2004 sonbaharı, her sene havalar soğuduğunda grip aşısı olan Amerikalılar için oldukça zor bir dönemdi. İngiltere’deki iki aşı firması üretim hatası şüphesi nedeniyle tedariki kesmiş, ABD’nin ithal ettiği aşı dozu yarıya düşmüştü. Neredeyse bütün eyaletlerde sağlık kurumlarının önünde uzun sıralar oluşuyor, herkes telaş içinde aşı arıyor, parası olanlar çareyi Kanada’ya gidip aşı olmakta buluyordu. Tek bir eyalet hariç: Kanada sınırında bulunan Ortabatı eyaleti Minnesota. Bütün ülkede aşı bulunamazken, Minnesota’nın stoklarında 120 bin grip aşısı vurulmayı bekliyordu. Eyalet yetkilileri özel bir kampanya yaparak insanları aşı olmaya davet etmek zorunda kalmıştı. New York Times muhabiri Gretchen Ruetling’in yaptığı araştırmaya göre bu tuhaf durumun sebebi, ulusal çapta aşı krizi olduğunu duyan Minnesotalıların “aşıya kendilerinden daha çok ihtiyacı olanlara” yer açmak için sıralarından feragat etmeleriydi.

“Minnesota sizi selamlıyor”

Minnesotalıların, Amerika’nın geneline göre daha “iyi” olduğu inancı sadece böylesine bir aşı krizinde ortaya çıkan bir fenomen değildi. Minnesota Nice (Minnesota İyiliği), Minnesotalıların kibar ve arkadaş canlısı, duygusal olarak çekingen, kendini geri planda tutan, sessiz, dikkatleri üzerine çekmek istemeyen kişiler belirten kültürel bir fenomen.  Amerikalılara nazaran daha yardımsever olmakla övünen Kanada’ya komşu olması, kolonicilik yıllarında genellikle İskandinavya ve Kuzey Avrupa’daki sol eğilimli çiftçilerin göç etmesi, kırsal hayatın baskınlığı nedeniyle kolektif dayanışmanın ön planda olması gibi sebeplerden ötürü Minnesota “iyi ve sakin” insanların yaşadığı bir yer olarak biliniyor. Sol fikirlere yatkın bir eyalet. Hatta Ronald Reagan’ın 50 eyaletten 44’ünü kazandığı 1980 seçimlerinde dahi Demokrat Parti’nin adayı Jimmy Carter’a oy verdi. 1984 seçimlerinde ise Reagan, 49 eyaleti kazanırken sadece Minnesota’da birinci olamadı.

1984 seçim haritasında yalnız ve mavi Minnesota, ABD’nin siyasi eğilimlerine tek başına meydan okuyor. Tabii ki bunda Demokrat Parti’nin adayının Minnesotalı Walter Mondale olmasının da etkisi vardı.

Sıcakkanlı ve iyi kalpi olmalarına güvenen Minnesotalılar hakkındaki bir diğer fenomen ise, ilk görüşte karşı tarafa verdikleri güven duygusu. Bu kültürel fenomeni, bu sene doğrulayan kişi ise Biden’in çekilmesiyle kendini bir anda Demokrat Parti’nin 2024 başkan adayı olarak bulan Kamala Harris oldu. Biden’in çekilmesinden ve Harris’i işaret etmesinden hemen sonra 2 hafta içerisinde bir başkan yardımcısı adayı seçme telaşına giren Kamala Harris, Cumhuriyetçi, muhafazakar, merkez seçmenlere ulaşabilecek, kendisine yük olmayacak, kampanyayı hareketlendirecek bir siyasetçi bulmak istiyordu. Pusulayı dengelemek adına bu kişinin beyaz bir erkek olması şarttı. Ekibi Kamala Harris’e kısa bir liste sundu: Ulaştırma Bakanı Pete Buttigieg, Illinois Valisi J. B. Pritzker, Pennslyvania Valisi Josh Shapiro, Kentucky Valisi Andy Beshear, Arizona Senatörü Mark Kelly ve Minnesota Valisi Tim Walz. Önce siyasi danışmanlardan ve Harris’in güvendiği isimlerden oluşan bir ekip, bu 6 isimle Zoom mülakatları yaptı, geçmişlerini didik didik etti. Ardından bu Pazar günü (4 Ağustos), Kamala Harris başkan yardımcıların oturduğu resmi konut Naval Observatory’e son aşamaya kalan 3 ismi özel olarak davet etti: Josh Shapiro, Mark Kelly ve Tim Walz.

Kamala Harris ve melekleri, yani başkan yardımcılığı için olası “beyaz erkek” adayları

Politico’nun kulis haberine göre, Kamala Harris üç adayla baş başa oturdu, uzunca sohbet etti ve 90 gün boyunca birlikte kampanya yapacağı bu siyasetçilerle kimyasının uyuşup uyuşmadığını sınadı. Yoğun bir Pazar gününün akşamında Harris, istiareye yattı ve uyuduktan sonra ertesi sabah karar vereceğini ekibine söyledi. Kamala Harris gün içinde kararını aldı ve akşamında da ekibine açıkladı. “Minnesota Nice” aurasından etkilenmiş olsa gerek ki adaylar arasında en çok Minnesota Valisi Tim Walz’dan etkilenmiş, iki isim daha önce birbiriyle yakın mesai içerisinde olmasa da bu kısa görüşmede çok iyi anlaşmıştı. Bahis sitelerine göre, daha önde gözüken Shapiro, Walz’ın aksine Harris ile iyi bir kimya tutturamamış, kendisini çok fazla överek Harris’in tadını kaçırmıştı. O derece ki Shapiro görüşme sonrasında ekibi arayıp aday adaylığından çekilmek istediğini ima etmiş, adeta sonucu tahmin edip pes etmişti.

