Muhalefete bir soru: Erdoğan bırakınca senin halin ne olacak

Erdoğan, “bu benim final seçimim” dedi ya...

Herkes Erdoğan bırakınca AK Parti’nin geleceğinin ne olacağını merak ediyor.

*

Oysa asıl CHP ve profesyonel CHP yandaşı tiplerin geleceklerinin ne olacağını merak etmek gerekiyor.

*

Yıllardır öyle alıştılar ki...

- Sırf Erdoğan karşıtlığından beslenmeye.

- “Tatava yapma bas geç” anlayışıyla işi götürmeye.

- “Bize oy vermezseniz Erdoğan kazanır” dışında pek cümle kurmamaya.

- Doğru dürüst bir siyasi alternatif üretememeye.

- Sadece “Erdoğan” diyerek oy kazanmaya.

- İzmir’i, Çankaya’yı, Kadıköy’ü cepte bulmaya.

Erdoğan’ın negatifi olmakla yetinmeye.

Erdoğan siyasetten elini eteğini çekince ne olacak bunların hali?

*

Her biri uzay boşluğunda salınan birer yerçekimsiz karanfile mi dönüşecek?

İKİ FOTOĞRAF ARASINDAKİ FARKLAR

- Biri organik. Öbürü GDO’lu.

- Biri doğal. Öbürü artistik.

- Biri kendiliğinden. Öbürü kurmaca.

- Biri yapmacıksız. Öbürü baştan sona rol.

- Biri içtenlikli. Öbürü propagandist.

- Biri hakiki. Öbürü öykünmeci.

- Biri büyülü. Öbürü olmamış.

Fatih Erbakan’ın siyah beyaz meşhur ikonik fotoğrafı canlandırmak amacıyla çektirdiği fotoğraf.90’lı yıllarda Erbakan ve Erdoğan, bir kamyonetin arkasında seçim çalışmasında.

KUSURA BAKMA TUNÇ SOYER

Tunç Soyer, CHP’nin İzmir adayına destek olmak yerine CHP’nin İstanbul adayına destek oluyor.

*

CHP İzmir adayı da bu duruma çok bozularak Tunç Soyer’e sitem etmiş.

*

Kusura bakma Tunç Soyer ama CHP İzmir adayı sana sitem etmekte yerden göğe kadar haklı.

*

Seni yeniden aday göstermediler diye partine küstüysen...

Niye İstanbul adayına destek atıyorsun?

*

Seni aday göstermediler diye partine küsmediysen...

Niye İzmir adayının yanından kaçıyorsun?

KONDA / BAYRAKÇI

Eski seçimlerde hep şöyle derdim:

*

Dur hele bir KONDA’nın anketi gelsin ben o zaman seçim sonuçlarıyla ilgili bir şey söylerim.

*

Geçen seçimde Kılıçdaroğlu’nu Erdoğan’ın 20 bin fersah önünde gösterdikleri anketten sonra KONDA’nın anketlerini buruşturup çöp sepetine basket yapıyorum.

*

Ben artık seçimlerde şöyle diyorum:

*

Dur hele bir Hakan Bayrakçı’nın anketi gelsin ben o zaman seçim sonuçlarıyla ilgili bir şey söylerim.”

KÖFTE ISMARLADIM ÖMÜR BOYU BORÇLU

Ekrem İmamoğlu şöyle demiş bir televizyon programında:

*

“Tayyip Erdoğan ilk belediye başkanı olduğu dönemde benim lokantamda köfte yedi. Parasını almadım. Hayat boyu o borcu ödeyemeyecek.”

*

Böyle bir şey yaşanmış mıdır acaba?

Emin olamıyorum nedense.

*

Şaka mı yapıyor, ciddi mi?

Bilemiyorum.

*

Ama yüzde yüz emin olduğum bir şey var:

Bir insanın yıllar önce ısmarladığı köfteyi unutmaması, bunun şakasını yapıyor olsa da çok ayıp bir şey.

Buradan ömür boyu borç çıkarması ise feci.

*

Yapılmış minnacık bir iyiliği anında unutma bahçesine atmak, en temel görgü ve nezaket kuralıdır.

Unutmayıp başa kakmak ise süper kabalıktır.

KAYHAN YILDIZOĞLU ÖLÜNCE

- Ütopya’nın Yüce Honos’u da öldü. 

- Ali Baba ve Kırk Haramiler’in bir haramisi de öldü. 

- Bizans’ın bir tekfuru da öldü.

- Yeşilçam’ın bir temel direği de öldü.

*

Allah gani gani rahmet eylesin.

BEYTİ’Yİ HANGİ KÖŞE YAZARI MEŞHUR ETTİ

Dünkü Hürriyet’te Zeynep Bilgehan’ın meşhur Beyti Güler’le yaptığı röportajda bir ayrıntı vardı:

*

1940’lı yıllarda Beyti Bey, babasının mütevazı lokantası “Beyti”de çalışıyor.

Bir gün lokantaya o dönem “şeyhülmuharririn”, yani “köşe yazarlarının piri” kabul edilen Burhan Felek geliyor.

Yediği yemeğin ardından Burhan Felek, Cumhuriyet gazetesinde şöyle bir yazı yazıyor:

*

İstanbul’un ‘Etyemez’ semtine adını veren zatı tanımıyorum. Ama bu zat, Beyti’ye gelip et yemiş olsaydı, bu semtin adı ‘Etten başka bir şey yemez’ olurdu.”

*

Bu yazıdan sonra Beyti, bugünün diliyle söyleyecek olursak resmen “patlamış”.

Lokantanın önünde sıralar oluşmuş. 16 sandalyeli lokanta, önce 100 sandalyeli, sonra 500 sandalyeli olmuş.

*

Sonuç?

Sonuç şudur:

Burhan Felek’in yazısının etkisiyle bende öyle bir Beyti’ye gitme arzusu uyandı ki sormayın.

Üç çeyrek asır sonra bile etkisini sürdüren muharrirlerin şeyhine bin selam!

KANA KAN FALAN

Kana kan olmasın diye kaçırdım çocuğumu. Ülke bana desin ki kana kan yok, çocuğa bir şey yapmayacağız” falan türü bir açıklaması olmuştu Eylem Tok’un.

*

Hukuk profesörü Bahadır Erdem’in bu sözlerle ilgili olarak Hürriyet’ten Fulya Soybaş’a söylediklerine dikkat:

*

“Bu açıklamayı bence bilerek, zemin hazırlamak için yaptı. Bu ahlaksız kadın, oradaki adli makamlara ne diyecek biliyor musunuz? ‘Evladımın can güvenliği yok. Dönersek ölen kişinin ailesi evladıma bir şey yapabilir ya da hapishanede başına bir şey gelebilir’. Oysa bu kadın, ambulansı arayacak insaniyete bile sahip değil”.

*

Eylem Tok denilince benim aklıma şunlar geliyor:

*

Bencillik. Çirkinlik. Çıkarcılık. Ahlaksızlık. Çirkeflik. Sorumsuzluk. Yalancılık. Müfterilik.