Bizim Suat (Kınıklıoğlu) İstanbul Çağlayan’da Adliye’nin önünde Ekrem İmamoğlu ile Mansur Yavaş’ın seçim otobüsünün üstünde elele vermesinden çok heyecanlanmış ve yazısına tereddütsüz “Umudun fotoğrafı” başlığını atmış. “Birlik ve beraberlik içerisinde otoriter düzene itiraz ediyorlar. Ahalide uzun zamandır kaybolan umuda taze bir can suyu veriyorlar,” diyor. Ama haksızlık etmeyelim; “Yine de işleri zor,” diyerek özel olarak CHP’nin, genel olarak muhalefetin önündeki bir dizi engeli sıralıyor.
CHP kendi başına kaldı
Belli ki daha uzun bir süre İmamoğlu ile Yavaş’ı hem ayrı ayrı hem de birlikte sıklıkla konuşacağız. Aslında, 2023 seçimleri öncesinde de gözler ikisi üzerindeydi, ama Kemal Kılıçdaroğlu “Altılı Masa” projesini kullanarak onların yerine kendisini öne çıkarttı ve sonuç malum.
Şimdi ortada ne Altılı Masa var, ne de Kılıçdaroğlu. CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in cumhurbaşkanı adayı olmayacağı da kesinleşmiş gibi. Dolayısıyla ne zaman yapılacağı belli olmayan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, muhalefet kaç adayla yarışa girecek bilinmez ama en güçlü adayın CHP’den çıkacağı, bunun da ya İmamoğlu ya da Yavaş olacağı kesin gibi.
İmamoğlu mu, Yavaş mı? – CHP üyelerinin tercihi
Cümlenin sonundaki “kesin gibi” ibaresini yabana atmayın. Evet, CHP çok geçmeden kayıtlı üyelerin katılacağı önseçimle cumhurbaşkanı adayını belirleyecek. Kaç kişi ve kimler aday olur, belirsiz; ancak birçok kişi gibi ben de, Yavaş aday olsa dahi İmamoğlu’nun ön seçimden rahatlıkla galip çıkacağını düşünüyorum.
Fakat CHP üyeleri onu seçse bile yargının İmamoğlu’nun adaylığını engelleme ihtimalini hiç de yabana atmamak gerek. Her ne kadar böylesi bir durumda CHP’nin B planının ne olduğunu bilmesek de tabii ki akla ilk olarak İmamoğlu yerine Yavaş’ın aday gösterilmesi geliyor. Ne var ki, Yavaş’ın da tepeden tırnağa siyasallaşmış yargının hedefinde olmayacağının hiçbir garantisi yok.
Erdoğan, “Bu kadarı da fazla,” der mi?
“Nereden çıktı bu?” diye itiraz edenler olacaktır, ancak unutmayalım, Cumhurbaşkanı Erdoğan uzun bir süre hiç dokunmadığı Yavaş’ı bir süredir hedef alıyor, özellikle yüksek bütçeli konserleri diline dolamış durumda.
Ayrıca Erdoğan, “turpların büyükleri heybede” diyerek çoğul konuşuyor. İmamoğlu’na yargı eliyle siyasi yasak getirme gibi kendisi dahil herkes açısından bir dizi yanlışı ve riski barındıran bir hamleye kalkışabileceğine inandığımız Erdoğan’ın “bu kadarı da fazla” diyerek Yavaş’a dokunmayacağını nasıl düşünebiliriz?
“Böl, parçala, yönet”
Evet, Erdoğan yeniden seçilebilmek için muhakkak herşeyi yapacak ya da yapmak isteyecektir. Karşısında en son isteyeceği rakibin İmamoğlu olduğunu düşünüyorum. Fakat bu, Yavaş karşısında kazanmayı garanti olarak gördüğü anlamına gelmez. Yani CHP çevrelerindeki “İmamoğlu olmazsa Yavaş ile kazanırız” rehavetinin anlamsız olduğuna dikkat çekmek istiyorum. Her ikisini de yargı eliyle engelleyebilir.
Öte yandan, Erdoğan’ın İmamoğlu’na yasak çıkaracağına kesin gözüyle de bakmamak lazım. Erdoğan’ın tercihi, karşısına çok sayıda muhalefet adayının ve tabii ki İmamoğlu ile Yavaş’ın her ikisinin birden rakip olarak çıkması. Bunun için elinden geleni yaptı, yapıyor ve yapacaktır.
Erdoğan, “böl, parçala yönet” stratejisinin başarılı olmayacağını anlarsa o zaman panik halinde bütün tuşlara aynı anda basmaya kalkabilir. Fakat, daha o aşamaya gelmiş değiliz.