Harris kararını açıklamak için dün sabah, Tim Walz’ı aradı. Tim Walz telefon kayıtlı olmadığı için ekranda “Kayıtlı numara değil” yazısını görünce telefonu açmadı, Kamala Harris ikinci kez arayınca yanıtladı ve “müjdeli” haberi öğrendi. Walz önce yakın çalışma ekibine donut ısmarladı, ardından prompter nasıl kullanılır öğrenmeye başladı. Zira daha önce hiç prompter kullanmamış, etkili bir hatip olarak hep doğaçlama konuşmuştu.

Başkan yardımcısı adayını seçmek Kamala Harris’in başkan adayı olarak attığı ilk büyük adımdı. Kimi seçtiğiyle ve kimleri seçmediğiyle ABD’ye önemli mesajlar vermişti. Bu Harris için oldukça kritik bir eşik. Zira siyasete girdiğinden beri kendisine yöneltilen en büyük eleştiri seçmene net bir mesaj verememesi, muğlak bir ideolojisinin ve duruşunun olmasıydı.

Başkan yardımcısı adayı Tim Walz, tüm hayatıyla öylesine bu an için “hazır” biriydi ki Kamala Harris bu kararıyla adeta tüm tuşlara bastı ve Amerikalılara daha önce hiç olmdığı kadar net bir mesaj verdi: “Sizden birine oy verin, Trump’a değil.”

Kamala Harris kimi seçti?

Tim Walz, Amerika’nın ortasındaki küçük bir eyalet olan Nebraska’da dünyaya geldi. Ev kadını bir anne ve eğitimci bir babanın oğlu. Herkesin akraba olduğu 600 kişilik küçük bir kasabada büyüdü. Lisede sınıfın yarısı kuzenlerinden oluşuyordu. Çocukluğundan itibaren kırsal Amerika tecrübesine aşinaydı. Kırsalda büyüdüğü ve kamu kaynaklarıyla okuduğu için devlet için hizmet vermeyi düstur edindi. Öğretmen olmaya ve orduya yazılmaya karar verdi. Kore Savaşı’na katılan babasının da etkisiyle 17 yaşında Ulusal Muhafızlara kaydoldu. 19 yaşındayken babasını akciğer kanserinden kaybetti. Annesi kalan hastane masraflarını ödemek için yıllarca çalışmak zorunda kaldı. Walz, hayata ilk atıldığı andan itibaren sosyal devletin önemini bizzat anlamıştı. ABD ordusunun farklı yapısı nedeniyle daimi olarak askerlik görevinde olmayan Walz, bir yandan belirli aralıklarla top atışı başta olmak üzere askeri eğitim aldı, 11 Eylül’den sonra olduğu gibi belirli konumlarda görevlendirildi; bir yandan da sosyal bilimler alanında lisans eğitimini tamamladı ve öğretmenlik kariyerine başladı.

Çin’den ABD’deki farklı okullara birçok yerde öğretmenlik yaptı, kendisi gibi öğretmen olan eşiyle de bu vesileyle tanıştı. Nihayetinde evlenip eşinin memleketi Minnesota’ya yerleşti ve Mankato West Lisesi’nde coğrafya öğretmeni oldu.

Walz, lisenin popüler hocalarından biriydi. Amerikan futbol takımının da koçluğunu üstlenmişti. Sadece futbol takımının koçu değil, aynı zamanda 1999’da açılan eşcinsel-heteroseksüel dayanışma kulübünün de danışmanıydı. Eşcinsel öğrenciler lisede zorbalığın artmasından dolayı böyle bir dayanışma kulübü kurmuş, başına Walz’ın deyimiyle “Futbol koçu, asker, heteroseksüel ve evli bir adamı” danışman yaparak etkin bir koruma kalkanı oluşturmuştu.

2004 seçimlerini gözlemlemek adına lise öğrencileriyle George Bush’un mitingine gittiğinde güvenlik görevlilerinin cüzdanında Demokrat Parti’nin adayı John Kerry’nin stickeri olan lise öğrencilerini özel bir ilgiyle arayıp sorguya çekmesine öfkelenen Tim Walz, 2004 yılında siyasete girmeye karar verdi. Önce Kerry’nin kampanyasında gönüllü oldu, ardından siyasi kampanyalar konusunda çeşitli eğitimler aldı, özellikle Demokrat Partili askerler ve gaziler gibi özel odak gruplarının yönetimine girdi. 2005 yılında ise kıdemli başçavuş sıfatıyla 24 yılın ardından ordudan emekli oldu ve 2006 seçimlerinde Minnesota 1. Bölge’den Demokrat Parti (Minnesota’daki yerel partinin adı Demokrat Çiftçi İşçi Partisi) adayı olarak Temsilciler Meclisi seçimleri için kolları sıvadı.

Tim Walz, geçmişte neredeyse bütün seçimleri Cumhuriyetçilerin kazandığı muhafazakar ve kırsal bir seçim bölgesinde Demokrat Parti’nin adayı olarak görevdeki Cumhuriyetçi’yi ağır bir hezimete uğrattı ve 8 puanlık bir fark atarak Kongre’ye girdi.

Walz, Cumhuriyetçi seçmenin yoğun olduğu bir bölgeden seçilmesine rağmen kadın, eşcinsel hakları gibi konularda özgürlükçü bir duruş sergiledi, ilk günden itibaren Irak’ın işgaline karşı çıktı. Bireysel silahlanma konusunda Cumhuriyetçilere yakınken, özellikle sağlık ve eğitim gibi konularda sosyal devlet desteklerinin arttırılmasını savundu. Cumhuriyetçilerle birlikte birçok yasa teklifine imza attı, nüanslı duruşuyla “merkez” isimlerden biri olarak anıldı. İklim konusunda duyarlı Demokratların aksine tartışmalı enerji projelerini, altyapı tekliflerini destekledi. 2010’lu yıllarda ise Obama’nın Suriye’ye operasyon düzenlemesine en çok karşı çıkan isimlerden biri olarak ön plana çıktı. Walz emekli bir asker olarak ABD’nin uluslararası müdahalelerine karşı çıkıyor, askerlerin hızlıca ülkeye geri dönmesini istiyordu.

