Tövbe kapısının devşirme müridi: Trump’ın başkan yardımcısı J. D. Vance

“Amerika’nın Hitleri.”

“Amerika’nın en çok nefret edilen, kötücül ve salak ünlüsü.”

“Trump, başkan olabilecek kapasitede değil.”

“Dolandırıcı.”

“2016’da Trump’a oy vermedim.”

“Salak.”

“Trump Müslümanlar, göçmenler gibi değer verdiğim insanları ürkütüyor. Bu yüzden onu kınıyorum.”

“Trump, Amerika’nın yeni kültürel eroini.”

“Barack Obama, hayatımın çok önemli bir döneminde hayallerimi gerçekleştirebileceğime dair bana umut verdi. Onu özleyeceğim.” 

New York Times, The Atlantic gibi liberal gazetelerde yayınlanan bu cümleler; Trump’tan ölesiye nefret eden bir Hollywood yıldızı, köşe yazarı veya Demokrat Partili bir siyasetçiye ait değil. Sözlerin sahibi, 2024 Kasım başkanlık seçimlerinin favorisi Cumhuriyetçi başkan adayı Donald J. Trump’ın başkan yardımcısı adayı Ohio senatörü J. D. Vance. 

39 yaşındaki ABD Senatörü J. D. Vance, sadece en genç başkan yardımcısı adaylarından biri olarak tarihe geçmedi; aynı zamanda geçmişteki sert Trump eleştirileriyle de aşırı sağcı Cumhuriyetçilerin tepkisini çekti. Bazı Trumpçılar, Vance’nin “güvenilmez, CIA ajanı, gizli Demokrat…” olduğunu söyledi; Nick Fuentes gibi beyaz üstünlükçü ırkçılar Vance’nin Hint göçmeni bir Amerikalıyla evlenmesine, çocuklarına Hint isimleri vermesine dikkat çekerek “Bizden biri değil” diyecek noktaya kadar geldi. 

J.D. Vance, eşi Usha Chilukuri Vance ve 3 çocuğu 

J. D. Vance sadece bir siyasetçi değil. Aynı zamanda aynı Donald Trump gibi siyasete girmeden Amerikan halkının bütün kişisel yaşamıyla yakından tanıdığı ünlü bir sima. Ailesinin hikayesiyle, Trump uğruna tövbe edip baştan aşağıya değiştirdiği fikirleriyle ve Trump’tan daha iyi Trumpçılık yapmasına imkan veren siyaset becerisiyle uzun yıllar konuşulacak bir isim.

Hatta şimdiden 2028 seçimlerinin favori başkan adaylarından biri.

Dağdan indim Yale Üniversitesi’ne

J. D. Vance, 1984 yılında Ohio eyaletinin Middletown kentinde dünyaya geldi. Middletown, %90’u beyaz Amerikalılardan oluşan eski bir sanayi kentiydi. Ortabatı Amerika’da bulunan Michigan, Pennslyvania, Wisconsin gibi Ohio da geniş hacimli çelik fabrikalarına ev sahipliği yapıyordu. Vance’nin anneannesi 13 yaşında hamile kalmış, sonradan evleneceği erkek arkadaşıyla birlikte Kentucky’den Ohio’ya göç etmiş, bir nevi evden kaçmıştı. Vance’nin dedesi de Middletown’daki bir çelik fabrikasında çalışıyordu. Şehrin büyük çoğunluğunu ABD’nin kuzeydoğusuna uzanan Appalachian Dağlarının eteklerinden göç eden beyaz “hillbilly” lakaplı beyazlar (dağ insanları) oluşturuyordu. Sanayileşme dalgası, hillbillylerin sınıf atlamasını sağlamış, geniş iş imkanları sunmuştu. J.D.’nin dedesi de bu dalgadan payına düşeni almış, 2 katlı müstakil bir ev satın almış, çocuklarını okula yollamış, sakin bir orta sınıf hayatı kurmuştu. 

Dedesinin çalıştığı fabrika 1985 yılında kapandı, başka bir şehre taşındı. Middletown, Asya’daki çelik üretiminin artması, çeliğe yönelik talebin düşmesi nedeniyle çelik fabrikalarının çeperinde büyüyen birçok Ortabatı şehriyle aynı kaderi paylaşmış, şehir zamanla hayalet bir kasabaya dönüşmüştü: iş imkanları azaldı, genç nüfus şehri terk etmeye başladı, uyuşturucu bağımlılığı arttı. 

