İş dünyasına vergi paketi tasarısını anlatan Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, pakete ilişkin getirilen eleştiri ve önerileri not etmekle birlikte, tasarıda değişiklik sinyali vermedi. Harcamalar konusuna ise hiç girmedi.
Oysa ki bugün modern dünya vergi gelirlerini kamu harcama disiplini altında ele alıyor.
Vergi paketinden beklendiği öne sürülen yaklaşık 300 milyar liralık gelir; ülkenin Kur Korumalı Mevduat (KKM) ve 6 Şubat depremleri nedeniyle yüklendiği finansman yükü yanında devede kulak.
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) tarafından 2 Haziran tarihli en son verilerde KKM hesabı 2 trilyon 553 milyar 607 milyon TL oldu.
Ekonomistlerin belirlemelerine göre, 2022 başında önceki ekonomi yönetimi tarafından “liralaşma” hedefiyle başlatılan KKM’ye ödenen kur farkları ve vazgeçilen stopaj gelirleri dolayısıyla uygulamanın kamuya iki yıllık maliyeti 1.1 trilyon lirayı aştı.
Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı tarafından Mart 2023'te yayınlanan Kahramanmaraş ve Hatay Depremleri Raporuna göre depremin maliyeti yaklaşık 104 milyar dolar.
KKM’NİN YANINA ALTIN
MADENCİĞİNİ DE KOYALIM
Şimşek de önceki gün iş dünyasına bu iki gideri karşılamak için vergi gelirlerini artıracak önlemler almaya mecbur olduklarını belirtiyor.
İyi de milleti bu çukura kim ittiyse, o ödesin demek vergi verenlerin hakkı değil mi? Ekonomiyi kötü yönetip KKM kamburunu vatandaşın sırtına yükleyenler, Kamu Özel İşbirlikleri ve Yap-İşlet-Devret projelerinde kamu zararına yol açanlar, imara aykırı alanlarda yapılaşma izinleri verenler, demirden-çimentodan çalanların günahını vatandaşa yüklüyorlar.
Verilecek o kadar çok örnek var ki..
Son olarak Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı’ndan Sorumlu CHP Genel Başkan Yardımcısı Deniz Yavuzyılmaz, 9 işçiye mezar olan ve büyük bir çevre felaketine yol açan Erzincan İliç altın madenini işleten Anagold firması, 1.35 ton altın bulunduğunu, Enerji Bakanlığı’nın ise bu miktarı 8 ton olarak kaydettiği belgeyi paylaştı.
Arada 6.35 tonluk kayıp altının piyasa değeri 500 milyon dolar!
Geçmiş yazılarımda yer verdiğim bir başka “aldatmacayı” hatırlatayım. Altın madenciliğiyle ilgili çalışmalarıyla tanınan Çevre Mühendisi Yrd. Doç. Dr. Enver Yaser Küçükgül, Normandy Madencilik’in New York Borsası’na açılırken yaptığı resmi bildirimde, Bergama-Ovacık maden sahasında bir ton toprakta 41 gram atın bulunduğunun yazılı olduğu raporu gördüğünü anlatmıştı.
Oysa ki şirketin Türkiye devletine verdiği bilgi ton başına 9 gram altınmış. Bu miktar üzerinden devlete ödeme yapıyor.
MÜSİAD “ÖNCE GÜVEN SAĞLAYIN” DEDİ
TÜRKONFED, DEİK, TOBB, TÜRMOB, MÜSİAD, TİM’in başkan düzeyinde katıldığı diğerlerinin uzman ekipleriyle birlikte iştirak ettiği toplantı yaklaşık 4 saat sürmüş. Bunun son 2 saatinde, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile toplantıya giden Şimşek yer almamış.
Hazine ve Maliye Bakan Yardımcısı ve bakanlık bürokratları iş dünyasından gelen sorulara yanıt vermeye çalışmışlar. MÜSİAD Başkanı Mahmut Asmalı’nın toplantı sonrası basına yaptığı değerlendirme meselenin kritik boyutunu ortaya koyuyor:
Vergide tek tek kanunlarla değil yapısal bir değişiklik olması gerektiğini ilettiklerini vurguladıklarını söyleyen Asmalı, “Biz madde özeline girmedik, dedik ki vergi toplumsal bir sözleşmedir sık sık değişmemeli. Bir vergi reformu olmalı. Vergi gelir kaynağı olarak görülmemeli. Toplumun neredeyse yüzde 50’den fazlası zarar beyan ediyor. Dolayısıyla vergi bilinci oluşturmak şart. Bunun için de güven tesis etmek şart dedik.”
Asmalı’nın vergi gelirlerinin artmasının ön şartı olarak “güven” faktörünü ortaya konmasının şaşırtıcı bir yanı yok. Vatandaş vergi adaletinin sağlandığına, vatandaş parasının verimlilik ilkesi çerçevesinde toplum yararına kullanıldığına ikna olması gerekiyor.
Bunun için de vatandaşın ilk baktığı yer devletin harcama kalemleri…
Kamu ihaleleri, yatırımlar, teşvikler kimlere yönlendiriliyor, etki analizleri yapılıyor mu; şeffaf olarak bilinmesi, hesap verilebilmesi gerekiyor.
TASARRUF TEDBİRLERİNDEN NE SONUÇ ALINDI?
