AK Parti kendisini neden bu kadar sevimsizleştiriyor?

İktidarının ilk on yılında hukuk, özgürlükler ve kalkınma konusunda önemli adımlar atan AK Parti iktidarı, özellikle son 8-10 yılında adeta rotasını şaşırmış bir gemi gibi savrularak ilerliyor. Doğrusu ne zaman alabora olup kayalara bindireceği ya da ne zaman karaya vuracağı hiç belli değil.

Neredeyse her yazıda tekrar etmekten ben de okuyucular da yoruldu biliyorum. Ama hakkaniyetli olmak açısından ısrarla dillendirmeye devam edeceğim, 2002 yılında ortaya koyduğu ilkeler ve vaatlerle bu ülkenin önemli bir bölümü, Türkiye’nin normalleşmesi ve demokratikleşmesi konusunda büyük hayaller gördü, ülkenin geleceğine ilişkin yeni umutlar besledi.

Ancak bugün gelinen nokta AK parti açısından da ona gönül verenler açısından da büyük bir hayal kırıklığıdır…

Eminim bugün AK Parti’yi yönetenler hiç mutlu olmayacaklar ama ne yazık ki bu parti, ‘tek parti’ döneminin 21 yüzyıl versiyonu haline gelmiştir. O dönemin özellikle ifade özgürlüğüne yaptığı müdahaleleri aynen bugüne kopyalamak, AK Parti iktidarına ne kazandıracak doğrusu anlamak mümkün değil.

Artık şunu net olarak biliyoruz, ‘hukuk’ ve ‘adalet’ gibi kavramlar bu iktidar için hiçbir anlam ifade etmiyor. Her vesileyle dindar ve muhafazakar olduklarını iddia etmelerine rağmen, İslam’ın ‘ehliyet-liyakat’ prensibine de asla itibar etmiyorlar. Çok dramatik bir durum ama din, onlar için sarece seçim kazandıran aparat olarak bir değer ifade ediyor.

Eğer iktidar son yıllardaki icraatlarından dolayı toplumdan taktir bekliyorsa, evet taktir ediyoruz! Artık siz İslam’ın “adaletle hükmedin” önerisine de ‘liyakat’ prensibine de itibar etmiyorsunuz. İnsanların hakkını-hukukunu korumak ve özgürlüklerini teminat altına almak gibi bir derdiniz de yok…

İyi de fakir çocuklarının belediye kreşlerinde parasız okumalarından ne istiyorsunuz Allah aşkına…

Bilindiği gibi Milli Eğitim Bakanlığı, belediyelerin fakir ailelerin çocukları için açtığı kreşlerin kapatılması konusunda bir yazı gönderdi. Tepkiler üzerine Bakan Yusuf Tekin, “Gönderdiğimiz yazı kreşle alakalı değil, anaokulu ile alakalı” diye açıklama yaptı.

Bunu üzerine İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, “İşte resmi yazı burada. İlk satırdan itibaren belediyelerin kreşlerini dile getiriyor. Resmi yazıya kreş yazıp, sonra ‘ben kreş demedim anaokulu dedim’ demek bu akla yakışır. Halkı yanıltmayı bırakın” diyerek bakanı resmi belge ile yalanladı.

AK Parti iktidarının içine düştüğü şu içler acısı hale bakar mısınız… İnsanların ekonomik kriz yüzünden geçim derdine düştüğü bir ortamda, bakanların sanki başka bir işleri yokmuş gibi kreş kapatma derdine düşmüşler. Ekmek bulamıyorsanız pasta yiyin der gibi yani…

Oysa Milli Eğitim Bakanı’nın çözmesi gereken o kadar çok sorun var ki eğitimin kalitesi diplerde seyrediyor, belediyelerin kreşlerini kapatma derdine düşen bakan, okulların temizlik problemini bile henüz çözebilmiş değil.

Açıkçası, bakanların iş bilmezlikleri yüzünden, AK Parti’yi millet nezdinde böylesine sevimsizleştirmelerini görünce “Bu partide siyasi akıl bu kadar mı kayboldu” diye sormadan edemiyor insan.

Anlaşılan o ki bakanlarımız halkın ekmek derdine çözüm üretmek yerine, kreş kapatma icraatıyla övünmeyi daha faziletli bir görev olarak görüyorlar.

Ama unutmayalım insanlar, AK Parti’ye daha can yakıcı sorular soruyorlar. Mesela ‘Yeni Doğan Çetesi…” Bir okur diyor ki: “Sağlık Bakanı çetenin on yıldır takip edildiğini söylüyor. Bu nasıl bir takiptir ki bu süre içinde biline biline bebeklerin ölümü seyredilmiş.”

Ve bir başka okur ekliyor: “Bebeklerin ölümüne yol açan Yeni Doğan Çetesi’ni yakalamak için on yıl seyreden iktidar, ne hikmetse fakir aile çocuklarının kreşlerini kapatmak için hiç zaman kaybetmiyor.”

Maalesef AK Parti, kendi bakanları eliyle kendi ayağına kurşun sıkmaya devam ediyor.

Her zaman olduğu gibi bıkmadan, usanmadan hatırlatmayı bir görev bilerek diyoruz ki bizim bildiğimiz AK Parti, milletin problemlerine bu kadar duyarsız olamaz.

Bizim bildiğimiz AK Parti iktidarı, ülkenin sokaklarında çete ve mafyaların cirit atmasına, hukuksuzluğun, adaletsizliğin, liyakatsizliğin olağan hale gelmesine ilgisiz kalamaz.

Kim bilir belki de boşuna bu tür beklentiler içindeyiz. Çünkü yeni AK Parti, artık bildiğimiz o AK Parti değil…