomaya sarıldıysa bugün de iktidar yanlıları aynı tarihi hatayı yapıyor. Beylikdüzü’nde bir, İstanbul’da üç kez AK Parti’yi alt eden İmamoğlu’nu durdurabilmek için “ille de diploma” diyorlar.
Yargı eliyle YÖK ve İstanbul Üniversitesi üzerinde baskı kurarak, İmamoğlu’nun üniversite diplomasını iptal ettirmeye girişenler, halkın sandıkta verdiği ve vereceği diplomayı nasıl hükümsüz kılacaklar?