Şehirdeki uyuşturucu bağımlılarından biri de J. D. Vance’nin annesiydi. Bev Vance, lise birincisi olan başarılı bir öğrenciyken 19 yaşında evlenip çocuk sahibi olmuştu. Erken anneliğinin üstesinden doğal olarak gelemeyen Bev Vance, iki çocuk doğurduktan sonra eşinden ayrıldı ve hemşire olarak çalıştığı hastanede ağrı kesicilerle tanıştı. 5 kez evlenip ayrıldığı, ailesiyle ve çocuklarıyla sık sık karşı karşıya geldiği zor bir hayat geçiren Bev, sinir krizleriyle dolu bir uyuşturucu sarmalının içine girmişti. Çalıştığı işlerden kovuluyor, stabil bir hayat kuramıyor, kısa süreli tedavilerin ardından yeniden uyuşturucuya başlıyor, kendi çocuklarına şiddet uyguluyordu. Bir sinir krizinde arabada J. D. Vance varken son sürat arabayı sürmüş, kendi çocuğunu dahi öldürmekle tehdit edip öldüresiye dövmüştü. 

J.D. Vance ve anneannesi “Mamaw”

J. D. Vance’i bu çalkantılı hayattan çekip kurtaran “Mamaw” diyerek hitap ettiği anneannesi oldu. Sıkı bir Demokrat Partili olan Bonnie Blanton Vance, J. D.’yi himayesine aldı ve eğitimiyle bizzat ilgilendi. İlaçlarından kıstığı parayla torununa hesap makinesi aldı, sosyal yardımlarla karnını doyurdu. Ekonomik sorunlar nedeniyle yoksullaşan Vance ailesi, artık orta sınıf değil, geçim sıkıntısı yaşayan yoksul ve parçalanmış bir aileydi. J.D.’nin annesinin bağımlılık motifinin de kaynağı alkolik babasıydı. “Mamaw” sık sık eve sarhoş gelip kendisini döven eşini alkolü bırakmadığı için sızdığı bir gece yakmış, öldürmeye çalışmıştı. Bu olay üzerine boşanan çift, başta J.D.’nin annesi olmak üzere çocuklarının psikolojisini de etkilemişti. Bu yoksulluk ve istismar sarmalını kırmak ise J.D. Vance’e nasip olmuştu. 

J. D. liseyi bitirince orduya yazıldı, işgal sırasında 6 aylığına halkla ilişkiler görevlisi olarak Irak’ta görevlendirildi. Hiçbir askeri çatışma tecrübesi olmayan Vance, Irak’tan sonra eyalet tarafından desteklenen bir kamu üniversitesi olan Ohio Eyalet Üniversitesi’nde siyaset bilimi ve felsefe okudu. Ailesinde üniversite okuyan ilk kişiydi. J. D. Vance, ailesi için en önemli sıçramayı ise lisans mezuniyetinden sonra yaşadı ve tam burslu olarak Yale Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni kazandı. Yale Üniversitesi’nde Hint asıllı sınıf arkadaşı Usha ile tanıştı, çift mezun olur olmaz evlendi. 

J.D.’nin hayatını değiştiren kişi sadece anneannesi değildi. Yale’de öğrenciyken fakülteye bir söyleşi için gelen PayPal kurucusu milyarder girişimci Peter Thiel ile tanışmıştı. J.D.’nin sınıf arkadaşları gibi yaz stajları, üniversite sonrası kariyer için referans isteyebileceği aile dostları, akrabaları, uzak kuzenleri, yani sosyal bir sermayesi yoktu. Peter Thiel gibi tesadüf eseri tanıştığı isimler kısa zamanda J.D.’nin kendi elleriyle yarattığı sosyal sermayesi olmuştu. J.D. kendine özgü hayat hikayesiyle insanları kısa bir sürede etkileyebiliyordu. 

J.D. Vance ve Peter Thiel

Vance bir hukuk firmasında çalıştıktan sonra Thiel’in şirketlerinden birinde işe girdi. Kısa bir sürede Peter Thiel ile ilişkisi gelişti, ikili birlikte yatırım yapmaya, siyasi konuları sık sık değerlendirmeye başladı. Peter Thiel’in önerdiği isimler ve kitaplar vesilesiyle mezhebini bile değiştirdi, Katolik oldu.

