26 Mart 2011 Şam yakınında Tel kentinde ayaklanma başlatan grup, Esad ailesi için “Hırsızlar” sloganı atıyordu.
Geliyorum diyen kriz Dera’da duvara yazı yazan çocukların tutuklanması ile adeta ateşlendi. Göz doktoru olan Beşar Esad’ın kendi gözleri adeta kör oldu. Çocuklar ve kadınlar dahil sayısız insan katledildi. Yıllarca süren bir iç savaş yaşandı. Suriye, terör örgütlerinin doluştuğu bir bataklığa, küresel ve bölgesel aktörlerin alan kapattığı bir toprak yığınına dönüştü. Uzunca yıllar hep “Esad Şam ve Halep’i elinde tuttuğu müddetçe hayatta kalmayı becerecektir” denilmişti. Sonuçta arkasında Rusya ve İran da vardı; bu yılın kasım ayının sonuna kadar.....
DENGELERİ DEĞİŞTİREN TÜRKİYE
27 Kasım’da başladı, 11 günlük ilerleyiş, son olarak Şam’a girilmesi ve Beşar Esad’ın kaçmasıyla son buldu. Bir devir 11 günde kapandı. Esad devrinin kapanmasında şüphesiz en etkili ülke Türkiye oldu. Sahayı sürekli gözleyen, terör örgütüne koridor oluşturtmayan Türkiye yaptığı hazırlıklar sonucunda, Milli İstihbarat Teşkilatı’nın sahaya tam anlamıyla inmesi ve organizasyonuyla Suriye muhalefeti 11 günün sonunda Şam’a girdi. Şimdi yeni bir süreç başlıyor. Bu süreç de kolay değil, üstelik soru işaretleri de taşıyor.
ESAD’IN SON DAKİKA MANEVRALARI İŞE YARAMADI
Doha’da Türkiye, Rusya, İran Dışişleri Bakanları Astana zirvesi kapsamında bir araya geldiler, sonra bölge ülkelerinin de katılımı ile daha geniş bir toplantı daha yapıldı. Esad’ın son dakika manevralarına rağmen, Rusya’dan ABD’ye kadar birçok ülkeye mesaj göndermesine rağmen Doha’daki toplantıya tüm aktörler Esad’sız Suriye gerçeğini kabul ederek gelmişlerdi.
“HALKINA KONUŞAMAYAN BİR İSİM LİDER DEĞİLDİR”
Bir yanda da Ukrayna’da savaşan Rusya’nın Lideri Putin’in Esad’ın bir liderlik yapamadığı mesajını iletmesi sürecin en dikkat çekici anlarından olsa gerek. Rusya’ya göre bir lider halkının karşısına çıkamıyor, o halk da onu dinlemiyorsa artık lider değildir. Esad’ın kalmasını en çok isteyen İran bile Doha’da artık bunun imkânsız olduğunu görmüştü. Rusya için bir diğer önemli husus ise 300’ün üzerinde kadın ve çocuktan oluşan Rus vatandaşının Halep’ten çıkarılması. Bu talep bizzat Rusya Dışişleri Bakanlığı tarafından Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’a da iletildi.
HTŞ NASIL MEŞRU MUHALEFET OLACAK?
BMGK Kararı ile aslında önce El-Nusra terör örgütü listesine girmişti. İsim değişikliğinin ardından yani HTŞ olmasıyla yeni kararla El-Nusra’ın devamı olduğu vurgulanmış, bu yüzden de terör listesinde yer almıştı.
* HTŞ bu son 11 günde adeta baş aktör konumuna geldi.
* Meşru muhalefetin içinde yer alabilmesi için terör örgütü listesinden çıkması gerekiyor.
* Bunun için ise yeni bir isim alması ve alacağı bu isme yönelik ise yeni bir BMGK kararı çıkarılmaması öngörülüyor. Yani yeni isimli yapı HTŞ’nin devamı olarak kabul edilmeyecek. Böylece terör örgütü listesinden de doğal olarak çıkmış sayılacak.
