Bu tabii bir edebiyat yazısı değil. Bunaltıcı havalarla ilgili havadan sudan bir yazı da değil.
Geçen günlerde Ankara’da yapılan Türkiye Futbol Federasyonu genel kurulundan kimsenin beklemediği bir sonuç çıktı.
Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Olağan Mali ve Seçimli Genel Kurul Toplantısında daylığını açıklayan ama sonra baskılar üzerine geri çeken iddialı ve Rizeli aday Servet Yardımcı’dan sonra mevcut başkan Mehmet Büyükekşi ile eski Trabzonspor Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu yarıştı.
Çoğu kendi illerinde işadamı, güçlü figür olan liglerden 321 delege oy kullandı.
Ve iktidarın desteklediği açık olan Büyükekşi, beş oy farkla kaybetti.
Kazanan muhalefetin adayı değildi tabii. O da iktidara yakın Trabzon’un eski başkanıydı ama işaret edilmemiş, desteklenmemiş adaydı.
İlk bakışta aşırı heyecana kapılanlar, bunu Türkiye’deki değişimin habercisi olarak görenler oldu.
Sonra Hacıosmanoğlu Cumhurbaşkanı’na tam bağlılığını gösteren bir konuşma yaptı.
Ama galiba bu da tek başına bu seçimi siyaseten anlamsız yapmıyor.
Çünkü bu Ankara’da son bir yılda ilk defa olmadı.
İlk ciddi işaret geçen yılki AYM Başkanlık seçimiydi. AYM başkanlığı için yapılan seçimde iktidarın desteklediği söylenen ve kazanması beklenen İrfan Fidan Anayasa Mahkemesinin 15 üyesinden 5’nin oyunu alabildi.
Zühtü Arslan 8 oyla yeniden başkan seçildi. Bir gece önceki tahminler Fidan’ın seçileceği yönündeydi. En az 8 üyenin iktidarın işaretiyle ona oy vermesi bekleniyordu. Fakat beklenen olmadı. İrfan Fidan hızlı yükselişini başkanlıkla taçlandıramadı.
İşaretler işe yaramadı.
Bu yılki AYM başkanlık seçimine de geçen yılki seçimin gölgesi düştü. Bu kez iktidara yakın çevre aday olarak İrfan Fidan’ı çıkarmadı. Ve daha merkezde bir isim sayılan iktidara yakın Kadir Özkaya başkan seçildi.
Daha dikkat çekici olan seçim ise Yargıtay’dakiydi.
Yargıtay’da başkan haftalarca seçilemedi.
Sonra bir anda MHP’ye yakın olduğu iddia edilen 3. Ceza Dairesi Başkanı çekildi.
Ve geriye iktidarın desteklediği iddia edilen mevcut Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca ileyine muhafazakar, iktidara yakın ama doğrudan işaret edilmeyen aday 3. Hukuk Dairesi Başkanı Ömer Kerkez kaldı.
Sonuç malum Kerkes 193’e- 103 gibi bir farkla Yargıtay Başkanı oldu.
Kerkes görevi teslim alırken dikkat çekici mesajlar verdi: “Türk yargısı; insan haklarına saygı, temel hak ve özgürlüklere saygı, fikrini aklına, bağımsızlığın gücünü kararına, tarafsızlık ve adalet duygusunu yüreğine kazımış gerçek hakim ve savcıların sırtında yükselecektir”
Bunlar, iktidarın süper etki gücünün kırıldığını, özellikle yanlış ve istenmeyen isimleri dayatmanın devrinin geçtiğini gösteriyor.
Yerel seçim sonuçları da bunu göstermedi mi?
Yerel seçimlerde muhalefetin başarısı ve CHP’nin hala anketlerde birinci çıkması insanların cesaretini artırıyor.
İşadamları, gazeteciler, adli personel ve bürokratların cesareti daha da artacaktır.
Bir demokraside bunaltıcı havaların çaresi de değişim rüzgarıdır.