Tim Walz 2016’da başkanlık seçimleriyle aynı gün düzenlenen Kongre seçimlerinde kendi bölgesinde Trump’ın kazanmasına rağmen, birçok Trump seçmenin kendisine oy vermesi sebebiyle bir Demokrat olarak yeniden Kongre’ye seçilmeyi başardı, koltuğunu korudu.

2018 araseçimlerinde ise Minnesota valiliğine aday oldu ve seçimleri kazanarak Kongre üyeliğinden ayrıldı. Kolları sıvadı ve federal sistemde neredeyse bir eyaletin cumhurbaşkanı gibi geniş yetkilere sahip olan valilik görevine başladı.

Tim Walz’ın ilk valilik dönemi pek iyi olaylarla anılmadı. 2020 seçimleri yaklaşırken beyaz bir polis kameralar önünde siyah Amerikalı George Floyd’u boğarak katletmiş, ülke çapında gösteriler düzenlenmişti. Öfkeli göstericiler Minnesota’da da birçok dükkan ve arabayı yakmış, yağlamalamıştı. Cumhuriyetçiler Walz’ı gösterilere yeterince sert müdahale etmediği gerekçesiyle eleştirmiş, çiçeği burnunda valiyi topa tutmuştu. Fakat nihayetinde Walz, Demokratla ve Cumhuriyetçileri bir araya getirerek önemli polis reformlarını yerel meclisten geçirmiş, hayati risk haricinde polislerin şüphelilerin boğazını sıkmasını yasaklamış, polis üzerindeki denetimleri arttırmıştı.

Tim Walz, esas gücünü Demokratların 2022 araseçimlerinde eyalet meclisinde çoğunluğu ele geçirmesiyle gösterdi. Ve sadece bir sene içerisinde az bir farkla çoğunluk olmalarına rağmen art arda yasalar çıkarılmasını sağladı: Kürtaj hakkı, ebebeynlik izni, hastalık izni koruma altına alındı, cezaevinden çıkmış eski hükümlülere oy hakları yeniden verildi, 1 milyar dolarlık kira desteği sağlandı, bireysel silahlanmaya önkoşul olarak geçmişe yönelik sicil taraması kabul edildi, tedavi amaçlı esrar yasallaştırıldı, iklim kriziyle mücadeleye odaklanıldı, yaşlı bakımevlerine 300 milyon dolar aktarıldı, 2.5 milyar dolarlık altyapı yatırımı öngörüldü.

Walz’ın yasal reform çizelgesi, bir nevi karnesi

Tim Walz’ın marka projesi ise bütün eyalet çapındaki okullarda çocuklara ücretsiz kahvaltı ve öğle yemeği verilmesiydi. Minnesota daha önce okullarda yemek verilmesini öngörmüş, fakat birçok aile bu ücretleri karşılamayıp borçlanınca kendisi de bir eğitimci olan Walz bu ücretin eyalet tarafından karşılanması gerektiğini söylemiş, 400 milyon dolarlık bir bütçe ayırmıştı. Walz’ın bir sene içerisinde uyguladığı bu geniş kapsamlı reformlar Barack Obama’nın dahi takdirini almıştı.

Tim Walz, hem Demokrat Parti’nin sol kanadının savunduğu fikirleri hayata geçiriyor hem de bu süreçte geniş kesimleri bir araya getiriyor, parti içi farklılıkları aşıyor, yeri geldiğinde de Cumhuriyetçilerden destek alıyordu. Nitekim Kamala Harris, Tim Walz’ı seçtiğinde partinin Cortez, Sanders gibi sol kanat isimlerinden Demokrat Parti’den resmen istifa edecek kadar sağa kayan Joe Manchin gibi senatörlere kadar çok geniş bir kesimin takdirini aldı. Cortez’in tabiriyle “birçok isim belki de uzun süre sonra ilk kez aynı sayfada buluştu.”

Peki neden Tim Walz?

Kamala Harris, Tim Walz’ı sadece iyi bir vali olduğu için seçmedi. Tim Walz, Demokrat Valiler Topluluğu’nun başkanı olarak Biden’in adaylıktan el çektirilme sürecinde baskıyı arttıran isimlerden biriydi. Bu nedenle bir nevi Kamala Harris’in aday olmasını sağlayanlar arasındaydı. Kamala Harris’in ismi netleştiğinden itibaren ise Tim Walz iyi bir iletişim kampanyasıyla ulusal kanallara çıktı ve birçok izlenen programa konuk oldu. Özellikle seçimin çekişmeli geçtiği ve Obama’dan Trump’a geçen mavi yakalı beyaz işçi sınıfı seçmenin yoğun olduğu Ortabatı’nın Pennsylvania, Wisconsin ve Michigan gibi eyaletlerine hitap eden konuşmalar yaptı. “Gerçek Amerikayı” Vance ve Trump gibi radikal isimlerin temsil edemeyeceğini söyledi. En önemlisi Cumhuriyetçi ikiliye Trump’ın taktiğini izleyerek bir lakap taktı: Weird. Türkçede “tuhaf” anlamına gelen bu kelime birden yayıldı, sosyal medya paylaşımlarına ilham oldu, Biden’dan Kamala’ya herkes tarafından kullanılmaya başlandı. Walz’ın ana mesajı, Trump ve Vance’nin ortalama bir Cumhuriyetçi temsil edemeyecek kadar tuhaf ve radikal olduğuydu.

