Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Başkanı Ömer Aras ve Yüksek İstişare Konseyi ve Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan, 13 Şubat'ta toplanan Genel Kurulda konuştular. “Hükümetin ekonomi ve güncel politikalarını eleştiren” konuşmalar yaptılar. İktidar, derhal Başkan Ömer Aras hakkında soruşturma açtırdı.
Böylece yeni bir gündemimiz daha oldu.
Geçen yazımda belirtmiştim, “dünyada, anında gündemi değişen Türkiye’den başka bir ülke yok” diye.
∗∗∗
TÜSİAD, her ne kadar bizim gibi sol/ sosyal demokrat düşünenlerin indinde sabıkalı olan ve kapitalist sistemi korumak adına emeğin korunması için sendikalaşmaya ve adil paylaşıma uzak duran bir örgüt olsa da geçtiğimiz hafta, 22 yıllık Siyasal İslam yönetimine karşı sözleri, zamanlaması geç ama içeriği çok doğru bir açıklama olarak değerlendirilmeli.
Nitekim İktidarın, gazeteciye, aydına, siyasetçiye, “Atatürk’ün Askeri” olduğunu söyleyen teğmenlere ve de yurttaşlarımıza, yani yaptıklarını sorgulayan herkese gösterdiği yargı sopasını hiç beklemeden bu kez de kendinden yana olmadığını bildiği TÜSİAD’a gösteriyor.
TÜSİAD; “son dönemde yaşanan tutuklamalardan ihraç edilen teğmenlere, Kartalkaya yangınından İliç madeninde toprak kaymasına ve deprem yıkımından sonra yaşanan insanlık dışı koşullara göz yuman iktidarı eleştiriyor ve bu olayların oluşumu, gelişimi sırasında siyasal yönetimin sorumsuz, vurdumduymaz tavrının altını çiziyor. Ayrıca, "Hukukun üstünlüğüne vurgu yapılarak, enflasyonla mücadelenin maliyetine katlanmanın giderek zorlaştığı” açıklıyor.
AKP iktidarının giderek zayıfladığı şu sırada, ekonominin yüzde seksenine sahip bir örgütün gerçekleri dile getirmesi, İktidarın en yumuşak karnı olan ekonomik çöküşün üstelik TÜSİAD tarafından açıklanması, “Cumhur İttifakı'nın” içeride ve dış dünyada gözden çıkarıldığının ifadesi olarak kabul edilmeli.
AKP, hoşlanmadığı ve karşıtı olduğunu bildiği TÜSİAD’ı baskılayarak kırılgan iş dünyasına göz dağı vermeye çalışacaktır. TÜSİAD, demokratik hukuk devletinin sermayenin tek güvencesi olduğunu bilir. İşine geldikçe yargı bağımsızlığını öne çıkarır.
AKP’nin bu çıkışı derhal, “yargı sopasıyla” susturmaya çalışmak istemesi, TÜSİAD’ın yalnızca ülkemizdeki gücünden çekindiği için değil, aynı zamanda yurtdışı bağlantılarıyla kendisine büyük ayak bağı olacağını bilmesinden kaynaklanıyor.
Bu arada iktidar; dış kaynaklarla büyüyen TÜSİAD sermayesiyle, AKP iktidarının devlet kaynaklarını peşkeş çekerek palazlandırmaya çalıştığı yeşil sermaye arasındaki rekabeti, kavgaya dönüştürme hazırlığını da yapıyor. Bu anlayış, AKP’nin çöküşünü hızlandırıyor farkında değil.
Tanıdığım bir büyük iş adamı, “bana iş adamının partisi iktidar partisidir. Siz iktidara geldiğinizde yanınızda oluruz" demişti.
Bu söz hiç aklımdan çıkmıyor…
Emeğin sömürülmesi, üretimin bilinçli durdurulması, gelir dağılımın adaletsizliği ve sonunda açlık ve sefalet içinde kıvranan bir halkın oluşturulması, ülkenin yarı cahillerin eline bırakılması nedeniyle olmuştur.
∗∗∗
Çıkarı ülke ve halkın önünde tutan iş adamıyla, ahlak ve etik tanımayan siyasetçi bir araya gelince, o yönetimden bir hayır çıkmaz. Emekçi yılladır sokaklarda, emekli aç ve sefil dolaşıyor. Hukuk yok, yaşam güvencesi de yok. Sadece nefes alan açık hapishanede dolaşan insanlar konumundayız.
22 yıl sonra nihayet, emekçi, emekli, çiftçi, esnaf, genç, yaşlı, kadın, erkek, bugünkü iktidara karşı kendi gerçeklerini bağırarak söylemeye başladılar. İstanbul’da, Ankara’da Gaziantep’te haklarını alamayan işçiler eylemdeler. İktidar, yandaşını korumak için güvenlik güçleriyle orantısız güç kullanıyor emekçilerin üzerine yürüyor.
Birleşik Tekstil Dokuma ve Deri İşçileri Sendikası (BİRTEK SEN) Genel Başkanı Mehmet Türkmen İşçi haklarını savundu diye tutuklanıyorsa, TÜSİAD başkanı Ömer Aras’a “Türkiye’nin gerçek sorunlarını sermaye adına dile getirdi" diye soruşturma açılıyorsa, bu ülkede anayasal haklar askıya alınmıştır.
Basiretli olan siyasal yönetim: "işçi - emekçi, işveren – sermayedarın aynı anda, aynı sorunları dile getirmesini dikkate alır.
Dinler, çözüm üretir, yanlışını düzeltir, yurttaşını kucaklar, halkına saygı gösterir.
İlk seçimde demokratik hakkını kullanan halkımız tarafından AKP’nin elinden iktidar alınacaktır. Yani gidici.
Ülke yangın yerine dönmüştür.
Tek çare hemen seçimdir.