CHP Lideri Özgür Özel, geçen gün miting meydanında şöyle dedi:
“Erdoğan Hataylılara şantaj yaptı. ‘Sorununuz çok ama sizin bir kusurunuz var: Bana oy vermemek. Benim partime oy vermezseniz mahzun kalırsınız’ diyerek şantaj yaptı.”
*
Eğer Erdoğan, gerçekten de Hatay’da tam olarak böyle demişse gerçeği ifade etmemiş demektir.
Çünkü örnekler, Erdoğan’ı yalanlıyor.
*
Mesela Hatay Defne’deki oy durumuna bakalım:
*
- Kemal Kılıçdaroğlu’na çıkan oy: Yüzde 91.35
*
- Recep Tayyip Erdoğan’a çıkan oy: Yüzde 8.65
*
Defne’de oy durumu böyle.
*
Eğer Erdoğan, oy vermeyeni cezalandıran, oy vermeyene hizmet götürmeyen bir anlayışa sahip olsaydı...
Depremin hemen ardından 60 gün içinde Hatay Defne’de...
Tüm branşlarda hizmet veren, 300 yatağı, 80 yoğun bakım yatağı ve 12 ameliyathanesi bulunan bir hastane yapar mıydı?
*
Bu hastane, Erdoğan’a oy vermeyen bir ilçenin hiç de mahzun kalmadığını göstermiyor mu?
*
Bir yanda Kılıçdaroğlu’na yüzde 92 oy vermiş bir ilçeye böyle bir hizmeti götüren bir anlayış.
Bir yandan da Erdoğan’ın “oy vermeyene hizmet yok” yaklaşımında olduğuna dair iddialar.
Hangisine inanacağız?
İLİŞKİ KOÇU OLSAM
ÇOK bilmiş bir eda takınır, çok büyük bir sırrı ifşa ediyormuş gibi bir havaya bürünür, tek kaşımı kaldırır ve şöyle derim:
*
“Bir çiftin uyumsuzluğu, o çiftin ilişkisinin çimentosudur.”
YENİ BAŞLAYANLAR İÇİN KURU OTLAR ÜSTÜNE
- İzlemeye başlamadan önce sakın filmin süresine bakmayın.
- Hayatınızı yavaşlatmadan sakın filmin başına oturmayın.
- Rol kesmeler, artistlik yapmalar falan beklemeyin.
- Hayatın doğal akışındaki ritme alışmaya çalışın.
- Giriş / Gelişme / Sonuç peşinde koşmayın.
- “Ne anlatıyor ya bu” türü soruları zihninizden çıkarın.
- Gözünüzün önünden geçen büyülü karelere kendinizi kaptırın.
- Filmin ideolojik bildirisini aramak için çabalamayın.
8 DAKİKA 23 SANİYEDE İZZET ULVİ YÖNTER
CNN Türk’te Göksu Öngören Özgür’ün programında MHP’li İzzet Ulvi Yönter’in İmamoğlu belediyeciliğiyle ilgili eleştirilerini dinledim.
*
Yönter, İmamoğlu belediyeciliğini 8 dakika 23 saniyede...
Elindeki tablolarla, basit biçimde, matematiksel olarak, kişiselleştirmeden, en anlaşılır şekilde, en önemlileri öne çıkararak, yan yollara sapmadan, sözünü doğrudan söyleyerek eleştirmiş.
*
İçerikten bağımsız olarak söylüyorum:
“Eleştiri nedir, nasıl yapılır” sorusuna cevap arayanlar, İzzet Ulvi Yönter’in ekranda sergilediği bu performansı mutlaka izlemeliler.
FERDİ TAYFUR’UN “KÖYÜMÜZE GERİ DÖNELİM” ŞARKISI İŞLEVİNİ YİTİRDİ
1994 yılında bir Ferdi Tayfur şarkısı, ortalığı kasıp kavuruyordu.
“Hadi gel köyümüze geri dönelim / Fadime’nin düğününde halay çekelim” diye ortalık inliyordu.
*
Bu şarkı, azıcık da olsa işlevini yitirmiş gözüküyor.
Çünkü Üsküdar Belediyesi, şehrin göbeğinde gerçek köy hayatını yaşatacak bir çocuk köyünün açılışını yaptı dün.
*
Köyün amacı: Köy hayatını hiç tanımayan çocuklara, dedelerinden dinledikleri o hayatı tanıtmak.
Ne var köyde?
Köy lokantası var, taze pişmiş köy ekmekleri var, çanak çömlek yapımı var, köy konağı var, köy çeşmesi var, çayırlıklar var, değirmen var, çocukların ekip biçmesine uygun tarım alanları var, çiftlik hayvanları var, bilyeli arabalar var.
*
Üsküdar Belediye Başkanı Hilmi Türkmen’in uzun dönemden beri üzerinde çalıştığı ve çok önem verdiği bu projeyi gidip gezin.
Çünkü bu çocuk köyü, köyü özleyen dedeler ve köyü hiç tanımayan torunlariçin mükemmel bir fırsat sunuyor.
EVDEYİM SOKAKTAN BU MÜZİKLER GELİYOR-
Balkonda gazete okurken bir melodi çarpıyor kulağıma. Çeyrek asır önce “Refah’ın vakti geldi” diye bir seçim şarkısı vardı, onun melodisi bu. Sonra anlıyorum ki... Yeniden Refah, bu nostaljik şarkıyı yeniden piyasaya sürmüş.
*
- Salonda kahve içiyoruz. Bir kemençe sesi. Bayağı hareketli. Sonra şöyle sesler: “Ula tam yol ileri / Ula tam yol ileri.” Hemen anlıyorum: Ekrem İmamoğlu’nun seçim şarkısı bu.
*
- Mutfaktayım. Kendime kahve yapacağım. Bir Sinan Akçıl ritmi ve melodisi doluyor içeriye. Murat Kurum için yapılan şarkının şu bölümü hala aklımda: “İstanbul yedi tepe / Çağırıyor bir göreve / Aşkımız şehrimize / Eser olur.”
KORKMA, SÖYLE
DİYELİM ki gündemdeki herhangi bir dizi veya filmi izledin ve süper berbat buldun.
Korkma, söyle.
Ağzını doldura doldura “beğenmedim arkadaş” de.
*
- Sanat camiasının en ağa babaları övse de...
- Piyasanın tüm eleştirmenleri yere göğe sığdıramasa da...
- Etkili pozisyonlardakiler “şahane, muhteşem” dese de...
- Etrafınızdakiler “izle, bayılacaksın” diye kafa şişirse de...
- Beğenmeyenleri dövüyorlarmış gibi bir hava estirilse de...
Beğenmediğini ifade et.
*
Ben bu işlerin kurduyum diyenlerin seni terörize etmesine izin verme. “Belki anlamamışımdır” diye çekinip sessiz kalma. Kendi beğeni zevkine özgüvenle yaslan.
Korkma, söyle. “Beğenmedim arkadaş” de.