Salı akşamı saat 19.15’te Meclis’in kapısından girerken aynı gün açılış toplantısında bir yandan Devlet Bahçeli’nin Özgür Özel’e yönelik ağır sözlerini diğer yandan CHP’lilerin Cumhurbaşkanı Erdoğan salona girdiğinde ayağa kalktıkları görüntüleri düşünüyordum.

Acaba resepsiyonda bu gelişmelerin yansımaları nasıl olacaktı?

Bu sorunun cevabı salona girer girmez belli olmaya başladı.

Bu arada Habertürk olarak başta Ankara temsilcimiz sevgili Fevzi Çakır olmak üzere kalabalık bir ekip resepsiyondaydık.

İçeride iktidar ve muhalefetten çok yoğun ve canlı bir katılım vardı, ev sahibi Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş ve eşi Sevgi Hanım’ın elini sıkmak için kuyruk her dakika uzuyordu ve MHP’liler ile CHP’liler, AK Partililer ile CHP’liler koyu sohbetler yapıyorlardı.

Siyasetin düğün günü gibi

Meclis resepsiyonlarında hep kaynaşma olur ancak dün gördüğüm manzara tahminlerimin ötesindeydi. Siyasetin düğün günüydü adeta resepsiyon.

Beklentilerin ötesinde katılım

Meclis kaynaklarına sordum, yaklaşık 1700 kişi katılmış, cumhurbaşkanının gelmesi senaryosunda dahi beklentileri 1500 civarındaymış, Cumhurbaşkanı Erdoğan yoktu ama ona rağmen beklentinin epey üstünde bir katılım vardı.

Orada olan tek bakan Yılmaz Tunç’tu

Cumhurbaşkanı’nın gelmemesi şaşırtıcı mı diyecek olursanız, değil…

Zira Sayın Erdoğan aynı saatlerde Finlandiya Cumhurbaşkanı onuruna bir yemek veriyordu. Erdoğan 23 Nisan meclis resepsiyonuna katılmıştı gerçi ama mesela geçen seneki meclis açılış resepsiyonunda da yoktu.

Bu arada salonda Bakanlar Kurulu’ndan yalnızca Adalet Bakanı Sayın Yılmaz Tunç vardı. Ben mi kaçırdım diye teyit etmek istedim, hayır kaçırmamışım. Bakanların çoğu Cumhurbaşkanı ile Finlandiya Cumhurbaşkanının yemeğinde oldukları için katılamamışlar.

Devlet Bey’in ağırlığı

Bakanlar yoktu ama parti genel başkanlarının birçoğu vardı. Sayın Bahçeli’nin özel bir ağırlığı olduğunu not düşeyim. Yerinden hiç ayrılmadı, herkes onun yanına gitti, ulaşmanın en zor olduğu isim kalabalık yüzünden yine Devlet Bahçeli idi.

Özgür Özel çok hareketli idi. Salonu gezdi. ‘Diyaloğa açık ve el uzatan lider’ imajı ile uyumlu bir şekilde son derece sıcak ve yanına gelenlere karşı sabırlıydı. Ali Mahir Başarır ve Murat Emir’in yanı sıra yanında sürekli olarak yeni kadın kolları başkanı Asu Kaya’nın olması dikkat çekiciydi. Kaya siyaset basamaklarını çok hızlı çıkıyor.

Ayağa kalkışa CHP’li vekiller nasıl bakıyor?

Resepsiyonda en çok konuşulan konulardan biri Cumhurbaşkanı mecliste salona girdiğinde CHP’lilerin ayağa kalkmasıydı. CHP’li milletvekilleri ile yaptığım sohbetlerden aldığım izlenim bu hareketin pek de içlerine sinmediği yönünde. Böyle bir karar olduğu toplantıdan kısa bir süre önce vekillere iletilmiş, istişare yolu ile alınmış bir ortak karar yok. Bunu bir emrivaki gibi gören ama ses çıkarmayan ve ayağa kalkmış olan hatırı sayılır sayıda isim var CHP’de.

İYİ Parti kendi normalleşme çizgisini oluşturmaya çalışıyor

Gelelim İYİ Parti’ye. Genel Başkanı Sayın Müsavat Dervişoğlu’nu çok moralli buldum. Parti üzerindeki duraksama havasını atmaya ve gördüğüm kadarıyla farklı bir yol ile kendi normalleşme çizgisini oluşturmaya çalışıyor. Ben önümüzdeki süreçte İYİ Parti’nin kendini kilit parti pozisyonunda konumlandırma hedefinde olduğunu düşünüyorum.

Ali Babacan da Salı günkü resepsiyonda etrafı kalabalık isimlerden biriydi. Babacan’a sürekli gelen soru DP ve Gelecek Partisi ile grup kurup kurmayacakları. Deva Partisi Genel Başkanı bu soruya "İstişareler devam ediyor" diye cevap veriyor bu da ufukta umut yok demek aslında. Gelecek ve Deva’nın ortak bir şey yapma ihtimalini Türkiye’de kutuplaşmanın bitme ihtimali kadar imkansız görüyorum.

Gelecek Partisi Genel Başkanı Sayın Ahmet Davutoğlu hocalığın da verdiği bir refleksle konuşmayı seven bir siyasetçidir. Resepsiyonda yine uzun sohbetler içindeydi. Bir ara baktım AK Parti Grup Başkanı Abdullah Güler ile yarım saatten fazla konuştular.

Hüdapar Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu da etrafı gazeteciler tarafından en çok çevrilen isimlerden biriydi, anayasanın 4. Maddesi soruldu kendisine. Anayasanın değiştirilemez maddelerin olmaması gerektiğini savunmaya devam etti.