Tim Walz söylem inşa etme konusunda oldukça kabiliyetli bir isim.

Bazı radikal Cumhuriyetçilerin yasaklamak istediği tüp bebek tedavisini, uzun yıllar sonra tüp bebek tedavisi ile çocuk sahibi olup ilk kızının ismini “Hope” yani “Umut” koymasıyla anlatarak savunuyor. Ücretsiz sağlık hizmetinin önemini anlatırken ağır top atışları yaparken işitme gücünü kısmen kaybetmesi ve asker olduğu için geniş kapsamlı olan sigortası sayesinde kulağını tedavi ettirip kızının her sabah şarkı söylemesini ilk kez duyduğunu vurguluyor. Her savunduğu politikaya ekleyeceği bir kişisel hikayesi, sahici duygusu mevcut.

Kamala Harris ile çıktığı ilk mitingte, Cumhuriyetçilerin eskiden özgürlüklerden bahsederken, şimdi insanların özgürlüklerini kısıtlamaya odaklanlarını, özgürlükten anladıklarının doktor muayene ofislerini işgal etmek, insanların özel hayatlarına karışmak olduğunu vurguladı. “Minnesota’da komşularımızın hayatına burnumuzu sokmayız. Altın kural: başkalarının kararlarını desteklemesen de kimsenin işine karışmamaktır” diyerek Cumhuriyetçilerin kurduğu söylemi ters yüz etti ve “özgürlük” kelimesini Cumhuriyetçi seçmene de aktarabilecek bir çerçeve çizdi.  Tim Walz, ayrıca şimdiden Trump’ın karizmatik başkan yardımcısı J.D. Vance’nin de antidozu. Yoksul bir işçi sınıfı ailenin çocuğu olan Yale mezunu, Silikon Vadisi milyarderlerin desteğini alan Vance’i hikayesine ve geçmişine “ihanet” etmekle suçluyor. Vance’nin seslendiği seçmen gruplarına hitap ediyor. İki ismin münazarasının çok çekişmeli geçeceği kesin.

Aslında net bir çizgisi, duruşu olmadığı için eleştirilen Kamala Harris, bu eksiklikleri tam olarak kapama şansı elde etti: Orta sınıf hikayesini sahiplenen, Cumhuriyetçi seçmenin dilinden anlayan, net bir ideolojiyi taşıyan ve partinin geniş tabanını birleştiren bir başkan yardımcısı.

Kamala Harris, Tim Walz’ı seçerek orta sınıfların güçlü olduğu, sosyal devlet uygulamalarının arttığı, fırsat eşitliğinin sağlandığı bir Amerika vizyonu ortaya koyduğunu, sosyal liberalizmin izinden gideceği mesajını tüm Amerika’ya duyurdu. Fakat Harris’in verdiği mesaj sadece Walz’ı seçmek değildi. Harris seçmediği isimlerle de net bir mesaj vermişti.

Kamala Harris kimi seçmedi?

Hiç şüphesiz Kamala Harris için en olası başkan yardımcısı adayı seçimin başa baş geçtiği Pennsylvania’nın popüler valisi Josh Shapiro’ydu. Pennsylvania’yı kazanan adayın seçimleri kazanma şansı çok yüksek. Hem delege sayısı yüksek hem de Harris ve Trump’ın anketlere göre çok yakın gözüktüğü bir eyalet. Shapiro, aday olsaydı Al Gore’nun yardımcı adayı Lieberman’dan sonra başkan yardımcısı adayı olan ilk Amerikalı Yahudi olacaktı. Fakat sol kanat Demokratlar ve Müslüman seçmen grupları, Josh Shapiro’nun geçmişte Netanyahu’yu övmesi, 20 yaşındayken Filistinlilerin savaşa eğilimli olduğunu söylemesi, İsrail büyükelçiliğinin halkla ilişkiler bölümünde çalışması, eğitim konusunda daha sağa yakın politikalar benimsemesinden dolayı itirazlarını dile getirmiş, Shapiro ismine karşı çıkmıştı. Her ne kadar Tim Walz da geçmişte Netanyahu ile görüşüp poz veren ve İsrail’e birçok Demokrat Partili isim gibi destek çıkan bir siyasetçi olsa da en azından Shapiro gibi Filistin için sokağa çıkan bazı Amerikalı öğrencileri beyaz üstünlükçü Klu Klux Klancılara benzeten biri değil.

Josh Shapiro, ayrıca Batı Şeria’daki işgal nedeniyle bu bölgedeki yerleşimlerde lisans vermeyeceğini açıklayan Amerikalı solcu Yahudilere ait dondurma şirketi Ben & Jerry’e de yaptırım uygulanmasını savunmuş, eyaletteki kamu görevlilerine “Gazze’deki savaş” nedeniyle dikkatli konuşmalarına dair ifade özgürlüğüne şüphe düşerecek bir davranış uyarısı yayınlamıştı.

Belki de özellikle gençleri, solcuları ve Müslümanları öfkelendirmeyecek bu tür özellikler olmasaydı Barack Obama gibi etkin konuşan Josh Shapiro, başkan yardımcısı adayı olacaktı. Shapiro’yu destekleyen bazı isimler Shapiro’nun “antisemitizm” nedeniyle seçilmediğini iddia etse de bu tür eleştiriler kendisi gibi İsrail açıklamalarıyla öfkeleri üzerine çekmeyen Amerikalı Yahudi ve  Chicago Valisi Plitzker için ileri sürülmemişti. Her ne kadar Shapiro, daha sonrasında iki devletli çözümü desteklediğini, Netanyahu’nun ise tarihteki en kötü İsrail lideri olduğunu söylese de, ateşkesi destekleyen ve Gazze için sokağa çıkanlara yönelik empatik açıklamalar yapan Minnesota Valisi Tim Walz karşısında sol kanadı ikna edememişti. Minnesota, Demokrat Parti önseçimlerinde Biden’in Gazze’deki soykırıma sessiz kalmasını protesto edenlerin %18 oranına ulaştığı bir eyalet olmuş, Tim Walz ateşkes talep eden 45 bin Demokrat Parti seçmeninin sesini net bir şekilde duymuştu.

