Dünkü ana yazımı şu paragrafla bitirmiştim:
"Bu vasat tabloda Mansur Yavaş itidalli tavrıyla, lüzumsuz tartışmalardan ve şovlardan uzak durmasıyla puan topluyor. İmamoğlu'nun Saraçhane medyasının da, Özel'e çalışan kalemlerin de Mansur Yavaş'ı hedef tahtasına oturtmasının sebebi tam olarak bu."
İddiamı teyit eden ilk tepki karanlık Oda isimli sitesini İmamoğlu'nun ekibine devreden, Boğaz'daki villa talanından tutun da metrobüs kazasına kadar her skandalda İBB sözcüsü Murat Ongun'dan rol çalan Soner Yalçın'dan geldi.
Dün sitesinde yazımı alıntılayıp şu manşeti atmış:
"Sürekli röportaj veriyordu... Sabah gazetesi Özgür Özel'i bu kez kızdıracak. 31 Mart Mahalli İdareler Genel Seçimleri'nde birinci parti olduktan sonra Sabah gazetesine bir dizi röportaj veren CHP Genel Başkanı Özgür Özel, bu kez gazetenin hedefinde..."
Evet, Yavaş hakkında yaptırdığı itibar suikastı haberleri yetmemiş olacak ki, şimdi de "Nasıl patronumu eleştirir, rakibini de olumlarsın" diye açıktan yazmaya utandığı için aklınca ters manyel yapıyor.
Tıpkı Soner'in muadili olan Habertürk'ün eski küfürbazının pandemi dönemindeki eleştirel yazılarımı "Üstelik Sabah'ta yazıyor" diyerek Cumhurbaşkanı Erdoğan'a şikayet etmekte bir beis görmemesi gibi.
Anlamadığı şey şu. Ben müstakil bir yazarım. Gazetenin yayın politikasını belirleyecek bir görevde değilim. Zaman zaman da görüşlerimin gazetemle farklı düştüğü oluyor. Bu gerçeği en iyi bilen de nerdeyse her yazımı "Sabah'ta bu yazı ne arıyor" mesajıyla sitesinde ilgililere şikayet ederek haberleştiren Soner'dir.
Çünkü kendisi gibi adım akçeli ilişkilerle anılmıyor, jetonla çalışmıyorum. Bir yandan İmamoğlu'na bir yandan "Yalılara" göz kırpmıyorum. Doğru ya da yanlış, inandığım, doğru bulduğum fikirlerimin kavgasını veriyorum.
Kılıçdaroğlu'nun, CHP'li gazetecileri kastederek "Ben kimin nereden ne kadar maaş aldığını iyi biliyorum" sözleri üzerine Yalçın'ın ve kendisini hepimizden iyi tanıyan eski çalışma arkadaşlarının tartışmalarını hatırlayın...
Karanlık Oda'nın marka haline gelmesinde büyük emeği olan, işleyişi bilen Barış Terkoğlu, "Odatv'nin gazeteciliğine güvenmediğim için size yazılı yanıt veriyorum" diyerek Soner Yalçın'a şöyle sesleniyordu:
"Mehmet Cengiz ile yediği içtiği ayrı gitmeyen patron."
Ardından Yalçın'ın en yakını Barış Pehlivan söze giriyordu:
"Öncelikle Soner Yalçın'a selamımı söyleyin. Odatv'nin kimlerden ne para aldığını ilk olarak Soner Bey açıklasın."
***
BİTSİN ARTIK ŞU VERGİ AFFI İŞİ
Geçen hafta "Açıklayın şu vergi yüzsüzlerini" diye çağrı yapmıştım.
Dün Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'ten şu açıklama geldi: "Vadesi geçtiği halde ödenmemiş vergi ve ceza borçları olan mükelleflerin listelerinin açıklanması yönünde talimat verdik. Her bir vergi dairesine 5 milyon lira ve üzerinde vergi borcu ve cezası bulunan mükelleflerin isimlerini kamuoyu ile paylaşacağız."
2014 beri açıklanamayan yüzsüzlerinin duyurulması kamuoyundaki adalet algısını güçlendirecektir. Yetmez. Beyan ettiklerini ödemeyenlerin yanında vergi kaçıranları, hamuduyla götürüp "matrahsız" takılanlar da listeye eklenmeli.
Ve hepsinden önemlisi artık vergi affı kavramının tarihte kaldığı ilan edilmeli. Tam yeri geldiği için hatırlatmasam olmaz, Soner Yalçın'ın karanlık odası bu şahsi görüşümü de "Sabah'tan Mehmet Şimşek'e çağrı" diye haberleştirmişti.
Telaşlanması, meseleyi siyasi bir düzleme çekip suyu bulandırmaya çalışması normaldi. Zira bu karar, solcu ayağına kapı kulluğu ettiği zenginlerin, patronların cebinden biraz daha para çıkması anlamına geliyordu.
Ne demişler ağanın malı gider kahyanın canı gider.
Geçmiş olsun Soner.
***
PARALİMPİKÇİLER OLİMPİYAT KARNEMİZİ DÜZELTTİ
Fransa'daki 2024 Yaz Olimpiyatları'ndan altın madalya alamadan döndük.
Paris'te 8 Eylül'e kadar devam edecek 2024 Paralimpik Oyunları'nda ise şimdiden 3 altın, 5 gümüş, 2 bronz olmak üzere 10 madalyaya ulaşan Türkiye, madalya sıralamasında ise 9. sıraya yükseldi.
Helal olsun.
***
ÖNCE AŞI SONRA BOMBA
Dünya Sağlı örgütü Gazze'deki soyrıkıma, 10 yaş altı 640 bin çocuğa "çocuk felci aşısı" yapmak üzere kısa bir ara verildiğini açıkladı. Batsın bu dünya.