Gözlerim salonda Yeniden Refah ve Dem’i aradı. Kimseyi göremedim. Ne Fatih Erbakan ne Tülay Hatimoğlulları ne Tuncer Bakırhan vardı.

Emin olmak için meclis kaynaklarına sordum. Gelmemişler.

Dem Parti TBMM idari amiri ve Mardin milletvekili Saliha Aydeniz tarafından temsil edilmiş.

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu da yoktu ama Temel Bey’in sağlık sorunları ve parti içinde ertelenen kongre nedeniyle resepsiyonda olmamasını son derece olağan karşılıyorum.

DEM Parti önemli bir fırsatı kaçırdı

Ancak Fatih Erbakan ve Dem Parti’yi garipsedim açıkçası.

DEM Türkiye’nin partisi olma iddiasını vurgulamak istiyorsa muhakkak böyle günlerde varlık göstermeli hem de Devlet Bahçeli aynı gün meclis salonunda önemli bir adım atmışken…

DEM bu adımı kendi açısından normalleşme için çok daha iyi kullanabilirdi. Ama demek ki parti içinde ya böyle bir hedef ya da böyle bir ortak akıl yok…

As I entered the Parliament at 19.15 on Tuesday evening, I was thinking about Devlet Bahçeli's harsh words towards Özgür Özel at the opening meeting of the same day, and the images of CHP members standing up when President Erdoğan entered the hall.

I wonder how these developments would be reflected at the reception?

The answer to this question became clear as soon as we entered the hall.

Meanwhile, as Habertürk, we were at the reception with a large team, including our Ankara representative Fevzi Çakır.

There was a very intense and lively participation from the government and the opposition inside, the queue to shake the hand of the host, the Speaker of the Assembly Numan Kurtulmuş and his wife Sevgi Hanım, was getting longer by the minute, and MHP members and CHP members, AK Party members and CHP members were having deep conversations.

Like the wedding day of politics

There is always a mingling at parliamentary receptions, but the scene I saw yesterday was beyond my expectations. The reception was like the wedding day of politics.

Participation beyond expectations

I asked parliamentary sources, around 1700 people attended, even in the scenario of the president coming, their expectation was around 1500, President Erdoğan was not there but despite him, the attendance was well above expectations.

The only minister there was Yılmaz Tunç

If you are wondering if it is surprising that the President did not come, it is not…

Because Mr. Erdoğan was hosting a dinner in honor of the President of Finland at the same time. Erdoğan had attended the parliamentary reception on April 23, but for example, he was not at the parliamentary opening reception last year either.

By the way, only the Minister of Justice, Mr. Yilmaz Tunc, was in the hall from the Council of Ministers. I wanted to confirm if I missed it, but no, I didn't. Most of the ministers couldn't attend because they were at the dinner of the President and the President of Finland.

The weight of the State Bey

There were no ministers but many of the party leaders were there. Let me note that Mr. Bahçeli had a special weight. He never left his seat, everyone went to him, the most difficult person to reach was Devlet Bahçeli again because of the crowd.

Özgür Özel was very lively. He toured the hall. He was extremely warm and patient with those who came to him, in line with his image of being a 'leader who is open to dialogue and reaches out'. It was striking that in addition to Ali Mahir Başarır and Murat Emir, the new women's branch president Asu Kaya was constantly by his side. Kaya is climbing the political ladder very quickly.

How do CHP deputies view the uprising?

One of the most talked about topics at the reception was the CHP members standing up when the President entered the parliament hall. The impression I got from my conversations with CHP deputies is that they did not feel comfortable with this move. There was no joint decision made through consultation, that was conveyed to the deputies shortly before the meeting. There are a considerable number of people in the CHP who saw this as a fait accompli but did not speak out and stood up.

İYİ Party is trying to create its own normalization line

Let's come to the İYİ Party. I found its Chairman Mr. Müsavat Dervişoğlu very high in morale. He is trying to throw off the air of stagnation on the party and, as far as I can see, to create his own normalization line in a different way. I think that the İYİ Party aims to position itself in a key party position in the upcoming period.

Ali Babacan was also one of the names surrounded by the crowd at Tuesday's reception. The question Babacan is constantly asked is whether they will form a group with the DP and Future Party. The Deva Party Chairman answers this question by saying, "Consultations are ongoing," which actually means there is no hope on the horizon. I find the possibility of Future and Deva doing something together as impossible as the possibility of ending polarization in Turkey.

Future Party Chairman Mr. Ahmet Davutoğlu is a politician who likes to talk, a reflex that comes from being a teacher. He was in long conversations at the reception. At one point, I saw that he and AK Party Group Chairman Abdullah Güler talked for more than half an hour.

Zekeriya Yapıcıoğlu, the Chairman of Hüdapar, was one of the names most surrounded by journalists, and was asked about Article 4 of the constitution. He continued to argue that the constitution should not have unchangeable articles.

My eyes searched the hall for Yeniden Refah and Dem. I couldn't see anyone. Neither Fatih Erbakan, nor Tülay Hatimoğlu, nor Tuncer Bakırhan were there.

I asked parliamentary sources to be sure. They did not come.

The Dem Party was represented by the TBMM administrative manager and Mardin MP Saliha Aydeniz.

Saadet Party Chairman Temel Karamollaoğlu was not present either, but I find it completely normal that Temel Bey was not at the reception due to his health problems and the postponed congress within the party.

DEM Party missed an important opportunity

But frankly, I found Fatih Erbakan and the Dem Party strange.

If DEM wants to emphasize its claim to be the party of Turkey, it should definitely show its presence on days like these, especially when Devlet Bahçeli took an important step in the parliament hall on the same day…

DEM could have used this step much better for normalization on its own. But it seems that there is either no such goal or no such common sense within the party…