Siyasette transferler, arayışlar ve yeni partiler

İktidarda çok güçlü bir parti de olsa, muhalefette çok sayıda farklı partiler de bulunsa, hatta seçimlere katılma hakkı kazanan yüzlerce tabela partisi de bulunsa fark etmiyor, "yeni bir siyasiparti" arayışı hiç bitmez ve siyaset kulislerinde hep konuşulur... Bu sadece siyasette yer bulamayan, arayış içinde olan siyasi aktörlerin talebi değil, her kamuoyu yoklamasında "hiçbiri" diyen seçmenler de bunu dile getiriyor.

İçinden geçtiğimiz küresel altüst oluş çağında bu talep çok daha büyük ve nereye evrileceği de öngörülemiyor. Batı demokrasilerinde merkez partilerin çöküşü ve aşırı sağ partilerin yükselişi de bu arayışı hızlandırıyor.

Türkiye bu aşırı sağ dalgayı, birileri görmezden gelse de AK Parti-MHP ittifakıyla uçlara savrulmadan "makul" düzeyde tutmayı başarmış durumda. Bu "makul merkez"in sağlam durması ve irtifa kaybetmemesi için de özellikle AK Parti'nin "dönüştürücü" rolünü sürdürmesi gerekiyor. Burada yaşanacak bir zafiyet, siyasi arayışı hızlandıracaktır ki bu bekleniyor. Bu yüzden yerel seçim sonrası CHP dâhil bütün siyasi partiler gözünü AK Parti'ye dikmiş ve neler olacağını izliyor.

Çünkü ortada bir gerçek var; başta CHP olmak üzere mevcut hiçbir parti, bırakın küresel altüst oluşlara çare üretmeyi, Türkiye'nin çok basit demokrasi sorunlarına bile dokunabilmiş değil. Bekledikleri tek şey iktidarın daha çok hata yapması.

İşte bu beklenti, küçük partileri de, parti kurmaya soyunan siyasi aktörleri de heveslendirmiş durumda.

En çok heveslenenler de CHP'li siyasi aktörler. Adı geçen hiçbir siyasi aktör, ortaya yeni bir siyaset koymadan yerel seçimlerde birinci parti çıkma özgüveniyle önümüzdeki cumhurbaşkanlığı seçimlerini de kazanacaklarını düşünüyor. Aralarında şimdiden başlayan kavganın bir nedeni de bu. Hepsi de "Nasıl olsa biz kazanacağız" hesabı içinde.

Diğer partilere gelince...

AK Parti'yi tırtıklamak için kurulan DEVA ve Gelecek partilerinin esamisi bile okunmuyor. Sağ oyları İyi Parti gibi CHP'ye eklemleme dışında bir şey yapmış değiller. Baksanıza yakın geçmişte, geleceğin siyasi aktörleri arasında sayılan Ali Babacan diye bir siyasi aktörden söz eden yok. Gelecek Partisi'nin adı bile zor hatırlanıyor. Şimdiden fire vermeye başladı bile... Kılıçdaroğlu'nu "sağa kaydı" diye eleştirenler her fırsatta sağdan adam devşirmeye devam ediyor. En son partinin sözcüsü Serkan Özcan, CHP'ye değilse bile "CHP'nin hamisi" İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun "siyaset ve ekonomi danışmanı" oldu.

Ama rahmetli Demirel'in deyimiyle "Turpun büyüğü heybede", yani İyi Parti'de... İyi Parti'de yönetim değişimi ve kurucu isimlerden Koray Aydın'ın istifası, CHP'nin oraya fokuslanmasına yetti. Önümüzdeki günlerde ciddi sayıda milletvekilinin CHP'ye geçeceği konuşuluyor.

Bu geçişte açıktan olmasa da Aydın'ın rolünden söz ediliyor. İyi Parti'de etkili bir isim şöyle diyor:

"Ben de Koray Aydın'a destek verdim, partinin başına gelseydikesin İmamoğlu ile birlikte hareket edecektik."

İyi Parti'den milletvekili bekleyenlerden biri de Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal. Her seçimde "yok hükmünde" olmasına ve İyi Parti kadar oy almamasına rağmen İyi Parti'den milletvekili beklemesi gerçekten şaşırtıcı. Dervişoğlu öfkelenmesin de ne yapsın?

Bu dönem kurulacağı beklenen yeni partilere gelince... İlk sırada ittifak siyaseti nedeniyle İyi Parti'yi sert eleştirip ayrılan Yavuz Ağıralioğlu var. Şimdiden Ankara'da tuttuğu 55 odalı parti genel merkeziyle "Ooo..." dedirtti ama aynı şeyi yeni siyaset üretmesi ve parti kadrosuyla dedirtebilecek mi belli değil. İzleyip göreceğiz.