AKP iktidarı köşeye sıkıştı mı?
Hem de nasıl!..
Hükümet (tek kişi) köşeye sıkıştı mı?
Hem de nasıl!...
Dış politikadan ekonomiye, asayişten toplumsal yaşama kadar her alanda büyük bir çöküş yaşanıyor.
Aslında buna çürüme de diyebiliriz…
Bütün yapılar öyle çürütüldü ki hükümet (tek kişi) neresinden tutsa elinde kalıyor. Çünkü inandırıcılığını yitirdi. Halkla arasında güven sorunu var… İnsanlar artık söylediklerine inanmıyor. Kuşkuyla bakıyor…
Yıllar önce damat bakan ‘Ay’a dört şeritli yol yapacağız desek bizim seçmen inanır’ diyordu. Böylesine rahattılar, böylesine kendilerinden emindiler ama köprülerin altından çok sular aktı…
O seçmen artık bu seçmen değil. Son örnek, İsrail ‘in son hedefi Anadolu dediler, İsrail’in Türkiye’ye saldıracağını ima ettiler, alarm zilleri çaldılar kimse inanmadı.
İnanmanın ötesinde geniş kitleler güldü geçti… Altında vardır bi numara diyenler çoğunluktaydı. Nitekim yeni vergi paketi foyalarını ortaya çıkardı.
Hatırlayın… Yakın geçmişe kadar muhalefet tu kakaydı. Muhalefete oy verenler de neredeyse terörist ilan edilecekti. Bugün kuyrukları sıkıştı; içte ve dışta itibar erozyonuna uğradılar anında rotayı kırdılar…
Kutuplaşmadan gün birlik olma beraber olma günüdür söylemine döndüler…
İnsan sormadan edemiyor…
Madem birlik ve beraberlik içindeyiz. O halde…
Neden bütün ihaleleri Saray’a yakın insanlar alıyor. Hem de adrese teslim özel ihalelerle?
Neden düz memurdan büyükelçi olmaya kadar her göreve atanmak için tek kıstas AKP’li olmak ve Saray’a biat etmek?
Neden ülkeyi yöneten (üstelik Devlet Başkanı şapkası da var) hemen her gün muhalefete ver yansın ediyor?
Neden AKP’li olmayan belediye başkanları ile görüşmüyor? 18 milyon nüfuslu kentin belediye başkanına neden beş yıldır randevu vermiyor?
Neden AKP’li olmayan belediye başkanlarının projelerini engelliyor?
Neden, neden, neden?
Bu sorulara yanıt vermiyorlar, sonra diyorlar ki; gün birlik olma günüdür, hep beraber Türkiye olma günüdür…
Bunu kuyrukları sıkıştığı için söylediklerini… MHP Genel Başkanı Bahçeli’nin bu sebeple DEM sıralarına gidip elini uzattığını… Sivil Anayasa hikayesiyle milleti oyalamaya çalıştıklarını kahvedeki adam bile çakozladı…
Erdoğan bu çağrıyı yaparken yine dilini tutamadı. Ayrımcılık yaptı. Dedi ki; Gezi olaylarında bir ay boyunca Taksim’de kamp kuranların hiçbirini Filistin’de ve Lübnan’da göremedik…
Ben de diyorum ki; Gezi parkı protestocularına karşı Yenikapı’da topladığınız binlerce kişi nerede? Onları Filistin’de, Lübnan’da gördük mü?
Yoo…
Peki İsrail’e hala Türkiye’den mal sevkiyatı sürüyor mu?
Evet…
Ama lafta ambargo koyan tek ülkeyiz. Ama Mersin limanından, İskenderun limanından gemiler peş peşe kalkıyor.
Bu sevkiyatı protesto etmek isteyenlere ne oluyor?
Gözaltı!...
Geçen gün Yunan gençleri Pire limanını bastı. İsrail’e mal götüren gemileri engelledi. İktidara yakın gazete başlığı çaktı; Bravo Yorgo…
Bizim çocuklar aynı eylemi yapsalar ne olur?
Mersin limanını bassalar. İsrail’e demir çelik, tek örgü, çimento, yiyecek içecek taşıyan gemileri engellemeye çalışsalar ne olur?
İktidar gazetesi bravo Ahmet, Mehmet diye manşet atmaz… Haber bile yapmaz!
Önce polis hadlerini bildirir sonra uzun hapislik hayatları başlar…
Ben de kabul ediyorum gün birlik olma günüdür ama bir yerden başlamak lazım?
Nereden?
Laf uzamasın bunu da yarın anlatırız…