Josh Shapiro belki Pennsylvania’yı kazanma ihtimalini arttıracak, ama Michigan, Georgia gibi kritik eyaletlerde Müslüman, genç ve solcu seçmenin sandığa gitme ihtimalini azaltacaktı. Nitekim Josh Shapiro’nun takım çalışmasına uyumlu olmadığı, geçmişte eyalet savcısıyken bazı cinayetlerin üstünü örtmeye çalıştığı gibi iddialar da mevcuttu.

Tim Walz, yaklaşık 100 bin Somali göçmenin yaşadığı Minnesota eyaletini Kongre’de temsil eden Ilhan Omar ile birlikte

Bütün bunlar ışığında Kamala Harris’in de kimyası Walz ile uyumuş, Nancy Pelosi ve sol kanat, özellikle sendikalar Walz’ın arkasında hizalanmıştı.

Her ne kadar realist bakıldığında Biden’in İsrail politikalarından farklı bir tablo ortaya koyması olağan gözükmese de, Kamala Harris özellikle İsrail konusunda tabanın tepkisini çeken bir ismi her türlü avantaja rağmen takım arkadaşı olarak seçmemiş, bir ihtimal esas sebep bu olmasa dahi partinin İsrail’e yönelik tepkileri giderek artan tabanına dolaylı yoldan fakat bir o kadar net de bir mesaj vermişti: Sizi duyuyorum.

Tim Walz’ın enerjisi yetecek mi?

Kamala Harris Tim Walz’ı seçerek parti tabanının sesini duyduğunu Amerikalılara net bir şekilde gösterdi. Fakat Kamala Harris’in Kasım 2024 seçimlerinde Trump’ı yenmesi için sadece destekçilerinin sesini duyması yetmeyecek. Kamala Harris, hem sesini duyduğu tabanı firesiz sandığa taşımalı, hem de Cumhuriyetçi, Trumpçı seçmene el uzatmalı. Walz’ın Trump ile dalga geçmesi, Kamala Harris Californialı bağışçıları heyecanlandırmasının artık pek bir önemi yok. Harris ve Walz, seçimi kazanmak için Demokratlara mesafeli, güçlü bir alternatif görmediği için kerhen de olsa Trump’a oy veren seçmenlerin de sesini duymalı.

Amerika için sadece Trump karşıtlığını temel alan değil, geleceği de şekillendiren somut bir vizyon ortaya koymalı. Kamala Harris ve Tim Walz için bu vizyon aslında oldukça net: Sosyal devletin güçlü olduğu, orta sınıfın erimediği bir Amerika, fırsat eşitliği. Yani sosyal liberalizm. Tim Walz’ın en çok övündüğü icraati tam da bu nedenle okullarda öğrencilere ücretsiz kahvaltı ve öğle yemeği sunulması.

Gelir adaletsizliğinin yüksek, devletin eğitim, sağlık gibi alanlarda elinin zayıf olduğu Amerika’da öğrencilere ücretsiz yemek vaadi, ulusal çapta Kamala Harris’in savunabileceği bir fikir olabilir. Tim Walz gibi orta sınıf bir ailenin çocuğu olan Kamala Harris, Walz’ın söylemleri ve icraatlarıyla kendisini yeniden kurgulayabilir ve belki uzun süredir aradığı o “sahici” kahraman hikayesine nihayet kavuşabilir.

Kamala Harris ve Tim Walz’ın Trump’ı yenmek için aşacakları daha çok engel, önlerinde ise sadece 90 gün var. Seçim sonucunu tahmin etmek zor. Biden’in çekilmesiyle Trump’ın ivmesi durdu, Kamala Harris çoğu eyalette Trump ile başa baş gözüküyor. Kimin kazanacağı hiç olmadığı kadar muğlak. Fakat Kamala Harris’in Trump’ı yenmek için çıktığı bu yolda, aldığı ilk kararla beklentileri karşıladığı ve elini güçlendirdiği bir o kadar kesin.

Tim Walz iyi bir başkan yardımcısı adayı. İsmini ve sesini daha çok duyacağız.

The fall of 2004 was a difficult time for Americans, who get flu shots every year when the weather gets colder. Two vaccine companies in the UK cut off supply due to suspected production errors, and the vaccine doses imported by the USA were halved. Long queues were forming in front of health institutions in almost all states, everyone was looking for the vaccine in a hurry, and those who had money were finding the solution by going to Canada and getting vaccinated. Except for one state: Minnesota, a Midwestern state bordering Canada. While there was no vaccine available in the whole country, 120 thousand flu vaccines were in Minnesota's stock waiting to be shot. State officials had to organize a special campaign to invite people to get vaccinated. According to research conducted by New York Times reporter Gretchen Ruetling, the reason for this strange situation was that Minnesotans who heard about a national vaccine crisis gave up their queues to make room for "those who needed the vaccine more than themselves."

