İki genç… İkisi de lise mezunu, hatta aynı sınıfta, sıra arkadaşı…İkisi de bir an önce hayata atılmaya karar veriyor… Biri memur olmayı aklına koyuyor; orman bakanlığına girerim, sağlık bakanlığına girerim, bekçi olurum, imam olurum diye düşünüyor (lise mezunları da Diyanet’in açtığı kontenjandan imam olabiliyor). Diğeri özel sektörü seçiyor. Vasıfız işçi olduğu için kapı kapı dolaşıp iş arıyor. Aylarca işsiz güçsüz parasız pulsuz dolanıyor. Sonunda bir fabrikaya veya bir KOBİ’ye veya bir maden işletmesine kapağı atıyor… Madenci oluyor diyelim…
Arkadaşı allem ediyor, kallem ediyor kapağı devlete atıyor… Diyelim ki bekçi oluyor, diyelim ki düz memur oluyor.
İkisi de deneyimsiz… İkisi de taze çalışan… İkisi de aynı anda iş başı yapıyor…
Devlete giren 44 bin 725 lirayla işe başlıyor…
Özel sektöre giren 22 bin 104…
Bu nasıl adalet?
Böyle bir fark nasıl olur? Biri diğerinin iki katından fazla ücret/maaş alıyor… Üstüne üstlük yüksek maaşla devlete kapağı atanın 65 yaşına kadar çalışma garantisi var. Hırsızlık yapmazsa, yüz kızartıcı suç işlemezse kimse onu kapının önüne koyamıyor…
Özel sektöre girip üç kuruş ücret alanın iş garantisi sıfır… İşveren altı ay sonra bir yıl sonra kapının önüne koyabilir… İşveren küçülmeye gidip toplu işten çıkarma yapabilir. İşveren ekonomik kriz nedeniyle kepenk kapatıp, fabrikanın kapısına kilit vurabilir…
Devlete giren 44 bin 725 ile işe başlıyor, sırtını hazineye dayadığı için ömür boyu rahat. Ömür boyu işsiz kalma stresi yaşamıyor. Ömür boyu her ekonomik krizde uykuları kaçmıyor…
Özel sektöre giren açlık sınırının dibinde (22.104 lira. İki ay sonra altında kalacak) aldığı ücretle hem karnını doyurmaya ailesine bakmaya çalışıyor hem de her güne işsiz kalma korkusuyla başlıyor…
44 bin 725 alan mışıl mışıl uyurken 22 bin 104 lira alan diken üstünde….
Bu nasıl adalet?
Özel sektörde ortalama ücret 27 bin lira civarındaydı. Zamlardan sonra 33 bin liraya çıksa 35 bin liraya çıksa, ne olur?
Bir tarafta ortalama maaş 35 bin lira civarında devlet tarafında memuriyete başlama maaşı 44 bin 725 lira.
Peki bu fark neden?
Memur olmak için girdiği yazılı sınavdan çok başarılı olsan da mesele bitmiyor. Türkiye birincisi olsan da memur olamıyorsun. Memur olmak için sözlü sınavı geçmek gerekiyor…
Zurnanın zırt dediği yer burası… AKP bu yöntemi Fethullahçılardan öğrendi. Devlettin kendi kadrolarından oluşmasını hedefliyor. AKP’liysen, güçlü torpilin varsa, AKP’li siyasetçileri tanıyorsan memur olabilirsin.
Aksi halde imkansız… Sınavda yüz üzerinden yüz alsan da imkansız… Bu kadarı da fazla, ayıp olur, toplum tepki gösterir, hak yemenin daniskasına ortak olmayalım diye bir kaygıları yok…
Kendinden olmayan bir kişinin bile devlete girmesine izin vermiyorlar… Bu yeni değil yıllardır bu politikayı izliyorlar. Devletin memurlarının aynı zamanda AKP’nin memuru olmasını istiyorlar…
Hem işlerini yürütmek için hem oy potansiyeli yaratmak için… Ama en önemlisi parti/devlet yapısının tahkim etmek için…
Özel sektörün iki katı maaşla düz memur almalarının nedeni bu…
Bekçi almalarının… İmam almalarının…