Salıncaktaki siyasetçiler

On on beş gündür kulağıma çalınıyor. Gelecek Partisi Ak Parti’ye iltihak edecekmiş.

Eder mi? Ne bileyim?

Birkaç milletvekilinin Ak Parti’ye işmar ettiğinden haberim var. Siyaset bu. Siyasette fazilet, ilke, haysiyet arama devrinde değiliz.

Bu kadar mı kötü siyaset?

Gözlemleyebildiğim kadarıyla bu dediğimden daha kötü.

Mamafih siyasetin içinde faziletli, ilkeli insanlar bulunabiliyor.

Parti seçmiyorum, bütün partilerde bulunuyor.

Bazen bir ‘sakin güç’ bir ağabey olarak. İyi insanlara aralarında iyi insanların da bulunduğunu gösterebilmek için.

Ama daha sıklıkla vitrin süsü olarak.

Öylelerini nadiren etkili bir mevkie getiriyorlar. Çoğunun mukadderatı yolun müsait bir yerinde tasfiye edilmek oluyor.

Hele de bir garabetle, bir çelişkiyle karşılaştıklarında ilke, prensip, ahlak diye tutturuyorlarsa.

İlkelerini öne sürmezlerse, sessiz kalırlarsa, gizlice çiğnemeyi göze alırlarsa, her yeni duruma fazla gürültü çıkarmadan intibak ederlerse siyasette kıdem alabiliyorlar.

Ben anlatırken suretleri gözünüzün önünde canlanıyordur bazılarının.

Birkaç cümle ile ne kadar çok sayıda insanı ıskartaya çıkardım!

Farkındayım.

Zannediyorum kurunun yanında yaş da yanmıştır. Onlar beni bağışlasınlar.

Ya da bağışlamasınlar, kurudan uzak dursunlar.

Bu kadar lafı Gelecek Partisi’nden Ak Parti’ye iltihak etmeye hazırlananlar için mi söyledim?

Hayır.

Genellemeler yaptım. Siyaset yaparken omurgasını kaybeden, beli kayan, iskeleti bozulan, ani hareketler yüzünden bel fıtığı olan, salıncakta sallana sallana beyni sulanan her partiden siyasetçiler için söyledim.

İltihak ederler mi Gelecek Partililer Ak Parti’ye?

Bir kulis bilgisine sahip değilim. Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ “İddialar asılsız, ciddi bir operasyonla karşı karşıyayız” diyor.

Ama ateş olmayan yerden duman çıkmaz. Ankara Milletvekili Nedim Yamalı inkâr etmiyor. Muhafazakâr camiada bir toparlanmaya ihtiyaç olduğunu söylüyor. Anlaşılan Ak Parti ile birtakım temaslar olmuş.

Siyaseten mümkün. Siyasetin tabiatı öyle.

Ama tutarlı değil.

Böyle bir iltihakın tutarlı olabilmesi için iki partiden birinin çok kapsamlı ve çok derin bir reform yapması lazım.

Ya Gelecek Partisi mesela tüzüğüne Türkiye için en ideal idare şekli Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemidir diye yazacak.

Bu arada bütün siyasi ahlak, şeffaflık sloganlarını toprağın altına gömecek.

Ya da Ak Parti “Ben tek adam rejimini bırakıyorum artık” diye ilan edecek.

Muhal olmasına muhal. Ama birinden biri reformu yaptı diyelim.

İki partinin ve iki parti siyasilerinin 5 senedir birbirleri hakkında söyledikleri “İtin önüne atsan it yemez” sözler ne olacak?

Tamam, sözünü yemek, sözünden dönmek artık siyasette normal karşılanıyor. İç ve dış politikada yenmedik söz kalmadı, mezhebimiz genişledi.

Ama Gelecek’tekiler bizim mezhebimiz geniş değil iddiasıyla çıkmıştı siyaset sahnesine, o ne olacak?

Bir de şu var:

Gelecek Partili vekiller CHP listesinden Meclis’e girdiler.

Şimdi de -eğer geçerlerse- Ak Parti’ye geçecekler.

Hadi ilk aşamasını anladık. Bir çeşit iş birliğiydi, kazan kazan uygulamasıydı. En azından öyle zannediliyordu, fakat CHP bu uygulamadan bir şey kazanamadı.

CHP listesinden seçilip Meclis’te Ak Parti sıralarına oturmak bir çeşit siyasi dolandırıcılık olmaz mı?

Biraz CHP’yi biraz da oy veren vatandaşları dolandırmak?

Ak Parti’nin Meclis’te nitelikli çoğunluğa ihtiyacı var. Böyle bir transfer ameliyesine sıcak bakabilir.

Ahmet Davutoğlu Hoca nasıl bakar böyle bir iltihak ameliyesine?

Zannetmiyorum sıcak baksın.

Gûşe-i uzlete çekilmeyi bile yeğleyebilir.

Tam bunu yazdım, Davutoğlu’nun açıklaması geldi. Aşağı yukarı düşündüğüm gibiymiş:

“1 senedir hala aynı yalan haber. Gelecek Partisi kimseye vagon olmak için kurulmadı. Herkesle görüşürüz bu başka konu ama yolumuza devam edeceğiz. Bu iddialar mitomanidir."