“Minnesota salutes you”

The belief that Minnesotans are “better” than the rest of America is not just a phenomenon that emerged during a vaccine crisis. Minnesota Nice is a cultural phenomenon that describes Minnesotans as polite and friendly, emotionally reserved, self-effacing, quiet, and unwilling to draw attention to themselves. Minnesota is considered a place where "good and calm" people live due to reasons such as being adjacent to Canada, which boasts of being more helpful than the Americans, the migration of left-leaning farmers from Scandinavia and Northern Europe during the colonial years, and the fact that collective solidarity is at the forefront due to the dominance of rural life. is known. It is a state prone to left-wing ideas. He even voted for the Democratic Party's candidate, Jimmy Carter, in the 1980 elections, when Ronald Reagan won 44 out of 50 states. In the 1984 elections, while Reagan won 49 states, he only failed to come first in Minnesota.

Lonely and blue on the 1984 election map, Minnesota stands alone challenging the political trends of the United States. Of course, the fact that the Democratic Party's candidate was Walter Mondale from Minnesota had an impact on this.

Another phenomenon about Minnesotans who rely on their warmth and good-heartedness is the sense of trust they give to the other party at first sight. The person who confirmed this cultural phenomenon this year was Kamala Harris, who suddenly found herself as the 2024 presidential candidate of the Democratic Party after Biden withdrew. Kamala Harris, who was in a rush to choose a vice presidential candidate within 2 weeks after Biden withdrew and pointed to Harris, wanted to find a politician who could reach Republican, conservative and centrist voters, who would not be a burden on her, and who would energize the campaign. In order to balance the compass, this person had to be a white male. Her team presented Kamala Harris with a short list: Transportation Secretary Pete Buttigieg, Illinois Governor JB Pritzker, Pennsylvania Governor Josh Shapiro, Kentucky Governor Andy Beshear, Arizona Senator Mark Kelly and Minnesota Governor Tim Walz. First, a team consisting of political consultants and people trusted by Harris held Zoom interviews with these 6 names and dug into their backgrounds. Then, this Sunday (August 4), Kamala Harris specially invited the 3 names that made it to the final stage to the Naval Observatory, the official residence of the vice presidents: Josh Shapiro, Mark Kelly and Tim Walz.

Kamala Harris and her angels, potential “white male” candidates for vice president

According to Politico's backstage report, Kamala Harris sat alone with the three candidates, chatted for a long time, and tested whether her chemistry was compatible with these politicians with whom she would campaign for 90 days. On the evening of a busy Sunday, Harris went to sleep and told his team that he would make a decision the next morning. Kamala Harris made her decision during the day and announced it to her team in the evening. He must have been impressed by the "Minnesota Nice" aura. Among the candidates, he was most impressed by Minnesota Governor Tim Walz. Even though the two men had not worked closely with each other before, they got along very well in this short meeting. According to betting sites, Shapiro, who seemed to be ahead, could not establish a good chemistry with Harris, unlike Walz, and spoiled Harris by praising him too much. So much so that Shapiro called the team after the meeting and hinted that he wanted to withdraw as a candidate, almost guessing the outcome and giving up.

Yesterday morning, Harris called Tim Walz to explain his decision. Tim Walz did not pick up the phone when he saw "Not a registered number" on the screen because the phone was not registered. When Kamala Harris called for the second time, he answered and learned the "good news". Walz first ordered donuts for his close work team, then started learning how to use a prompter. Because he had never used a prompter before, and as an effective orator, he always spoke improvisationally.

Choosing her vice presidential candidate was Kamala Harris' first big step as a presidential candidate. She gave important messages to the USA with who she chose and who she did not choose. This is a very critical threshold for Harris. The biggest criticism directed at him since he entered politics was that he could not give a clear message to the voters and had a vague ideology and stance.

Vice presidential candidate Tim Walz was so "ready" for this moment with his whole life that Kamala Harris literally pressed all the buttons with this decision and gave Americans a clearer message than ever before: "Vote for one of your own, not for Trump."

Who did Kamala Harris choose?

Tim Walz was born in Nebraska, a small state in the middle of America. The son of a housewife mother and an educator father. He grew up in a small town of 600 people where everyone was related. In high school, half the class was made up of cousins. He was familiar with the rural American experience from his childhood. Since he grew up in the countryside and studied with public resources, he adopted the principle of serving the state. He decided to become a teacher and enlist in the army. He enlisted in the National Guard at the age of 17, under the influence of his father, who participated in the Korean War. He lost his father to lung cancer when he was 19 years old. Her mother had to work for years to pay the remaining hospital bills. Walz personally understood the importance of the social state from the moment he first started life. Walz, who was not on permanent military service due to the different structure of the US army, received military training, especially in artillery shooting, at regular intervals, and was assigned to certain positions, as after September 11; At the same time, he completed his undergraduate education in social sciences and started his teaching career.

He taught in many places, from China to different schools in the USA, and this is how he met his wife, who is also a teacher. He eventually married and settled in his wife's hometown, Minnesota, where he became a geography teacher at Mankato West High School.

Walz was one of the popular high school teachers. He also coached the American football team. He was not only the coach of the football team, but also the advisor of the gay-straight solidarity club opened in 1999. Gay students founded such a solidarity club due to the increase in bullying in high school, and created an effective protection shield by appointing, in Walz's words, "a football coach, a soldier, a heterosexual and married man" as their advisor.

When he went to George Bush's rally with high school students to observe the 2004 elections, Tim Walz was angry that the security guards searched and interrogated the high school students with a sticker of Democratic Party candidate John Kerry in their wallets, and decided to enter politics in 2004. He first volunteered for Kerry's campaign, then received various training on political campaigns, and led special focus groups, especially on Democratic Party soldiers and veterans. In 2005, he retired from the army after 24 years as a staff sergeant, and in the 2006 elections, he rolled up his sleeves for the House of Representatives elections as a Democratic Party candidate from the Minnesota 1st District (the name of the local party in Minnesota is the Democratic Farmer Labor Party).

