Instagram'da sergileyemeyecekleri için otel ve restoran rezervasyonlarını iptal edecek kadar bunalıma girenlere iyi haber...

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu dün, "Instagram konusunda ciddi bir aşama kaydettik, talepleri karşıladıklarında erişimi sağlayacağız" dedi.

Şaka bir yana, yapacak bir şey yok, atı alan Üsküdar'ı geçmiş. Sahildeki kafelerde Instagram'da resmini paylaşmadan tatlı yiyene rastlamak zor.

Türkiye'de milyonlarca Instagram kullanıcısı var. Instagram'la beraber Facebook'un da sahibi olan Meta'nın dünyadaki en iyi müşterilerindeniz. Adamlar 1 yaşından itibaren eline verdikleri telefonla zehri toplumun iliklerine kadar zerk ettiler.

Evet, meseleyi iletişim özgürlüğü bağlamında, kimsenin itiraz edemeyeceği politik sloganlarla tartışmak konforlu bir alan olsa da buradan çözüm çıkmayacağı açık.

Sosyal medyanın çocuklarda zekâ geriliğine, konuşma yaşının gecikmesine vb. pek çok olumsuz etkiye yol açtığına dair sayısız bilimsel çalışmayı şimdilik geçelim... Peki, son tahlilde ABD mahkemelerinde kullanıcıların bilgilerini istihbarat servislerine sağladığını itiraf eden Zuckerberg'in uygulamalarından bahsettiğimizi neden ısrarla görmezden geliyoruz?

Zuckerberg'in ruh ikizi Jack Dorsay tarafından yönetilen Twitter'ın seçim dönemi ABD Başkanı'nın hesabını kapatması, bu mecraların nasıl bir işlevinin olduğunun göstergesi değil mi?

Elon Musk'ın bile, "Arama motoruna Trump yazınca Kamala Harris'in bilgileri çıkıyor" diye isyan ettiği Google, pandemideki sansürüyle neye hizmet ettiğini gözümüze sokmadı mı?

***

KONTROLDEN ÇIKMIŞ BİR SİLAH

Batı ile Doğu Bloku arasındaki temel fark, demokrasinin gereksinimlerini ve yansımalarını absorbe etmedeki tercihleriydi.

Kabaca 20 yıl öncesine kadar iki kutup arasındaki fark daha belirgindi.

Hollywood gibi kültür endüstrisinin tüm araçlarıyla dünyaya yedirilen hikâyeye göre, bir tarafta muhalif basına, siyasi partilere, sivil toplum örgütlerine izin verilmeyen "otoriter" dünya, diğer tarafta iç politikaya dair eleştiri gibi birtakım özgürlüklere müsaade edilen "özgür" dünya vardı.

Oysa Çin'in muktediri Komünist Parti muhalefeti tek parti rejimiyle engelliyorsa, ABD de çok sivrilen başkanları, STK yöneticilerini istihbarat servislerine havale edip ortadan kaldırıyordu. Rusya basını sansürlüyorsa ABD de ülkeyi yöneten troykanın ortağı sermayenin sahibi olduğu medya tekeliyle istediği gündemi dayatıyordu.

Ne var ki ABD, gücü daha ilkel bir refleksle, korkuyla sağlamaya çalışan Doğu'daki yönetimler gibi işlediği suçları hukukla üstlenmiyordu. Yaratıcı senaryolarla suçu düşmanlarına yıkıyordu.

Kısacası, bu işi daha şık yapıyordu.

İnternet çağı ve ABD'nin bu sürece 11 Eylül saldırılarının ardından dünyaya ilan ettiği yeni savaş konseptiyle dâhil olmasıyla işler değişti.

ABD iç siyasetin yanı sıra operasyon bölgelerindeki kamuoyunu etkilemek için yeni medyaya sarıldı.

Ancak "Arap Baharı" da dâhil pek çok projede çalışan silah, Trump'ın eline geçmesin mi? Derken Çin de Tiktok gibi taklitlerle piyasaya girince Batı hopladı.

ABD, "Şirketi bize sat ya da git" diyerek Tiktok'a çökerken, pek çok Avrupa ülkesi okullarda, kamu binalarında, orduda sosyal medya uygulamalarına yasak getirdi.

Bunlar ya da İngiltere Başbakanı'nın ülkeyi kasıp kavuran sokak provokasyonlarının ardından sosyal medyayı işaret edip parmak sallaması, ifade özgürlüğü tartışmasına konusu edilmiyor.

Çünkü sosyal medya, kendilerini özgürlükçü sanan ancak Kâbeleri ABD olan ev zencilerinin ve ellerine verilen cihazlarla hipnotize edilmiş yığınların aklını almış.

