Hoca camide cemaatine vaaz ediyormuş: “Kızlarınız açık-saçık giyiniyor, boya sürünüyor, zincir takıyor…”
Cemaatten biri seslenmiş: “İyi de Hocam senin kız da yapıyor.”
Hoca cevap vermiş: “Şimdi Allah var, bizim kıza yakışıyor.”
Şimdi Allah var… Bizimkilere yakışıyor… muş.
Ne mi; niye mi?
Anlatalım: Cumhurbaşkanı Erdoğan “Turpun büyüğü heybede” dedi. Ve devamında Ankara ve İstanbul Belediyelerini kastederek, konser paralarından ve para kulelerinden bahsetti.
Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat 5 milyon liralık meblağ üzerinden tutuklandı. Ankara’da konuşulan konser parası ise stant kurulumu vs dahil 49,5 milyon lira.
Sanırsınız ki 3-5 milyar dolar.
Not: Yolsuzluğun büyüğü küçüğü savunulamaz. Hele hele kamuda yolsuzluk ve israf yetim malı gibidir. Büyük günah…
Gelelim AK Parti ve İslami söylemler eşliğinde olanlara.
Mesela İstanbul Havalimanı ihalesi sonrası o müteahhitler ortak havuz kurup Sabah Gazetesi ve ATV’nin olduğu Turguaz Medya’yı satın aldılar.
Sonra ne öğrendik: İstanbul Havalimanı 90 metre yükseklik yerine 60 metre yükseklikte bırakıldı. İhale sonrası bu değişiklik ihale grubuna yaklaşık 2,5 milyar Euro kıyak demekti.
Havuza verilen paralar fazlası ile çıkmış oldu.
Antalya Havalimanı 4 milyar Euro karşılığı verilmişti. Sonra ihale iptal edildi ve Antalya Havalimanı 3 milyar Euro karşılığı verildi. 1 milyar Euro nereye gitti bilen yok.
Osmangazi Köprüsü 1,2 milyar Dolar’a yapıldı. Çevre ve kamu düzenlemesi ve finansman dahil maliyet 1,5 milyar doları geçmiyor. Ama Hazine garantisi 15 milyar dolara ulaşıyor.
Veya İstanbul-İzmir otoyolunun 7,3 milyar dolar maliyetle yapıldığını şirket açıklıyor. Ama Erdoğan buranın 11 milyar Dolar’a yapıldığını açılışta söyledi. Fark nerede bilen yok.
YSS Köprüsü 10 yıl 2 ay 20 gün sonra Devlet’e verilmeliydi. Yani Ağustos 2023’de bu köprü müteahhitten alınıp Devlet’in olmalıydı. Ama yılda 1 milyar dolara yakın parayı hala müteahhit alıyor.
Kurtköy-Akyazı otobanı da 4 yıl daha işletme süresi ihale sonrası uzatıldı ve havadan müteahhit para kazanmaya devam ediyor…
Olayları saymakla bitmez. Yıllardır burada tane tane anlatıp duruyoruz zaten.
Her biri 5-10 milyon liralık değil; hatta 5-10 milyar liralıkta değil. Milyarlarca dolarlık alengirli işler…
Zaten Şeffaflık Örgütü Türkiye’de yolsuzluklar rekoru kırıldığını raporlarında ilan ediyor. Yolsuzluk rekoru kırdığımızın en basit göstergesi de yine Milletin ta kendisidir. Yolsuzluk varsa yoksullukta vardır; bu kadar basit.
Cumhurbaşkanı Erdoğan diyor ki; “CHP’nin ayyuka çıkan yolsuzluk, hırsızlık, usulsüzlük vakalarının üzerine gidildikçe, kabuğu kazındıkça utanç verici skandallar patlak veriyor. Tam anlamıyla bir gayya kuyusu… Para kuleleri, şişirilmiş konser faturaları, ihale yolsuzlukları…”
Erdoğan “Her türlü hırsızlığın, yolsuzluğun, arsızlığın, taciz olayının üstünü örtmeye kalkan pişkin bir zihniyetle karşı karşıyayız.”
Yine Erdoğan demişti ki; “Biz yola çıkarken 3Y ile mücadele dedik; yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklar. Yolsuzluğa asla müsamaha göstermedik, göstermeyeceğiz.”
Evet, soru şu: Cumhurbaşkanı Erdoğan ısrarla ama ısrarla yolsuzluklardan, hırsızlıklardan bahsediyor.
Lakin kamuoyunda gün geçmiyor ki, iktidarın benzer eylemleri ispatları ile dile getirilmiş olmasın.
Mesela sadece ORTAK HAVUZ ile TURGUAZ MEDYA satın alınması tek başına bir ülkede yolsuzluk anlamında sorulması gereken ana konu değil midir?
Veya neden sayısız yolsuzluk içeren olay araştırılmaz-sorulmaz? Hem de Sayıştay raporlarına rağmen.
Şimdi gelelim işin asıl püf noktasına. Buraya kadar olanları defalarca yazmıştık.
AK Parti ihaleleri ortada… Nerede ise hiçbir çekinceleri yok. 3-5 müteahhit nerede ise ülkeyi parsel parsel ihalelerle almış durumda. 1-2 milyar dolarlık işler bile 5-10 milyar dolara bunlara gidiyor. Daha dün Delice-Çorum tren yolu ihalesi davet usulü herkesin önceden ilan ettiği müteahhide verildi.
O kadar rahat o kadar rahatlar ki… Onların bu ihaleleri Erdoğan’ın işaret ettiği yolsuzluk, hırsızlık işine girmiyor.
Muhalefetin 3-5 milyon liralık işini asrın soygunu-hırsızlığı gibi pazarlarken 3-5 milyar dolarlık işler İktidar tarafında sıradan işlermiş gibi sürüyor.
Neden?
Cumhurbaşkanı Erdoğan salonlarda bu kadar rahat soygundan, hırsızlıktan, yolsuzluktan bahsederken hiç mi AK Parti iktidarındaki ihaleler akıllara gelmiyor? Veya salondakiler nasıl bu sözleri alkışlarken kendilerini düşünemiyorlar?
Ortada sosyolojik bir vaka var. Ülke tarihine yolsuzluk rekoru kırdırmış bir iktidar muhalefeti nasıl ve ne güçle suçlayabiliyor?
Kendisine oy verenler cennete gideceklerini sanırken bu yolsuzluk ligi ne olacak? Bu tarafgirler bu hesabı cennette mi vereceklerini sanıyorlar? Yeni bir Müslümanlık anlayışı oluştu da orada ‘bizim yolsuzluğumuz sevap’ mı yazıyor? Bilemedim.