Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “ekonomi dediğiniz olay hesap kitap işidir” dedi.
Ne de olsa ekonomist, gördüğünüz gibi teşhisi şıp diye koyuvermiş.
“Dengeyi tutturamazsanız 70’lerde, 90’lardaki gibi siyasi sosyal çalkantıların pençesine düşmeniz kaçınılmazdır” dedikten sonra müjdeyi de patlattı:
“Ekonomik dengeleri yerine oturtmak için güçlü bir program uyguluyoruz. Bu yıl sonunda programın olumlu sonuçlarını görmeye başlayacağız.”
Oysa bu konuda son verdiği tarih Haziran 2024’tü, bu tarihten sonra enflasyonun hızla düşeceğini söylüyordu.
23 Mart 2003 tarihinden beri Türkiye’yi Erdoğan tek başına yönetiyor.
Ve aradan geçen 21 yıldan sonra kendi ifadesiyle “dengeleri yerine oturtamamış” durumda.
Dengeleri bozan da bizzat kendisi olduğu için verdiği “yıl sonu” tarihine kuşkuyla yaklaştım.
Çünkü kendisi belki hatırlamıyor ama arşivin de unutmamak gibi bir huyu var.
Mesela 2 Mart 2019 günü Rize’de düzenlediği mitingde şöyle bir vaatte bulunmuştu:
“İnşallah enflasyon tekrar yüzde 6’lara, 7’lere kadar düşecek. Çünkü bize böyle 20, 19, buralarda enflasyon yakışmaz.”
O yıl enflasyon yüzde 15,18 olarak gerçekleşti, vaat ettiğinin iki mislinden daha yüksekti yani.
29 Ocak 2022 günü Giresun’daki toplu açılış töreninde daha da iddialıydı:
“Faizi indireceğiz ve indiriyoruz. Bilin ki enflasyon da inecek, daha da düşecek.”
1 Ağustos 2022 günü enflasyonun düşeceği tarihi netleştirdi:
“Yılbaşından sonra enflasyon düşecek. Türkiye küçük krizler üzerinden oyalanıyor.”
2022 yılını yüzde 64,27’lik enflasyon ile tamamladık.
Aynı yılın Nisan ayında rabbim yüzde 70’lik enflasyonu görmeyi de hepimize nasip etti.
12 Aralık 2022 günü kabine toplantısından sonra açıklama yaparken şunu söyledi:
“Herkes hesabını 2023’te yüzde 20’ler seviyesinde enflasyona göre yapsın.”
Cumhurbaşkanı’nın aklına uyup hesabını yüzde 20’ler seviyesindeki enflasyona göre yapanlar yandı.
2023 yılını yüzde 64,77’lik enflasyon ile kapattık.
6 Aralık 2023 günü Katar gezisinden dönerken uçakta gazeteci süsü verilmiş mürettebata şunu söyledi:
“Baz etkisiyle haziran ayına kadar yıllık enflasyon yüksek kalacak. Bir de para politikası gecikmeli çalışıyor. Haziran (2024) sonrası çok hızlı bir şekilde yıllık enflasyon düşecek.”
Oysa iki yıl önce 26 Aralık 2022 günü “amacımız, 2024’te ülkemizi yeniden tek haneli enflasyon rakamlarına kavuşturmaktır” demişti.
Gördüğünüz gibi ekonomi konusundaki hiçbir hesabı tutmadı.
Cumhurbaşkanı’nın sözlerine inanıp gelecek için hesap yapan herkes battı.
Dünkü açıklamalarını okurken aklıma geldi, milleti uyarayım, dinlediklerine o kadar da inanmasınlar dedim.
* * *
Vatandaşları, idarenin zorbalığından kim koruyacak?
Anayasa Mahkemesi, “Bu suça ortak olmayacağız” başlıklı bildiriyi imzalayan akademisyenlerin KHK ile görevlerinden uzaklaştırılmasının “hak ihlali” olduğuna karar vermişti.
Kararın ardından bazı akademisyenler idare mahkemelerinin verdiği kararlar ile görevlerine dönmeye de başladılar.
Ancak bu kez de Anayasa Mahkemesi kararını dikkate almayan bir bölge idare mahkemesi ortaya çıktı.
Ankara 13. Bölge İdare Mahkemesi, bu kararları bozarak akademisyenlerin bir kez daha görevlerinden atılmalarının yolunu açtı.
Anayasa’nın askıya alındığı ve bunun da bizzat mahkemeler eliyle yapıldığı bir dönemden geçiyoruz.
Ve öyle görünüyor ki Anayasal düzene karşı mahkemeler marifetiyle yapılan darbenin önünde duracak bir güç de yok.
Böylece Türkiye, vatandaşlarının idarenin her türlü zorbalığına ve haksız uygulamalarına karşı açık ve savunmasız hale geldiği bir ülke oluyor.
AYM’nin bu kararlarına mahkemeler ve idare uymayacaksa bireysel başvuru hakkı niye var?
Bundan sonra da sıra AİHM kararlarının mahkemeler marifetiyle yok sayılmasına mı gelecek?