Vance kendi sermayesini biriktirmesinin ardından Ohio’ya dönerek çocukların eğitimine ve uyuşturucu bağımlılığına odaklanan bir STK kurdu. Adım adım siyasete girmeye kararlıydı.  Vance’nin “Amerikan Rüyası” romanı gibi hayatını bir kez daha değiştiren şey ise kendi yazdığı anı kitabı oldu. 

Trump’ı anlama rehberi

J.D. Vance, “Hillbilly Elegy” (Dağinsanı Ağıdı) adlı kitabını yine yazdığı hayat hikayesiyle popüler olan Yale Hukuk Fakültesi hocalarından Amy Chua’nın tavsiyesi üzerine kaleme almıştı. Yoksul ve parçalanmış bir işçi sınıfı ailesinde dünyaya gelen J.D.’nin Yale Üniversitesi’nden mezun evli, mutlu ve çocuklu başarılı bir hukukçuya dönüşme hikayesi büyük ilgi uyandırmıştı. Peter Thiel de kitabın dağıtımı ve tanıtımı ile bizzat ilgilenmişti. Fakat kitabın popüler olmasının ardında çok daha büyük bir hikaye vardı. Kitap Trump’ın Hillary Clinton’ı sürpriz bir şekilde yendiği Kasım 2016 seçimlerinden sadece 5 ay önce basılmıştı. Kasım seçimlerinde Trump’ın beklenmedik bir şekilde Demokratların güçlü olduğu işçi sınıfı eyaletleri Wisconsin, Michigan, Pennsylvania’da birinci olması ezberleri ters yüz etmişti. 

Demokrat elitler New York’taki çatı katı teras partilerinde bir zamanlar J.D. Vance’nin anneannesi ve dedesi gibi fanatik Demokrat Partili olan mavi yakalı beyaz işçi sınıfı seçmenleri nasıl Trump’a kaptırdıklarını anlamaya çalışıyordu. Vance’nin kitabı bu tartışmaların tam üzerine popüler olmuş, New York Times listelerinde çok satanlar arasına girmişti. Demokrat elitler ve kanaat önderleri, kaybettikleri “beyaz işçi sınıfını” anlamak için bu kitabı okuyor, Vance ailesinin hayat hikayesi üzerinden Trump’ın yükselişini yorumluyordu. Kitabın tanıtımı kapsamında Vance de bu tartışmalara girmiş, küreselleşme nedeniyle Ortabatı’dan taşınan fabrikalar, göçmen işçilerle birlikte düşen maaşlar, üretim teknolojisinin gelişmesiyle işçi ihtiyacının azalması gibi nedenlerden ötürü ekonomik anlamda birçok imkanı kaybeden beyaz işçi sınıfının “sözcüsü” olmuştu.

Elbette herkes Vance’nin hayranı değildi. Özellikle sol kanat Demokratlar, Vance’i eleştiriyor, beyaz işçi sınıfı arasında Trump’a desteğin yükselmesini betimlerken ırkçılık, cinsiyetçilik gibi akımların rolünü küçümsemesini gündeme taşıyor, sosyal devlet uygulamalarını neden çözüm olarak önermediğini sorguluyordu. Bu kişilere göre, J.D. Vance, ırkçılığı sadece ekonomik gerileme teorilerini ileri sürerek aklıyor, özellikle “bozuk aile” yapısını eleştirirerek cinsiyetçi normları tekrardan üretiyordu. Bütün bu eleştiriler Vance’nin elit çevreler arasında yükselmesini engelleyememişti. Vance, liberal elitlerin davetlerinin aranan ismine dönüşmüştü. “Gerçek Amerika’yı” anlamak isteyen New Yorklu, Californialı Amerikalılar için egzotik bir masa arkadaşı,  ünlü siyasi danışmanlar, gazeteciler için “Bu konuda bir Trump seçmeni ne düşünür?” sorusu akla düştüğünde telefonla aranacak bir başvuru pusulası, Demokratlar için “karşı tarafı anlayan, ama bizden gibi davranan” biriydi. 

