Kandil ve YPG Öcalan’ı dinler mi?

Demek ki, MHP lideri Bahçeli’nin DEM Partili vekillerin elini sıkmasının arkasında bir şey varmış.

Bahçeli ‘çözüm süreci’ lafından pek hoşlanmıyor ama dünkü grup konuşmasında kapısını araladığı şey bir başka bir çözüm süreci.

Ben, piyasa Devlet Bey’in açıklamalarıyla sarsılırken ister istemez 2023 yılında fısıltı gazetesinde çıkan ve o günlerde HDP’nin Cumhurbaşkanlığı seçiminde nötrleştirilmesini amaçladığı düşünülen, mamafih uygulama safhasına geçmeyen söylentileri hatırlıyorum.

Zaman zaman, bulunduğum ortamlarda bu mevzuyu açtım. Öcalan’ın tecritten çıkarılmasını, hatta ‘denetimli serbestlik’ verilmesini içeren bir projenin gündemde olduğunu teyit eden konuşmalar oldu. AİHM’nin aldığı ‘umut hakkı’ kararını da ilk o günlerde işittim.

O günlerde bu projenin kabil-i tatbik olmadığını düşünüyordum. MHP’nin böyle bir şeye ikna edilmesini mümkün görmüyordum.

Bunu yazdım da.

Ama uygulamaya geçmeyince peşini bıraktım.

Bahçeli’nin DEM Partili vekillerin elini sıkmasını, ardından dün Öcalan’ın Meclis’te konuşmasını ve ‘umut hakkı’ düzenlemesiyle serbest bırakılmasını içeren herkesin ezberini bozan çıkışını o günlerde sürülen tarlanın bir mahsulü olarak görme eğilimindeyim.

Aynı maksatla mı?

Yani DEM’i müstakbel Cumhurbaşkanlığı seçiminde muhalefet bloğundan koparmak için mi? Eğer aday olmayı başarırsa seçimde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçilme şansını arttırmak için mi?

Siyaset üzerinde yaptığı etki daha kapsamlı çağrışımlar yapıyor ama bu seçeneği de gözden ırak tutmamak lazım. Eğer tatbiki mümkün olursa meyvelerinden biri bu olabilir.

MHP liderinin “Edirne” diyerek, adını anmadan Selahattin Demirtaş’a gönderme yapması birçok başka ‘meyve’yi de hesaba kattığını düşündürebilir.

Yani?

Demirtaş’ın serbest bırakılmasını unutun. Sahada nasıl davranacağını kestiremeyeceğimiz bir siyasetçi istemiyoruz.

Öcalan’ın serbest bırakılmasını da içeren kapsamlı bir çözüm sürecinin ilk işaretini vermeye un uzak siyasetçi kimdir diye sorulsa herkes bi’l ittifak Devlet Bey’in adını söylerdi.

Ama belli ki MHP lideri Bahçeli’nin Erzurum’da miting meydanına urgan fırlattığı ya da çözüm sürecinin bir aşamasında Ak Partili ve Hadep’li heyet üyelerinin Öcalan’ın bildirisini okuduktan sonra ihanet açıklamaları yaptığı günlerden beri köprünün altından çok sular akmış.

Açıklamayı başkası yapsaydı kıyamet kopmuştu.

Bahçeli’nin yapması toplumu niyetin ciddi olduğuna inandırmak için iyi bir tercih.

Şimdi terör bitiyor mu?

Öcalan Meclis’te konuşuyor mu?

Biz millet olarak terör belasından kurtuluyor muyuz?

Kurtulsak iyi olur da hemen öyle kolay değil.

Son yıllarda Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde terörün aktivitesi en düşük seviyelerde.

Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da şehirler, kasabalar normal hayata döndü. Yaylalar şenlendi. Bunlar güzel şeyler.

Yani devletin eli önceki çözüm sürecine göre daha güçlü.

Fakat dışarıda da PKK’nın eli eskisine göre daha güçlü.

Suriye’de ABD’yi arkasına almış, neredeyse yarı devlet haline gelmiş.

Suriye iç savaşı finale yaklaşıyor. Eğer Suriye bölünecekse ve bir parçası PYD-PKK’ya tahsis edilecekse, PKK bu seviyeden aşağı inmek istemez.

ABD’nin PKK’ya armağan edeceği devletin söylendiği gibi İsrail’in müttefiki olma ihtimali bizi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘İsrail tehdidi’ne dair açıklamalarına kadar götürür.

Arz-ı Mev’ud eski Yahudi metinlerinde geçen eski bir kavram, hem sınırları anlatıldığı kadar geniş değil.

Ama Suriye’nin kuzeyinde İsrail’in müttefiki olan bir devlet eski kitaplarda geçmese de dikkate alınması gereken bir ihtimal.

Sahadaki gerçeklik yakınlaştığı için 2023’te fısıltı gazetesinde dolaşan proje muacceliyet kesp etmiş olabilir mi?

Olabilir.

Bahçeli’nin önerisine göre Kandil devreden çıkarılacak. ‘Edirne’ de çıkarılacak.

İmralı, yani Öcalan ve Dem konuşacak.

Peki Öcalan davete icabet edecek mi?

İcabet etti diyelim, Kandil ve Suriye’deki YPG Öcalan’ın davetine icabet edecek mi?

Bir çırpıda cevabının verilmesi zor sorular.

Cevabı da zor, icrası da.

Ama ümit edelim.

Zor da olsa sonunda barış olsun, memleket sükuna ersin.