Çözümün ‘hayalet’ kadrosu!

On yıl öncesine giderseniz, eski çözüm sürecinde rol alan bakanlardan Beşir Atalay’ı, Efkan Ala’yı, Bekir Bozdağ’ı görürsünüz. Dolmabahçe heyetleri, MGK kararları, Genelkurmay Başkanlığı ile Adalet Bakanlığı arasında imzalanan protokolleri anımsarsınız. Bütün bunlar için henüz erken olabilir ama yeni sürecin ‘hayalet yöneticilerinin’ kim olduğunu bilmek istiyor insan.

- YANITSIZ SORULAR

Konuyu 2009’daki Oslo sürecinden başlatırsanız, bu hükümetin dördüncü adımı. MİT ve askeri istihbaratın zaten başında beri işin içinde olduğu bilerek, biz yine de devlet kurumları nerede? İlgili bakanlıklar hangisi? Koordinasyonu üstlenen kim? diye sormaya devam ediyoruz.

Sonuçta, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, üç DEM yöneticisi, bir de AKP’li Galip Ensarioğlu dışında söz söyleyen, rota çizen, fikir üretenler kimler? Kamuoyunun ikna edilmesi, doğru bilgilendirilmesini kimler üstleniyor? Dezenformasyon nasıl önlenecek?

Arabuluculuk faaliyetleri kimler tarafından yürütülecek. Devlet, Meclis ve siyasi partiler sisteme nereden sokulacak. Eğer bu yeni bir yönetim şekli ise kurmay heyet nerede?

- NASIL YÜRÜTÜLECEK?

İşte bu soruların yanıtını iktidar kanadında aradık. Konuyla yakından ilgilenen, hatta bizzat içinde olduğuna inandığımız üst düzey isimlere bu durumu nasıl açıkladıklarını sorduk;

Öncelikle belirteyim. Komisyon kurulmasına ya da akil adamlar heyeti oluşturulması planlanmıyor. Eski mekanizmaların hiçbiri olmayacak. DEM Partisinin kabiliyetinin sınırlı olduğu, sürecin biraz ilerlemesinin ardından etkisinin azalacağı yorumu yapılıyor. Devletin ilgili birimlerinin devrede olduğu tekrar tekrar anımsatılıyor.

PKK lideri Abdullah Öcalan’ın yapması beklenen çağrıdan sonra yol haritasına göre, ‘pozisyonların ve görevlendirmelerin’ yapılacağı belirtiliyor. Ancak 2015’deki gibi ‘çok bileşenli ve kalabalık bir organizasyon’ olmadan kısa sürede ve hızlı yol alınmasının planlandığı anlatılıyor.

“Şimdi muhatap Devlet Bahçeli, süreç ilerledikçe yönetenleri, sorumluları daha net göreceksiniz” diyen de “Bize herhangi bilgilendirme yapılmıyor. Zaten bilgi sahibi olan parti yönetici yok. Gelişmeleri DEM’lilerin ve MHP’lilerin açıklamalarından takip etmeye çalışıyoruz” diyen de var…

- NELER YAŞANMIŞTI…

Bu bilgilerin ışığında, geçmişte yaşananlara hızlıca bakarsak;

Türkiye’nin PKK terör örgütünün faaliyetlerine ‘masada’ son verme çabaları, 2009’da Oslo görüşmeleriyle başladı. Aynı tarihlerde, herkesin açılım süreci diye bildiği, Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi başlatıldı, ardından da 2013’de çözüm süreci geldi.

Bu üç süreç de AKP iktidarı döneminde yaşandı, hepsi de içerde ve dışardan müdahalelerle sonlandırıldı. Kötü yönetimin yanı sıra, ABD, PKK, FETÖ ve derin güçlerin sabote etkisi açıktan konuşuldu.

O dönem, tüm siyasi partiler ve STK’lar ile iletişime geçildi. Sürecin koordinatörlüğünü Beşir Atalay üstlendi. Konuya ilişkin uzmanlar, yazarlar, akademisyenler, gazeteciler ve kanaat önderleriyle bir araya gelindi.

Başbakan Tayyip Erdoğan, ikinci aşamada 1 Ekim 2012 tarihinde, demokratikleşmeye ilişkin 63 maddelik bir yol haritası açıkladı. 4 ayrı yargı paketi, TBMM tarafından kabul edilerek yasalaştı.

4 Nisan 2013’te farklı siyasal görüşlere sahip 63 akil adamlar heyeti açıklandı. Bu isimler, 7 ayrı bölgede çalışarak toplumun kanaatlerini ve önerilerini raporlaştırdı.

18 Nisan 2013’de İçişleri Bakanlığı ve Genelkurmay Başkanlığı arasında protokol imzalandı. PKK unsurlarının ülke dışına çekilmesi planlandı. PKK, 8 Mayıs 2013’de başlattığı ülke dışına çıkmayı, 9 Eylül 2013 günü sonlandırdı. Bu, süreci baltalayan ilk hareket oldu.

Buna rağmen, 10 Temmuz 2014’de “Terörün Sona Erdirilmesi ve Toplumsal Bütünleşmenin Güçlendirilmesine” dair kanun tasarısı, TBMM Genel Kurulu’nda kabul edildi.

1 Ekim 2014’de “Çözüm Süreci Kurulu ile Kurumlar Arası İzleme ve Koordinasyon Komisyonlarının Kurulması’na ilişkin Bakanlar Kurulu Kararı çıkartıldı.

Bu tarihten sonra hem içerden hem dışardan provokasyonlar başladı. Hükümet bu süreci iyi yönetemedi. Baskılar, sahada yaşanan olumsuz gelişmeler ve Ceylanpınar saldırılarının ardından 2015’de sonlandırıldı.

Görüldüğü gibi, yeni süreç ne yöntem ne de bileşenler açısından eskisine benzemiyor.

Ancak yol alınabilirse, mutlaka ‘sorumlulardan oluşan mekanizma’ kurulacak. Siyasi ayak MHP ile kalmayacak, bu kesin…