J.D. Vance, kitabının tanıtımları sırasında Trump’ı sert bir şekilde eleştirmiş, küreselci elitler tarafından çaresiz bırakılan işçi sınıfının gündelik sıkıntılarını nefretle sömürdüğünü belirtmiş, Trump’a açıkça oy vermeyeceğini söylemişti. Trump’ın başkan seçilmesinin ardından Vance, George Bush’ın eski danışmanları dahil Trump karşıtı muhafazakarla sık sık buluşmuş, Trump sonrası Cumhuriyetçi Parti’nin liderliğine oynama planları yapmıştı. Obama’nın danışmanları Vance’nin parti değiştirmesi, Demokratlara katılmasını dahi önermişti. Vance Trump sonrası Amerika’nın potansiyel liderlerinden biri, işçi sınıfı Amerikasının makul ismi olarak görülüyordu. Fakat Vance’nin planları Trump’ın 2020 yenilgisine rağmen popülerliğini kaybetmemesi üzerine suya düşmüştü. Trump her açılan davada, her skandalda popülaritesini korumuş, sadık bir seçmen kitlesiyle dokunulmaz bir kült inşa etmişti. J.D.’nin siyasete girmek için bu külte biat etmek dışında başka bir çaresi kalmamıştı.

Bunun üzerine milyarder arkadaşı Thiel aracılığıyla Florida’daki Mar-a-Lago malikanesinde Trump ile buluştu, “tövbe” etti, özür diledi. Vance artık Trump kültünün devşirme, ama sadık bir müridiydi. Kendisine güvenmeyenleri bir nevi haklı çıkarmış, bütün görüşlerini 180 derece değiştirmişti. Bir zamanlar Trump Amerikasını anlamak için başvurulan bir pusula olan J.D. Vance, Trump Amerikasının ta kendisi olmuştu. 

İtikatta sağcı, amelde solcu

J.D. Vance, milyarder arkadaşları sayesinde Trump ile tanışmış, kısa bir sürede gözüne girmeyi başarmıştı. Trump’ın oğlu Donald Trump Jr. ile kanka olmuş, her gün mesajlaşmaya, konuşmaya başlamıştı. Trump karşısında ise “Evet, efendim” modunu açmış, geçmişteki bütün eleştirilerini rafa kaldırmıştı. J.D. müfakatını Ohio Senatörlük seçimlerinde aldı. Çekişmeli geçen çok adaylı bir önseçimde Trump’ın desteği sayesinde %32 oy alarak birinci oldu ve Cumhuriyetçilerin adayı olarak 2022 ara seçimlerinde Demokrat rakibi Tim Ryan’ı yendi. Çok genç bir yaşta senatör seçilmişti. Trump sayesinde siyasi bir kariyere sahip olmuştu. Nitekim bu durumun Trump da farkındaydı. Destek vermek için geldiği bir miting sırasında herkesin gözü önünde J.D.’yi aşağılayacak kadar da bu durumun tadını çıkarıyordu. 

Trump’a olan borcunu ödemek için Senato’da MAGA (Make America Great Again-Amerika’yı Yeniden Muhteşem Yap) hareketinin en büyük destekçisi oldu. 2020 seçimlerinde hile yapıldığını iddia etti, Trump’ın Kongre baskınına yol açan hareketlerini destekledi, Mike Pence’nin yerinde olsaydı seçim sonuçlarını reddeceğini söyledi. Sosyal meselelerde sağcı, ekonomik meselelerde ise solcu popülist vaatleri destekledi. Yeri geldiğinde büyük şirketlerin dağıtılması, sosyal yardımların devam etmesi, monopollerin engellenmesi, devlet yatırımlarıyla yolların yapılması için sol kanat Demokrat senatörlerle iş birliği yaptı, diğer Cumhuriyetçilerin aksine kamu kaynaklı sağlık sigortalarının kesilmemesi, sosyal yardımların azaltılmaması, sendikaların güç kazanması gerektiğini savundu. 

Vance, göç dahil birçok sosyal meselede ise sağcı. Trump’ın duvar fikri gibi önerilerle yasadışı göçün azaltılması için mücadele etti, özellikle yasadışı göç nedeniyle annesi gibi uyuşturucu bağımlılarının sayısının arttığını savundu. Eşcinsel evliliklere dair hak kazanımlarından geri adım atılmasını istememekle birlikte bu evliliklere federal düzeyde koruma sağlanmasına karşı çıkıyor, küçük yaşta cinsiyet uyum ameliyatı yapmanın suç sayılmasını, kürtajın ulusal çapta yasaklanmasını savunuyor. Evlilik kurumuna önem veriyor, boşanmaları eleştiriyor, kadınların anne olması için desteklenmesi gerektiğini söylüyor. Macaristan Başbakanı Viktor Orban’ın sıkı bir hayranı. Özellikle Katolik inancındaki çekirdek ailenin korunması ve bu çekirdek ailenin devlet tarafından sosyal ve maddi anlamda desteklenmesini önceliyor. 

