Bir gazeteci için en büyük heyecan tarihe tanıklık etmektir.
Günlerdir biz bir tarihe tanıklık ediyoruz.
Suriye zalim bir diktatörlüğü yıktı.
Yerine ne koyacağı henüz belli değil.
Suriye umarım kaderini istediği gibi çizmeyi başarır.
Peki ne istiyor Suriyeliler?
Çok basit: Kendi kendilerine yönetilmek. Ama çok dinli, çok milletli bir toplum burası. Kendi kendilerine yönetilmek bir grubun diğerine baskısına da gidebilir.
Gördüğüm kadarıyla buna da aynı şekilde direnir toplumun büyük kesimi.
Dün sabah Şam’da uyandığımda adımımı otelden attığım andan akşam ilerleyen saatlerde geri dönene kadar aldığım hava buydu.
Ben herkes tarafından paylaşılan böylesine büyük bir coşku az görmüşümdür.
Bir millet sokaktaydı.
Kadın, erkek, çoluk, yaşlı, genç ellerine bayrakları almışlar, tekbir çekerek Emevi Camii'ne akın ettiler.
Kameraman arkadaşım Özcan Öztürk, rehberimiz Mouatez ve şoförümüz Firaz ile Hamidiye Çarşısından yürürken neredeyse ayaklarımız yerden kesiliyordu, öyle bir kalabalık…
Muhammed el Beşir’i nerede bulduk?
Cami avlusuna zor girdik, tekbir ve alkışlardan yer gök inliyordu.
Namaz saati yaklaşırken avlunun çıkış tarafında solda önünde korumaların olduğu bir kapı dikkatimizi çekti.
Gittik, önce içeri bırakmadılar, sonra Türkiye’den geldiğimizi, Habertürk için çalıştığımızı söyledik, oradakilerden biri bizi tanıdı, bıraktı.
İçeri girdiğimizde kendimizi büyük bir salonda bulduk. Burası rejim zamanında sadece Esad için açılan salonmuş, Esad da yılda yalnızca iki kez Ramazan ve kurban bayramında camiye gelirmiş.
Tam karşımızda geçici hükümetin yeni başbakanı Muhammed el Beşir ve heyeti oturuyordu. Bizi içeri bırakan onun danışmanıymış.
Röportaj yapmak istediğimizi söyledik.
Fotoğraf çektirmeyi kabul etti ancak röportajı namazdan sonra verebileceğini söyledi.
Muhammed el Beşir ile karşılaşma
Ayaküstü selamlaştık, fotoğraf çektirdik, sonra el Beşir ve yanındakiler ayakkabılarını kapının önünde çıkarıp camiye doğru çıktılar.
Güvenlik bizi de çıkarmak istedi ancak röportaj için beklemek istediğimizi söyleyip kaldık. İçeride Fransız bir gazeteci daha vardı, o da röportaj için bekliyordu.
El Beşir’i bu boş salonda bekledik
1,5 saat bekledik, gözüm hep ayakkabılarda. Sonra heyetteki birkaç kişi döndü, biz el Beşir her an gelecek derken bir baktım o gelmedi üstelik ayakkabılar da gitmiş.
Hızla dışarı çıktık ama hınca hınç bir kalabalık vardı ve yeni başbakan çoktan sırra kadem basmıştı.
Fakat bende Suriye gibi zor bir ülkeyi, böyle karmaşık bir süreçte yönetecek bir yönetici izlenimi bırakmadı. HTŞ’de genel olarak böyle bir beceri ve refleks olduğunu da hiç zannetmiyorum.
Türkiye rehberlik anlamında tam da bu noktada önemli bir rol oynayabilir.
Şam’da gün boyu kutlamalar hiç bitmedi. Ümeyye Meydanı, Bab Tuma, sokaklar, caddeler…
Esad posterlerini çiğneyen insanlar
Sokaklarda Hafız ve Beşar Esad posterlerinin nasıl yere atılıp ezildiğini görmeliydiniz.
Şimdilik dikkatimi çeken kısa video ve fotoğraf karelerini paylaşıyorum.
Daha anlatacak çok şey var…