Emeklilere zam yapılamamasının suçlusu bulundu…

Dost meclislerinde sürekli “Erdoğan’ı asıl muhalefette görmek lazım, iktidar partisine nefes aldırmaz, ülkeyi dar eder, muhalefet partilerine de muhalefet nasıl yapılır gösterir” diyorum. Erdoğan liderliğindeki AK Parti muhalefete geçince tadından yenmeyeceğini düşünüyordum ki… Erdoğan’ın, kendisi muhalefet lideriymiş gibi, son haftalarda “seçim dönemi vaatleriyle” ilgili CHP’yi köşeye sıkıştırmaya çalışması bunun somut işaretlerini veriyor. 

Önceki gün partisinin grup toplantısında yine CHP’nin yerel seçim kampanyasında verdiği vaatleri yerine getirmediğini diline doladı, öfkeli emeklilere CHP’yi hedef gösterdi:

“Seçim bitti, verilen sözler rafa kalktı. Bedava yapacağız diyerek söz verdikleri hizmetlere 3 ayda 3-4 kez zam yaptılar. CHP’li belediyelerin yolsuzluk, hırsızlık girdabına vatandaşlarımız sürüklendi. CHP Genel Başkanı’na şunu söylemek isterim. Dürüst siyaset sözlerinin arkasında durmayı gerektirir. Tutmadığınız sözlerin mahcubiyetini daha büyük vaatlerde bulunarak gizleyemezsiniz. Emeklilere faydanız olsun istiyorsanız belediyeleriniz SGK’ya olan birikmiş borçlarını ödesinler.”

Erdoğan sözlerinin devamında “belediyelerinin borçlarını Hazine ve Maliye Bakanlığının tahsile” başlayacağını söyledi. Emekliler “Başkan Erdoğan’ın” neden maaşlara zam yapamayışının sebebinin CHP’li belediyeler olduğunu duyduklarında ne hissetmiş olabilirler? Sanıyorum acı bir tebessüm… 

Çünkü iktidarın emeklilere zam yapamayışının sebebi korkunç enflasyon, 2. 5 trilyon lirayı bulan bütçe açıklarıdır. 

Bu bütçe açığını da muhalefet yapmadı. Bu muazzam açıklar, bütün yetkilerin tek toplandığı, denetimlerin de kağıt üstünde kaldığı CB sisteminde oluştu. 

Nitekim Erdoğan, sorunun CHP’li belediyelerin SGK’ya birikmiş borçlarını fersah, fersah aştığını bildiği için kendi ifadesiyle “ölçüyor, biçiyor” ama işin içinden bir türlü çıkamıyor. 

Emeklilere yaptıkları zam oranı kamuoyunun haklı ve bir hayli sert tepkisini çekince, Erdoğan Kıbrıs ziyareti dönüşünde uçağındaki gazetecilere durumu şöyle açıklamıştı:

“Ekonomik istikrardan taviz vermeden, popülizm tuzaklarına düşmeden en rasyonel adımı nasıl atarız anlayışı içinde hareket ediyoruz. Bütün bunlara rağmen muhalefet bakıyorsunuz, düşünmeden, görüşmeden ‘asgari ücret 17 bin’ diyor. Bunların sırtında maalesef küfe yok. Biz ölçüyoruz, biçiyoruz. Nasıl bu işi ekonomik dengeleri bozmayacak biçimde götürürüz? Buna bakıyoruz, adımlarımızı da buna göre atıyoruz.” 

Evet, ölçüyor, biçiyor, aza koyuyor almıyor, çoğa koyuyor dolmuyor, devletin kasası, bütçesi önünde. 

Yapabilseydi yerel seçim döneminde yapardı. Ama o kritik süreçte bile yapamadı. Çünkü saçtığı “müjdeler”le kaynaklar tükenmişti zaten. Hatırlarsanız 31 Mart seçimleri arifesinde gittiği Kütahya seçim mitinginde emeklilerin seyyanen zam taleplerine devletin böyle bir bütçesinin olmadığını şu sözlerle açıklamıştı:

“Hayat pahalılığının, emekli maaşlarının yeterli olmadığının farkındayız. 16 milyon emeklimiz var, 7 bin lira eklemek demek bütçeden yaklaşık 1,4 trilyon, 10 bin lira eklemek demek 1,9 trilyon liralık kaynağı buraya aktarmak demek. 2024 yılında ülkemizde tek çivi çakmasak, tüm yatırım bütçesini buraya aktarsak bile bu gideri karşılamaya yetmiyor.”

Erdoğan’ın emeklilere zam yapamayışının asıl sebebi de ülkemizin gerçeği de bu. 

Mevzunun CHP’li belediyelerle ilgisi yok. Erdoğan da biliyor bunu. Nitekim Erdoğan’ın kusuru belediyelere yüklemekle siyasi propaganda yaptığının emekliler de farkında. 

Erdoğan şimdi ölçüyor, biçiyor maalesef. 

Zamanında ölçüp, biçseydi 2.65 trilyon lira bütçe açığı oluşur muydu? Şimdi 2.65 trilyon bütçe açığını “ölçüp biçerek” mi yarattı? !

Popülizm yaparak bütçeyi patlatacaksın, bütçe patlayınca popülizmi eleştireceksin!.

Ben yine de Erdoğan’ın konuşmasında asıl, CHP lideri Özgür Özel’e söylediği şu sözüne takıldım. 

Diyor ki Erdoğan: “Dürüst siyaset sözlerinin arkasında durmayı gerektirir.”

CHP yerel seçimlerde verdiği sözlerin arkasında dursun, seçim meydanında vatandaşa, ne vaat ettiyse yerine getirsin. 

Peki AK Parti’nin vaatleri ne olacak? 

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yerine getirmediği sümen altı ettiği ama 2011 yılından 2022 yılının son ayına kadar “ha yaklaştık, ha yaklaşıyoruz” diyerek dilinden düşürmediği o “en büyük, en iddialı 2023 Hedefleri vaadini” ne yapacağız? 

Türkiye dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasında yer alacaktı.

Milli gelirimiz 2 trilyon dolara çıkacak, kişi başına gelirimiz 25 bin dolara yükselecekti. 

Dünyanın en büyük 10 limanından biri Türkiye’de olacaktı.

Enflasyon ve faiz oranları kalıcı bir biçimde düşük ve tek haneli rakamlara inecekti.

2023 yılında dünya çapında tanınan en az 10 markamız olacaktı?

Elbette Erdoğan’ın yargı vizyonu da vardı 2023 Hedefleri arasında, 2023 yılında yargımız bağımsız ve tarafsız olacaktı, ülkemiz güven veren bir adalet sistemine kavuşacaktı.

2023 Hedeflerine ne oldu? 

Hadi 2023 Hedeflerini geçelim. Peki Erdoğan’ın ülkenin ekonomisini havalara uçuracağı vaadiyle getirdiği ama 2018 yılından bu yana adım adım ülkeyi uçurumun kenarına getiren, vatandaşı ekmek bulamaz hale getiren, devlette bütçe bırakmayan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni nereye koyalım?

CHP dürüst olsun, seçim döneminde verdiği vaatleri yerine getirsin tamam. 

Peki AK Parti ne zaman dürüst olacak? Verdiği sözleri yerine getirecek?