As the Democratic Party's candidate in a conservative and rural constituency where Republicans have won almost all elections in the past, Tim Walz severely defeated the incumbent Republican and entered Congress with an 8-point lead.

Although Walz was elected from a region with a high concentration of Republican voters, he took a libertarian stance on issues such as women's and gay rights, and opposed the invasion of Iraq from the first day. While he was close to the Republicans on the issue of individual armament, he advocated increasing social state supports, especially on issues such as health and education. He signed many legislative proposals together with the Republicans, and was referred to as one of the "center" figures with his nuanced stance. Unlike climate-conscious Democrats, he supported controversial energy projects and infrastructure proposals. In the 2010s, he came to the fore as one of the names most opposed to Obama's operation in Syria. As a retired soldier, Walz opposed US international interventions and wanted the soldiers to return to the country quickly.

Although Trump won his district in the Congressional elections held on the same day as the presidential elections in 2016, Tim Walz managed to be re-elected to Congress as a Democrat and retained his seat, as many Trump voters voted for him.

In the 2018 midterm elections, he ran for governor of Minnesota and won the elections and resigned from Congress. He rolled up his sleeves and began his term as governor, which has broad powers almost like the president of a state in the federal system.

Tim Walz's first term as governor was not marked by good events. As the 2020 elections approached, a white police officer strangled black American George Floyd to death in front of cameras, and demonstrations were held across the country. Angry demonstrators also burned and oiled many shops and cars in Minnesota. Republicans criticized Walz for not intervening harshly enough in the demonstrations and slammed the new governor. But in the end, Walz brought together Democrats and Republicans and passed important police reforms in the local council, banning police from strangling suspects except at risk of life, and increasing controls on police.

Tim Walz showed his real power when Democrats captured the majority in the state legislature in the 2022 midterm elections. And even though they were the majority by a narrow margin in just one year, they passed one law after another: Abortion rights, parental leave, sick leave were protected, voting rights were reinstated for ex-convicts released from prison, 1 billion dollars worth of rental support was provided, and the past was made a prerequisite for individual armament. Background screening for medical purposes was accepted, cannabis for therapeutic purposes was legalized, the focus was on combating the climate crisis, $300 million was transferred to elderly care homes, and an infrastructure investment of $2.5 billion was envisaged.

Walz's legal reform chart, his report card of sorts

Tim Walz's brand project was to provide free breakfast and lunch to children in schools across the state. Minnesota had previously envisaged providing meals in schools, but when many families could not afford these fees and became indebted, Walz, who is also an educator, said that this fee should be covered by the state and allocated a budget of 400 million dollars. These comprehensive reforms, which Walz implemented within a year, were appreciated even by Barack Obama.

Tim Walz was both implementing the ideas advocated by the left wing of the Democratic Party, bringing together broad segments of society in the process, overcoming differences within the party, and receiving support from Republicans when necessary. As a matter of fact, when Kamala Harris chose Tim Walz, she received the appreciation of a wide range of people, from the party's left-wing figures such as Cortez and Sanders to senators such as Joe Manchin, who moved to the right to the point of officially resigning from the Democratic Party. In Cortez's words, "many people came together on the same page, perhaps for the first time in a long time."

So why Tim Walz?

Kamala Harris didn't pick Tim Walz just because he's a good governor. Tim Walz, as the chairman of the Democratic Governors Association, was one of the names that increased the pressure on Biden's withdrawal from the candidacy process. For this reason, he was among those who helped Kamala Harris become a candidate. Since Kamala Harris's name became clear, Tim Walz appeared on national channels with a good communication campaign and was a guest on many popular programs. He made speeches especially in Midwestern states such as Pennsylvania, Wisconsin and Michigan, where the election was competitive and where blue-collar, white working class voters who switched from Obama to Trump were concentrated. He said that radical names like Vance and Trump cannot represent the “real America”. Most importantly, he gave the Republican duo a nickname, following Trump's tactic: Weird. This word, which means "weird" in Turkish, suddenly spread, inspired social media posts, and was used by everyone from Biden to Kamala. Walz's main message was that Trump and Vance were too weird and radical to represent the average Republican.

Tim Walz is a very talented person when it comes to constructing discourse.

She defends the in vitro fertilization treatment, which some radical Republicans want to ban, by explaining that after many years, she had a child with in vitro fertilization treatment and named her first daughter "Hope". While explaining the importance of free health care, he emphasizes that he partially lost his hearing while firing heavy artillery and that thanks to his comprehensive insurance as a soldier, he had his ear treated and heard his daughter sing for the first time every morning. He has a personal story and genuine feeling to add to every policy he advocates.

In his first rally with Kamala Harris, he emphasized that while Republicans used to talk about freedoms, they now focus on restricting people's freedoms, and that what they understand by freedom is occupying doctor's examination offices and interfering with people's private lives. “In Minnesota, we don't pry into our neighbors' lives. "The golden rule: do not interfere in anyone's business, even if you do not support other people's decisions," he said, turning the discourse established by the Republicans upside down and drawing a framework that could convey the word "freedom" to Republican voters. Tim Walz is also already the antidote to Trump's charismatic vice president, JD Vance. The Yale graduate, the child of a poor working-class family, accuses Vance, who has the backing of Silicon Valley billionaires, of “betraying” his story and history. It appeals to the same constituencies that Vance appeals to. It is certain that the debate between the two names will be very competitive.

WHY DİD KAMALA HARRİS CHOOSE WALZ?

THİS VİDEO İS ENOUGH.