Mayıs ayı başında açıklanan “kamuda tasarruf tedbirleri” sonrası kamusal harcamalarda ne türden bir kısıtlama olmuş? Makam araçlarından, liyakatsiz kadrolarla şişirilen kamu personel bütçesinden, uçaklardan, saraylardan, şatafattan tasarruf olmuş mu?
Gazetelerde şöyle haberler yer aldı…
Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın mayıs ayına ilişkin açıkladığı bütçe uygulama sonuçlarına göre, mayıs ayında bütçe gelirleri, geçen yılın aynı ayına oranla yüzde 83.3 artarak 1 trilyon 7 milyar 136 milyon liraya, bütçe giderleri de yüzde 83 artışla 787 milyar 728 milyon liraya ulaştı.
AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından harcanabilen ve hesabı sorulamayan örtülü ödenek harcaması da yılın ilk beş ayında 5 milyar 34 milyon TL’ye ulaştı. Mayısta 920 milyon TL’lik örtülü ödenek harcamasına imza atıldı. Bu harcama şubat ve nisan aylarının ardından yılın üçüncü en büyük harcaması oldu.
Önceki akşam izlediğimiz Barış Terkoğlu’nun “Gündem Özel” programının vergi uzmanı konuğu Ozan Bingöl, tasarruf tedbirleri sonrası kamudaki “harcama kalemlerindeki” artışa vurgu yaptı.
Bingöl, tasarruf tedbirlerinin açıklandığı mayıs ayında bir önceki aya göre tanıtım ve temsil giderlerinin yüzde 583, lojman bakım-onarın masraflarının yüzde 244, lojman kira giderlerinin yüzde 164, baskı ciltleme masraflarının yüzde 158 oranında artmasına dikkat çekiyordu.
AKP’li BELEDİYELER KAMUYU MÜLKSÜZLEŞTİRİYOR
Türkiye gazetesi önceki gün AKP’nin Kızılcahamam’daki toplantısında partilileri bilgilendirmek üzere kürsüye çıkan Bakan Şimşek’in belediye başkanlarına, “Sizin mali durumunuz iyi gözükmüyor. Kendi merkezi bütçemiz ile ilgili durumu anlattım. Ama gelgelelim sizin durumunuz merkezi hükümetten çok çok daha kötü. Belediyelerin yıllık personel giderleri bütçe gelirlerinin yüzde 30’unu aşamaz. Hiçbiriniz kanuna uymuyorsunuz. İstihdam bürosuna dönüşmüşsünüz” diye seslendiğini yazmıştı.
Bakanlıktan bu kulis habere ilişkin, “Sayın Bakanımızın sunumu, parti ayrımı yapmaksızın, tüm belediyelerin genel borçluluğuyla ilgili olduğu için uyarılar da o bağlamda yapılmıştır. Parti belediyelerinin mali durumlarına ilişkin ayrı bir sunum yapılmamıştır.” açıklaması geldi.
CHP Sözcüsü Deniz Yücel tarafından, 31 Mart seçimleri sonrası AKP ve MHP’den CHP’ye geçen belediyelerin 100 milyar lira borcu olduğu açıklamasının üzerinden yıllar geçmedi. AKP’li belediyeler aynı tutumlarını sürdürüyorlar mı?
Keşke Şimşek AKP’li belediyelerin yıllardır ödemedikleri önce vergi borçlarını da önlerine koysaydı.
Bakın AKP’li belediyeler ne yapıyor biliyor musunuz? Vergi borçlarına karşılık belediye mülklerini Hazine ve Maliye Bakanlığı’na bağlı Milli Emlak’a devrediyorlar. Kendileri de ihtiyaç duydukları binalar için kira ödüyorlar.
Dün kamunun mülkiyetinde olan, okul, cami arazisi gibi gayrimenkuller özel sektöre geçiyor.
Vergi tahsilatı adı altında yine kamudan zenginlere bir servet-varlık aktarımı yolu döşeniyor.
Şimşek’in "İstihdam bürosuna dönmüşsünüz" tepkisi, iş dünyasının yabancısı olduğu bir konu değil.
Türk Sanayici ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Başkanı Orhan Turan’a Şimşek ile yapılacak iş dünyası toplantısı öncesi hazırlıklarını sorduğumda, “Mesele kamuda verimliliği artması” demiş ve eski Ekonomi Bakanlarından AKP Ekonomi İşleri Başkanı Nihat Zeybekçi’nin kamu çalışan oranının yüksek olduğuna dikkat çektiğine işaret etmişti.
2003 yılında Türkiye’de kamuda çalışan kişi sayısı 2 milyon 187 bin 599’du. Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı’nın verilerine göre Mart 2024 itibariyle kamuda istihdam edilenlerin sayısı 5 milyon 238 bin 424'e çıktı.
Türkiye’de atanamayan öğretmenler sorunu bile giderilmemişken kamuda çalışan sayısından ziyade “liyakat” sorunu daha büyük önem taşıyor. Ahbap-çavuş ekonomisinin uzantısı olarak parti ilişkisi ya da emmisi olan işe girebiliyor.
Vergi paketinden hedeflenen yaklaşık 300 milyar TL gelirin, 100 Milyar TL’sinin kamu kesiminden beklendiğini belirten Orhan, kamudan tahsil edilmesi gereken tutarın 20 milyar dolar olduğunu vurguluyor.
Bir leğende deniz gören ülkem!