Suriye’de zor başlıklar

Yeni yılda birbiriyle bağlantısı olan iç ve dış gelişmelerle çok haşır-neşir olacağız. Kürt sorunun çözümüyle, Suriye’deki gelişmeleri birbirinden bağımsız değerlendirmek mümkün değil.

Hükümette, Suriye konusunda atılması gereken zor adımlara ilişkin değerlendirmeler sürüyor. HTŞ yönetimiyle temasların 7 yıl öncesine dayandığı, sürecin başarıyla tamamlanması için üç başlık olduğu anlatılıyor. “YPG bölgesi, demokratikleşme ve ekonomi”

Konunun ayrıntılarına girmeden önce “fetihçi” açıklamalarda bulunan bazı partililerin kulakları çekildiğini, Suriye konusunda kimsenin açıklama yapmaması uyarısında bulunulduğunu aktaralım.

Türkiye’nin Suriye geçici yönetimiyle kurduğu ilişkide henüz testi zorlayacak olumsuz bir gelişme yaşanmamış. Sürecin uzun ve zor olduğu kabul ediliyor. Ayrıca provokasyona çok açık olduğunun altı çiziliyor.

***

Dışişleri’nin, Suriye dosyasındaki ana başlıklardan gidersek, birbirinden zor konular olduğunu da görürüz;

- Suriye’nin yeniden ayağa kaldırılması için diplomatik girişimlerin başlatılması gerekiyor. Ancak, yeni yönetiminin yapısı ve siyasi bakışı net olarak görünmediği için ülkeler ince eleyip sık dokuyor. Türkiye buradaki en önemli muhatap.

- Öncelikle yaptırımların kaldırılması, ardından uluslararası yardım kampanyası başlatılması ve uluslararası fonu kurulması gerektiği dile getiriliyor. Bu en zor başlıklardan birini oluşturuyor.

- Şu anda Suriye’ye ekonomik destek sağlayan iki ülkenin olduğu belirtiliyor. Katar ve Sudi Arabistan. Batılı ülkelerin desteğini almanın zor olduğu görülüyor. Yeni yönetimin neye evrileceği ve demokratik refleksleri henüz bilinmiyor. Talibanvari bir yapıya dönüşme korkusu hakim.

- İslam İşbirliği Teşkilatı’nın devreye sokulabileceği anlatılıyor. Ancak geçmişte birlikte hareket edemeyen bu yapıyla ilgili de şüpheler var.

- Ülkede, enerji, sağlık, ulaşım ve eğitim alt yapısı konusunda ciddi sıkıntılar olduğu biliniyor. Suriye’nin yeniden yapılandırılması için ilk aşamada 200 milyar dolarlık bir kaynağa ihtiyaç olduğu hesaplanıyor.

***

- Türkiye açısından en önemli konu YPG bölgesi. Türkiye’nin şartları çok net. PKK unsurlarının tamamen temizlenmesi. Suriyeli olmayanların sınır dışı edilmesi. YPG’nin silah bırakarak siyasi bir yapıya dönüşmesi ve merkezi hükümetle birlikte iş yapması…

- YPG bölgesindeki kamplardaki 50 bin İŞİD’linin durumu ayrı bir sorun. Diğer ülkelerin kendi vatandaşı olan İŞİD militanlarını almasıyla ilgili çağrıya olumlu yanıt veren kimsenin olmadığı belirtiliyor.

- Suriye’de çoğulcu bir anlayışta herkesin temsil edildiği demokratik bir devlet yapısının oluşturulması, bunun mekanizmalarının kurulması önemli. Bu konuda Türkiye’ye verilen sözler de açık. AKP kurmayları, “Bunlar babamızın oğlu değil, güvenilir olup olmadıklarını göreceğiz” diyorlar.

- Şimdilik ABD yönetiminin Suriye konusunu Ankara üzerinden götürdüğü belirtiliyor. Ancak bu konuda Donald Trump hükümeti beklenecek. Tek bir ABD olmadığı, Siyonist anlayışın zaman zaman ön plana çıktığı iddia ediliyor.

- ABD ile bu konuda kurulan ilişkilerde son derece ‘temkinli’ bir yaklaşım söz konusu. Trump’ın imalı sözleri aklı başında dış politika uzmanları tarafından farklı okunuyor.

- ABD ile müzakerelerin ana konusunu, YPG bölgesi oluşturuyor. ABD’nin YPG konusundaki tavrında netlik bekleniyor. Bütünleşmiş bir Suriye için YPG’nin siyasi bir yapıya dönüşmesi ve silahlı güçlerin lağvedilmesi gerekiyor. Şu andaki görüşmelerdeki en büyük sıkıntıyı bu oluşturuyor.

- Bu arada AKP iktidarının imaj oluşturmak için attığı bazı adımların, Suriye’nin gerçek sorunlarıyla ilgisi olmaması da dikkat çekici. Emevi Cami’nin halıları yenilenecek, İbn-i Arabi Cami’nin çevre düzenlemesi yapılacak gibi savaş yorgunu kadın ve çocukların sorunlarına çare olmayacak adımlar eleştiriliyor. Sembolik dini mesajlar yerine insani öncelikler ne güne duruyor…