“Görevden affını isteyen ve görevden af talebi kabul edilen”

“F. KOCA’dan  boşalan Sağlık Bakanlığına K. MEMİŞOĞLU, M. ÖZHASEKİ’den boşalan  Çevre… Bakanlığına M. KURUM, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 104’üncü ve 106ncı maddeleri gereğince atanmıştır.”

Resmi Gazete’de yayımlanan (2 Temmuz) bu atama işleminin Anayasal dayanağı belirtiliyor; ama  “Görevden affını isteyen ve görevden af talebi kabul edilen” kaydı, dayanaksız ve tümüyle Anayasa dışı.

Milletvekili seçilme yeterliği olanlar arasından atanan ve görevlerine son verilen Bakanların ve Cumhurbaşkanı yardımcılarnını, Cumhurbaşkanına karşı sorumluluğu (md.104 ve 106) siyasal nitelikte; çünkü görevleriyle ilgili suç işledikleri iddiasıyla, CB yardımcısı ve bakanlar hakkında, TBMM üye tamsayısının salt çoğunluğunun vereceği önergeyle soruşturma açılması istenir. Yargılama yetkisi ise, Yüce Divan sıfatıyla Anayasa Mahkemesi’nin.

“HİÇBİR KİMSE…”

Egemenlik normu olarak Anayasa’da yazılı olmayan hiçbir yetki kullanılamaz:

-Hakimiyet bila kaydü şart milletindir ( Egemenlik, kayıtsız şartsız Milletindir) (1921. 1924,1961 ve 1982).

Hiçbir kimse veya organ, kaynağını anayasadan almayan bir Devlet yetkisi kullanamaz” (1961, 1982).

Anayasa, af yetkisini yalnızca TBMM’ye tanıyor; CB’nin kesinlikle böyle bir yetkisi yok.

Bu nedenle, her bakan değişikliği işleminde kullanılan “af istemi ve af istemini kabul” kaydı, tümüyle Anayasa dışı ve  hukuken yok hükmünde.

HANGİ İSTİKRAR?

Parlamenter rejime yöneltilen istikrarsızlık eleştirisi açısından, 6 yılda değiştirilen bakan sayısıını hatırlayan var mı? Hangi siyasal istikrar? Ama bu konuya girmiyorum. Parlamenter rejimde hiç değilse Bakan değişikliği nedeni bilinir. Keyfilik ile özdeşleşen Parti Başkanlığı Yoluyla Devlet başkanlığı ve Yürütme (PBDBY) ise, halkı bilgilendirme gereği bile duymuyor.

SUÇ VE HUKUK

Bakanlar suçlu ise, süreç belli; o durumda bile suçsuzluk karinesi ilkesi geçerli.

Sn. KOCA ve HASEKİ, suçunuz ne? Af konusunu bilmek, bütün yurttaşların hakkı; zira görev alanınız, yaşam hakları üzerine.

Sn. KOCA, toplum sağlığı üzerinde ne tür sakıncalar yarattınız? 2023 seçimlerinde milletvekilliği adaylığına karşı direnebilen 2 bakandan biri oldunuz. Şu halde suç tarihi son bir yıl!

Sayın HASEKİ, Türkiye ekosistemi üzerinde ne tür zararlar verdiniz?  Zira ekokırım suçu, en başta Kurum çağrışımı yapıyor.

Kamuoyu önünde  şaibelisiniz. Açıklayın: hangi suçlar af kapsamında?

Soruyorum; TBMM üyeleri ve TBMM’de temsil edilen siyasal parti genel başkanları,  neden susuyorsunuz, egemenlik yetkisinin bir kişi tarafından gaspedilmesi karşısında?

CHP girişimlerine “hukuka çağrı” diyordum? Çünkü PBDBY, normalleşmeye kapalı.

PBDBY’E SON

2017 kurgusu, Hükümet başta gelmek üzere, Fatih’ten bu yana oluşan anayasal kurum ve kuralları bir çırpıda yok etti; bütün yetkileri tek kişiye verdi. Buna karşın, Anayasa’da yer almayan “yetki yaratma”! girişimi, ‘Anayasa üstü’ olma arzu ve iradesinin dışavurumu olup, başlıbaşına PBDBY kurgusunun neden sürdürülemez olduğunun açık bir göstergesidir. (Demokratik hukuk Devleti ile bağdaşmayan düzenleme ve uygulamaları çok yazdım).

PBDBY’e son vermek, aslında FETRET ayracını kapatmak demek. Türkiye Cumhuriyeti’ni ayraç içine alan FETRET dönemi  neden bir an önce sona ermeli? Her gün tanık olduğumuz demokrasi ve hukuk dışı eylem ve işlemler, bu soruya yeterli yanıtı oluşturuyor.

Sözde kabine değişikliği, sözde af talebi ve af lütfu vb.  Anayasa dışı fiili işlem ve uygulamalara, kısacası keyfi, gayri ciddi ve laçka yönetime son vermek için “Ayracı kapatmak”, Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarının en güncel ve ivedi sorunudur.

Anayasal dezenformasyon suçu yoluyla halk iradesini gasp eden uygulamalara seyirci kalmak yerine, PBDBY kurgusunu aşmaya yönelik söylem ve çalışma kararlılığı sürekli kılınmalıdır.