"IN THE PAST, İT WAS THE REPUBLİCANS WHO TALKED ABOUT FREEDOM. WHAT THEY UNDERSTOOD BY FREEDOM WAS OCCUPYİNG YOUR DOCTOR'S EXAMİNATİON. THE GOLDEN RULE: EVERYONE MİND THEİR OWN BUSİNESS, EVEN İF YOU THİNK OTHERWİSE." PİC.TWİTTER.COM/LMNİFRCTQ8

— Yunus Emre Erdölen (@yunuserdolen) August 6, 2024

In fact, Kamala Harris, who was criticized for not having a clear line or stance, had the chance to fully compensate for these shortcomings: A vice president who embraces the middle class story, understands the language of Republican voters, carries a clear ideology and unites the broad base of the party.

By choosing Tim Walz, Kamala Harris announced to the whole of America that she put forward a vision of America where the middle classes are strong, social state practices increase, equal opportunities are provided, and that she will follow in the footsteps of social liberalism. But Harris' message wasn't just about electing Walz. Harris gave a clear message with the names she did not choose.

Who didn't Kamala Harris choose?

Undoubtedly, the most likely vice presidential candidate for Kamala Harris was Josh Shapiro, the popular governor of Pennsylvania, where the election was neck-and-neck. The candidate who wins Pennsylvania has a very good chance of winning the election. It is a state where both the number of delegates is high and where Harris and Trump seem very close according to the polls. If he were to run, Shapiro would be the first American Jew to become a vice presidential candidate after Al Gore's running mate, Lieberman. However, left-wing Democrats and Muslim voter groups expressed their objections because Josh Shapiro praised Netanyahu in the past, said that the Palestinians were prone to war when he was 20, worked in the public relations department of the Israeli embassy, ​​and adopted more right-wing policies on education, and opposed the name Shapiro. . Although Tim Walz is a politician who has met and posed with Netanyahu in the past and supports Israel like many Democratic Party members, at least he is not someone like Shapiro, who likens some American students who take to the streets for Palestine to white supremacist Klu Klux Klans.

Josh Shapiro also defended the imposition of sanctions on Ben & Jerry, an ice cream company owned by American left-wing Jews, who announced that they would not issue licenses to settlements in this region due to the occupation of the West Bank, and warned public officials in the state to speak carefully due to the "war in Gaza", which would cast doubt on freedom of expression. issued a behavioral warning.

Perhaps if it weren't for such features that would anger especially young people, leftists and Muslims, Josh Shapiro, who speaks effectively like Barack Obama, would be the vice presidential candidate. Although some supporters of Shapiro claimed that Shapiro was not elected due to "anti-Semitism", such criticisms were not made for American Jew and Chicago Mayor Plitzker, who, like him, did not attract anger with his statements about Israel. Although Shapiro later said that he supported the two-state solution and that Netanyahu was the worst Israeli leader in history, he could not convince the left wing against Minnesota Governor Tim Walz, who supported the ceasefire and made empathetic statements towards those who took to the streets for Gaza. Minnesota was a state where the number of people protesting Biden's silence on the genocide in Gaza reached 18% in the Democratic Party primaries, and Tim Walz clearly heard the voice of 45 thousand Democratic Party voters demanding a ceasefire.

Josh Shapiro would perhaps increase his chances of winning Pennsylvania, but it would reduce the chances of Muslim, young and left-wing voters going to the polls in critical states such as Michigan and Georgia. As a matter of fact, there were allegations that Josh Shapiro was not compatible with teamwork and that he tried to cover up some murders when he was a state prosecutor in the past.

Tim Walz with Ilhan Omar, who represents Minnesota, a state where approximately 100 thousand Somali immigrants live, in Congress.

In light of all this, Kamala Harris had good chemistry with Walz, and Nancy Pelosi and the left wing, especially the unions, aligned themselves behind Walz.

Although it does not seem normal for Biden to present a different picture from Israel policies when looked at realistically, Kamala Harris did not choose a name that drew the reaction of the base, especially regarding Israel, as her teammate despite all the advantages, and perhaps even if this was not the main reason, Kamala Harris He gave an indirect but clear message to his base, whose reactions were increasing: I hear you.

Will Tim Walz have enough energy?

By choosing Tim Walz, Kamala Harris made it clear to Americans that she heard the voice of the party's base. But for Kamala Harris to defeat Trump in the November 2024 elections, it will not be enough for Kamala Harris to simply hear the voices of her supporters. Kamala Harris must both carry the voice of the base she hears to the ballot box and reach out to Republican, Trumpist voters. It doesn't matter much anymore whether Walz makes fun of Trump or Kamala Harris excites California donors. Harris and Walz should also hear the voices of voters who reluctantly voted for Trump because they did not see a strong alternative to the Democrats to win the election.

It must put forward a concrete vision for America that is not only based on anti-Trumpism, but also shapes the future. For Kamala Harris and Tim Walz, this vision is actually quite clear: An America where the social state is strong, the middle class does not melt away, and equality of opportunity. That is social liberalism. This is exactly why Tim Walz's most boastful action is offering free breakfast and lunch to students in schools.

In America, where income inequality is high and the state has a weak hand in areas such as education and health, the promise of free meals to students may be an idea that Kamala Harris can advocate on a national scale. Kamala Harris, who is a child of a middle-class family like Tim Walz, can reconstruct herself with Walz's statements and actions and maybe finally get the "authentic" hero story she has been looking for for a long time.

Kamala Harris and Tim Walz have more hurdles to overcome to defeat Trump, and only 90 days to go. It is difficult to predict the election outcome. With Biden's withdrawal, Trump's momentum has stalled, with Kamala Harris appearing to be neck-and-neck with Trump in most states. It's more unclear than ever who will win. But it is equally clear that Kamala Harris met expectations and strengthened her hand with the first decision she made on this path to defeat Trump.

Tim Walz is a good vice presidential candidate. We will hear your name and voice more.