GEÇİŞ HÜKÜMETİ VE SURİYE’NİN YENİDEN İMARI
Ankara bir anlamda son yılların en büyük hamlesine imzasını attı. ABD’de yeni hükümet kurulmadan, mevcut hükümetin eli kolu bağlı iken; Ukrayna’da savaş sürerken, Rusya ve İran’ın başka sorunları varken atılan bu adımın devamının nasıl geleceği büyük önem taşıyor.
* Ankara Suriye sınırlarını temizlemekte kararlı.
* Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın açıkça ifade ettiği gibi “Suriye’de birlik zamanı”. Bunun için de HTŞ’nin isim değişikliği ile birlikte meşru muhalefet bir araya gelmek zorunda.
* Suriye’de oluşacak bir geçici hükümet de topraklarını terör örgütünden temizlerken, içeride birliği sağlamak zorunda.
* Eş zamanlı olarak Suriye’nin yeniden inşası, insani yardım gibi sorunların hızla çözüme kavuşturulması gerekecek.
* Mültecilerin güvenli dönüşleri de hızla hayata geçirilecek.
ANA EKSEN HEM TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜ HEM DE SİYASİ BİRLİK
Astana üçlüsü toplantı sonrasında kısa bir açıklama yaptı. Uzlaştıkları ve uzlaşamadıkları konular bu kısa açıklamaya neden oldu. Türkiye, Rusya ve İran’ın üzerinde uzlaştığı ana eksen şu;
* Toprak bütünlüğü ve siyasi birliği olan Suriye’den vazgeçilmemeli.
* Şu an için Rusya ve İran için önemli olan husus, Suriye içinde alan ve güç kaybetmemek.
ABD’NİN HESABI ANKARA’DAN DÖNER
Gelelim diğer aktörlerin durumuna;
* Öncelikle Arap ülkeleri Esad’ı Arap Ligi’ne alarak; bölgeyi, alanı okuyamadıklarını gösterdiler. Bir anlamda Esad rejiminin can çekiştiğini göremediler.
* Arap ülkeleri de toprak bütünlüğünü destekliyor. Siyasi birlik konusunda ise akıllarındaki soru yönetim yapısının cihatçı olup olmayacağı...
* Ankaralı yetkililere peş peşe telefon açan Amerikalılar HTŞ’nin dönüşümündeki samimiyeti sorgularken, bir yandan da toprak bütünlüğüne tamam, siyasi birliğe ise mesafeli bir konumda.
* ABD’nin bu mesafesinde terör örgütünün Suriye’deki varlığı, terör örgütünün Amerika’nın adeta kara gücüne dönüşmüş olması ve İsrail’in güvenliğinde yeri geldiğinde bu gücü İsrail lehine kullanma isteği bir sır değil. Bu nedenle de Irak’ın kuzeyindekine benzer bir yapı ile konfederasyon talebi son dönemde dillendirilmeye başlandı. İsrail ve ABD’deki bazı güçler orada benzer bir yapının kurulmasını tercih ediyor.
* Burada İsrail’in ABD’den daha hevesli olduğunu da not edelim. İsrail kendisine müttefik olarak terör örgütüyle daha da yakından çalışmayı deneyecektir.
TÜRKİYE, SURİYE SINIRLARINI TERÖRDEN TEMİZLEYECEK
* Ancak güney sınırlarında terör örgütünü bitirmeye kararlı olan, teröre kaynağında müdahale eden Türkiye, PKK’nın terör devleti, özerk yapı ya da herhangi bir koridor oluşturulmasına müsaade etmeyecek. Bunu da muhataplarına iletmeye devam ediyor.
* Bu arada ocak ayına kadar ABD’de yeni hükümetin görev yapmayacağını, mevcut yönetimin ise yeni hükümetin atacağı adımları her alanda öngöremeyeceğinden hareketle sadece sınırlı adımlar atabileceğini buraya not edelim.
* Menbiç’in temizlenmesinin ardından Ankara terör örgütüne yönelik operasyonlarını tüm sınır boyunca sürdürmeyi hedefliyor.