Ekonomik anlamda solcu, sosyal anlamda sağcı olan J.D. Vance; kişisel hikayesinin de etkisiyle Trump Amerikası’na tam olarak hitap etmeyi başarabilen nadir isimlerden biri. Küreselleşme ve göç nedeniyle işini kaybeden veya kaybetme korkusu yaşayan, ırkçı ve cinsiyetçi fikirlere meyilli, elitlere karşı öfkeli bir seçmen kitlesinin popüler ve karizmatik “prensi”. Özellikle çıktığı yayınlarda Demokratlarla “mutsuz kedi sahibi kadınlar” gibi sıfatlarla dalga geçiyor, “Irkçı mısınız? Meksikalıları sevmiyor musunuz? Medya bizi hep böyle resmediyor” gibi çarpıcı cümlelerle başlayan reklamlarla dikkatleri üzerine çekiyor. İngiltere’deki İşçi Partisi’nin zaferinden sonra “İlk nükleer silaha sahip İslam ülkesi İngiltere” oldu diyecek kadar Trumpçı sağ dile hakim. 

J.D. Vance dış politikada da Trump’ın kusursuz bir replikası. Biden’i İsrail’e yeterince destek vermemekle suçlayan sıkı bir İsrail ve Netanyahu destekçisi. Filistinlilere karşı işlenen katliama karşı söylediği tek bir sözü dahi yok. Ukrayna’ya verilen desteğin kesilmesini savunuyor. Rusya ile müzakerelerin başlamasını, bu savaşın sona ermesinin ardından da Çin’e odaklanılması gerektiğini söylüyor. Çin ile rekabetin artması için gümrük vergilerin ciddi oranda arttırılmasını talep ediyor. Vance’e göre, ABD Ortadoğu’dan elini ayağını çekmeli. Suriye’deki askerlerin varlığından dolayı rahatsızlık duyuyor. Anlaşılacağı üzere, Türkiye’yi İsrail konusunda gayrimemnun ederken, Suriye konusunda memnun kılacak bir isim. Trump ile tek uzlaşmadığı nokta ise İran. Vance, Trump ve diğer şahin Cumhuriyetçilerin aksine İran’a karşı itidalli bir isim. İran karşıtı olmasına rağmen, İran ile doğrudan bir çatışmaya girilmemesi konusunda ekstra temkinli. 

“Redneck”e güven olmaz mı?

Trump, Kasım 2024 seçimlerini kazanırsa J.D. Vance Amerika’nın en genç başkan yardımcılarından biri olacak. Trump 2028 seçimlerinde iki dönem kuralı nedeniyle aday olamayacağı için de ilk günden itibaren 4 sene sonraki başkanlık yarışının favori ismi konumuna gelecek. Vance, birçok Cumhuriyetçi’nin aksine Trump’ın fikirleriyle neredeyse yüzde yüz uyumlu biri. Genç yaşı, iyi eğitimi, karizmasıyla Trump’ın bugüne kadar savunduğu platformu kurumsallaştırmaya talip biri gibi duruyor.

Bunu anlamak için Cumhuriyetçi Parti kurultayında bu hafta yaptığı konuşmasına bakmak yeterli:

“Doğduğum şehir, başkentteki yönetici sınıfı tarafından bir kenara atılmış ve unutulmuş bir yerdi.

Ben dördüncü sınıftayken, Joe Biden adındaki bir kariyer politikacısı, sayısız istihdam olanağını Meksika’ya kaçıran kötü bir ticaret anlaşması olan NAFTA’yı destekledi.

Ben lise ikinci sınıftayken, Joe Biden adındaki bir kariyer politikacısı, iyi Amerikan orta sınıf iş  olanaklarını yok eden tatlı bir ticaret anlaşmasını Çin’e hediye etti.

Ben lise son sınıftayken, aynı Joe Biden Irak’taki felaketle sonuçlanan bir işgali destekledi.

Ve yolun her adımında, Ohio’daki benimki gibi küçük kasabalarda ya da Pennsylvania veya Michigan’daki komşu kasabalarda, ülkemizdeki diğer eyaletlerde, iş olanakları denizaşırı ülkelere gönderildi ve çocuklarımız savaşa gönderildi.

…..