***

ABD YARGISI GOOGLE'A TRÖ'HST DEDİ

ABD'de federal yargıç Amit Mehta, Google'ın internet araması ve arama reklamcılığı konusunda "yasadışı tekel" oluşturduğuna hükmederek internet teknolojileri alanında önemli bir karara imza attı:

"Mahkeme, tanıklar ve kanıtlar üzerindeki detaylı incelemesinin sonucunda şu karara ulaştı: Google bir tekeldir ve bu tekelini korumak üzere hareket etmiş, yasaları ihlal etmiştir."

Tröst değil "Höst" desek yeridir. Zira Google internet aramasının yüzde 90'ından, mobil arama motorunun ise yüzde 95'ten fazlasını kontrol ediyor.

***

GÖRÜNTÜ VAR SES YOK

Olimpiyatların sosyal medyada en çok konuşulan ülkesi Türkiye. Şeklimiz bir milyon. Elon Musk bile eli cebinde 12'den vuran atıcımızla X'te muhabbette.

Ne yazık ki müsabakalar sosyal medyada kazanılmıyor. Skor pek içi açıcı değil. Henüz altın madalyamız yok.

Good news for those who are so depressed that they are cancelling their hotel and restaurant reservations because they can't showcase it on Instagram...

Minister of Transport and Infrastructure Abdulkadir Uraloğlu said yesterday, "We have made serious progress regarding Instagram, we will provide access when they meet the demands."

Jokes aside, there's nothing to do, the horse has already passed Üsküdar. It's hard to come across anyone eating dessert at the beachside cafes without sharing their picture on Instagram.

There are millions of Instagram users in Turkey. We are one of the best customers of Meta, which owns Facebook as well as Instagram, in the world. These guys have injected poison into the marrow of society with the phone they gave to them since they were 1 year old.

Yes, it is a comfortable area to discuss the issue in the context of freedom of communication, with political slogans that no one can object to, but it is clear that no solution will come from this.

Let's ignore the countless scientific studies that show that social media causes many negative effects such as mental retardation, delayed speech development, etc. So why do we insist on ignoring the practices of Zuckerberg, who ultimately admitted in US courts that he provided users' information to intelligence agencies?

Isn't Twitter, run by Zuckerberg's soulmate Jack Dorsay, shutting down the US President's account during the election period an indication of how these platforms function?

Google, which even Elon Musk protested by saying, "When you type Trump into the search engine, Kamala Harris' information comes up," didn't show us what purpose it serves with its censorship during the pandemic?

***

A WEAPON OUT OF CONTROL

The fundamental difference between the West and the Eastern Bloc was their preference in absorbing the requirements and implications of democracy.

Until roughly 20 years ago, the difference between the two poles was more pronounced.

According to the story fed to the world through all the tools of the culture industry, such as Hollywood, there was an "authoritarian" world on one side, where opposition press, political parties and civil society organisations were not allowed, and on the other side, there was a "free" world where certain freedoms, such as criticism of domestic politics, were permitted.

However, if the ruling Communist Party of China was blocking the opposition with a single-party regime, the US was eliminating the most prominent presidents and NGO directors by referring them to the intelligence services. If Russia was censoring the press, the US was imposing the desired agenda with the media monopoly owned by the capital that is a partner of the troika that governs the country.

However, unlike the administrations in the East that tried to maintain their power with a more primitive reflex, fear, the US did not take legal responsibility for the crimes it committed. It placed the blame on its enemies with creative scenarios.

In short, he was doing it more stylishly.

Things changed with the internet age and the USA's involvement in this process with the new war concept it declared to the world after the September 11 attacks.

The US has embraced new media to influence public opinion in its areas of operation as well as domestic politics.

However, shouldn't the weapon that worked in many projects including the "Arab Spring" fall into Trump's hands? Then, when China entered the market with imitations like TikTok, the West jumped.

While the US cracked down on TikTok, saying "Sell the company to us or go away," many European countries banned social media applications in schools, public buildings, and the military.

These, or the British Prime Minister's pointing and finger-wagging on social media following the street provocations that have swept the country, are not brought into discussions about freedom of expression.

Because social media has taken over the minds of house negroes who think they are libertarians but whose Kaaba is the USA, and the masses who have been hypnotized by the devices given to them.

***

US JUDICIARY CALLED GOOGLE A TROOPER

In the US, federal judge Amit Mehta made an important decision in the field of internet technologies by ruling that Google has an "illegal monopoly" on internet search and search advertising:

"After a detailed review of the witnesses and evidence, the court has reached the following conclusion: Google is a monopoly and has acted to protect that monopoly by violating the law."

It would be more accurate to call it a "Höst" rather than a trust. Because Google controls more than 90 percent of internet searches and 95 percent of mobile search engines.

***

THERE IS VIDEO, NO SOUND

Türkiye is the most talked about country on social media for the Olympics. Our shape is one million. Even Elon Musk is chatting with our 12-point shooter in X with his hand in his pocket.

Unfortunately, competitions are not won on social media. The score is not very encouraging. We do not have a gold medal yet.