Erken seçim 2026’da mı?

Türkiye ilginç bir noktaya sıkıştı.

Bütün işler kötü gidiyor ama ne iktidar ne muhalefet bir çıkış bulabiliyor.

Ekonomi “düşük ücret-yüksek fiyat” sarmalından çıkamıyor.

Enflasyon TÜİK’e rağmen düşmüyor.

Adalet sistemi tıkanmış. Muhalefet için giyotin gibi davranan savcılar mahkemeler, iktidarla bağlantılı yolsuzluk, usulsüzlük vakalarına kayıtsız kalıyor.

Yapılan yüksek zamlar karşısında düşük ücretlerle çaresiz kalan vatandaşa oluyor ama vatandaş da derdine çare bulamıyor.

***

Muhalefet “geçim yoksa seçim var” gibi akıllıca bir slogan üretmiş ama Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, seçimi sadece iki şarta bağlamış.

Biri Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ülkeyi seçime götürmesi.

Diğeri ise TBMM’nin “Seçimlerin yenilenmesi kararı” alması.

Cumhurbaşkanı TBMM’yi feshedip ülkeyi seçime götürürse bir daha aday olamıyor. Bu nedenle bu ihtimalin gerçekleşmesi imkânsız.

TBMM’nin de seçimleri yenileme kararı alması 360 milletvekilinin oyuna bağlı. Şu anda ne iktidar ne muhalefet bu çoğunluğa sahip.

O nedenle de seçimlerin yenilenebilmesi için iktidar ve muhalefetin ortak karar alması şart.

***

Peki iktidarla muhalefet erken seçim konusunda ortak bir karar alabilir mi?

Cevap:

- Muhalefet 2026 Mart ayından sonra hiçbir “seçimlerin yenilenmesi” kararına destek vermeyecek.

- İktidar da seçimlerin yenilenmesi kararını 2027’nin Kasım ayında yaptırmayı planlıyordu. Tablo, muhalefetin tavrı nedeniyle iktidarın istediği gibi gerçekleşmedi.

Oysa (Şanlıurfa’da yeniden aday olmak istediğini açıklayarak niyetli olduğunu gösteren) Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da yeniden aday olabilmek için TBMM’nin “seçimlerin yenilenmesi” kararına muhtaç.

***

Peki seçimlerin 2027 Kasım ayında yapılamayacağını gören Erdoğan ne yapacak?

Bu durumda iki seçeneği var:

- 2028’deki olağan seçimlere kadar görevini sürdürecek ve aday olamayacağı için siyasete veda edecek.

- Muhalefetin “Seçim en geç 2026 ilkbaharında” şartını kabul edecek.

Bu durumda yeniden aday olabilecek.

Aday olursa da seçimleri kazanmak için elinden geleni yapacak.

***

Ankara kulislerinde AK Parti’nin bu ihtimale de hazırlık yapmaya başladığı konuşulmaya başlandı.

İlk sinyal Erdoğan’ın yeniden aday olma isteğini dillendirmesiydi.

Peşi sıra yakın kurmayları Erdoğan’ın adaylığı için zemin oluşturmaya başladı.

Şimdi sıra seçim için ekonomik zemin hazırlamaya.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan’ın asgari ücrete ara zam yapılma ihtimalini dillendirmesi, ‘Aile Yılı’ kapsamında bazı avantajlı ekonomik paketlerin hazırlanması gibi sinyaller, 2025 yılının seçime hazırlık yılına dönüşebileceği ihtimalini akıllara getiriyor.

Bu arada CHP’li belediyelere yönelik yolsuzluk operasyonların artması, çözüm süreci çerçevesinde Kürt seçmenle geniş kapsamlı bir bağ kurulması gibi unsurları da ihmal etmemek gerek.

***

İktidarın seçim sinyallerinden biri de kamuoyu yoklamaları.

“Türkiye’nin sorunlarını çözerse Erdoğan çözer” mesajının çıktığı antetleri görmeye başladık. (Halbuki o anketlerde -yaratılan algının aksine- “Erdoğan çözer” diyenler çoğunlukta görünse de üçte bir oranında kalıyor. Soru sorulan üç kişiden ikisi Erdoğan’ın çözemeyeceğini düşünüyor.)

Aynı anketlerde Suriye’deki gelişmelerin Erdoğan’ın oylarını artırdığına dair yorumlar da dikkat çekiyor.

İşin algı zemini de hazırlandığında 2026 ilkbaharında seçim olma ihtimali yükseliyor.

***

Peki böyle bir gelişmeye muhalefet hazır mı?

CHP Genel Başkanı Özgür Özel “hodri meydan” dese de muhalefetin hazır olduğunu söylemek zor.

Milliyetçi taban yediye bölünmüş.

Muhafazakâr taban beşe bölünmüş.

CHP hala tek parça ama iktidar CHP parçalansın diye her yola başvuruyor. CHP’nin İmamoğlu, Yavaş, Kılıçdaroğlu ve Genel Merkez olarak dörde bölünmesi için bütün profesyonel yöntemler ve devlet gücü kullanılıyor.

CHP’liler bunun farkında mı?

Ne tepedekiler farkında ne taban...

Baksanıza Beşiktaş’a yapılan operasyon karşısında (liderler en üst seviyede tepki gösterse de) tabanın umarsızlığına.

Muhalefet için karamsar bir tablo çizdiğimin farkındayım ama durum bu.