Her zamanki gibi Amerikalı elitler çeki yazdı, bedeli ise bizler ödedik.”

J.D. Vance, geçmişte Demokratlara oy veren, fakat sonrasında ekonomik sıkıntılar nedeniyle fakirleşen beyaz bir işçi aileden gelen, elitlerin el ele verip birçok orta sınıf genci ölüme yolladığı Irak Savaşı’nda görev alan, kendini yoksulluk sarmalından kurtaran biri olarak bu cümleleri kürsüden okudu. Trump gibi babadan zengin, şımarık, Epstein dahil itibarsız birçok elitle içli dışlı olmuş, şaşalı ve lüks bir hayat yaşayan, yolsuzluklara bulaşmış, bir sürü davada yargılanan bir hükümlü olarak değil. Vance, savunduğu politikalarla ve hayat hikayesiyle Trump’ın popülist bir siyasetle desteğini aldığı beyaz işçi sınıfının oyunu kalıcı bir şekilde almaya talip. Trump’ın aksine sahici bir hikayesi var. Ekonomik anlamda Trump’tan daha sol politikalar savunabilecek bir esnekliği, sosyal konularda çok daha muhafazakar olabilecek bir dindarlığı mevcut. 

Trump’a olan katkısı ise sadece fikirlerini ve siyaset tarzını kurumsallaştırması olmayacak. Evet, Vance halihazırda Trump’ın destek almadığı bir seçmen grubunun desteğini sağlayacak bir isim değil. Merkez seçmeni, Hispanik muhafazakarları ve siyahları heyecanlandırma kapasitesi yok. Fakat Trump’a çok özel bir fırsat sunuyor. Suikast girişimiyle adeta “modern bir mesihe” dönüşen Trump, geçmişte kendisini çok sert bir şekilde eleştiren birini başkan yardımcısı adayı yaparak ve veliahtı ilan ederek “affedici” konumuna yükseliyor. Trump, MAGA hareketinin ne kadar kapsayıcı bir tövbe kapısı olduğunu gösteriyor. Kurultayda Trump’a “geçmişte hata yaptım, sizle doğru yolu buldum” diyerek destek açıklayan eski striptizci modeller, siyah Amerikalılar, eski Demokrat Partili sendikacılar, Hispanikler bu hikayenin bir parçası. Trump kendisine geçmişte “Hitler” diyen birini yanına alarak tövbe kapısının açık olduğunu gösteriyor, Biden’dan ve Demokratlardan umudu kesmiş, ama kendisine tam olarak güvenmeyen seçmene göz kırpıyor. Nitekim J.D. Vance, Trump’ı sahici bulmayan seçmene doğrudan sesleniyor, özellikle Pennsylvania, Michigan, Wisconsin gibi eyaletlerde kampanya yapmayı planlıyor. 

Bütün şaşası, kişisel iniş çıkışlarla adeta bir “reality showu” andıran bu hikaye karşısında Demokratlar ise aynı ezberle “J.D. Vance gibilere güven olmaz” diyerek geçmişte dediği çelişkili açıklamaları hatırlatıyor. Trump’ın bu açıklamalardan ne kadar memnun olduğunun farkında dahi değiller. Belki de J.D. Vance gibi “rednecklere” (Liberallerin kırsal Amerika’daki muhafazakarlara aşağılamak için taktığı sıfat- ensesi güneşten yanmış) güvenilmeyeceğini düşünenler haklı çıktı. Fakat gururlu haklılıklarını bir kez daha ispatlayanların seçimleri kazanması için J.D. Vance’nin anneannesi gibi sadık seçmenlerini Trump’a kaptırmamaları, J.D. Vance gibi gençlerin oyunu almaları gerekiyor. Seçmeni aşağılamak, hor görmek yetmiyor. J.D. Vance hikayesinin karşısına yeni bir hikaye koymaları, yeniden orta alt sınıflara hitap etmeleri, umut dolu bir dönüşüm vaadetmeleri şart.

Bunun nasıl yapılacağına dair şüpheleri varsa J.D. Vance gibi muhafazakar bir beyaz genci dahi bir zamanlar umutlandıran Barack Obama’nın 2008 kampanyasına bakmaları yeterli. Tabii bunun için öncelikle Barack Obama’nın kapalı kapılar ardında verdiği tavsiyeyi dinleyip Joe Biden’i adaylıktan çekilmesi için ikna etmeleri gerekiyor.