Cumhurbaşkanı Erdoğan'la İspanya ve İtalya temaslarının ardından dönüş yolunda yaptığımız röportajı bugün gazetede okuyacaksınız. Biz Avrupa'daki politik, sosyal ve ekonomik atmosfere dair izlenimlerle devam edelim.
Önce İspanya.
Artık Ankara'nın Avrupa'daki en sıkı müttefiki Madrid diyebiliriz. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Sosyalist Başbakan Sanchez çok iyi anlaşıyorlar. Filistin gibi kritik meselelerde yan yana gelip verdikleri resim son derece samimi. 2 metrelik boyuyla İspanya Kralı 6. Felipe de bu pozitif karede.
Yöneticileri arasındaki kişisel uyumun şekillendirdiği politik hava iki ülke arasındaki ticari ilişkileri de uçurmuş durumda.
2023 yılında İspanya, Türkiye'nin en çok ihracat yaptığı ilk beş ülkearasına girmişti. Erdoğan'a temaslarında eşlik eden 150 kişilik işadamları heyetinden DEİK Başkanı Nail Olpak'ın yüzü gülüyordu. Bu sene Türkiye-İspanya ticaret hacminin 20 milyarı doları bulacağını söyledi.
Bu meblağın içinde yalnızca ticari bir kalem olmayan savunma sanayii ürünlerinin de bulunduğunu hatırlatmakta fayda var. Zira bu işbirliği, kimi Batılı ülkelerin Türkiye'ye yönelik askeri kısıtlamalarının hâlen devrede olduğu bir ortamda şüphesiz ki politik bir tavra da işaret ediyor.
Çünkü AB, artık Avrupa ülkeleri için sırtını verip yoluna devam edeceği bir ittifak değil. İngiltere'nin adayı terk etmesinin ardından liderlik sorunu daha da belirginleşen AB, artık refahın ve güvenliğin garantisi olarak görülmüyor. Londra gibi ikili ilişkilere ağırlık verip dönemsel ittifaklarla varlığını korumaya yönelen Avrupa ülkelerinin sayısının artması bunun açık göstergesi.
Sadece ne kendine ne de güya birliğin lokomotifi olan Almanya'ya kararlı, net bir güzergâh çizebilen Scholz gibi silik aktörleri görüp arayışlara giren Doğu Avrupa devletlerinden bahsetmiyorum. AB Parlamentosu seçimlerinde Macron'u ezen muhalefet de Fransa'yı ABD çıkarlarına hizmet eden kukla bir devlet olmaktan çıkarmayı, bağımsızlığına kavuşturmayı vaat ediyor.
Dünya siyasetini domine eden ABD ve Çin-Rusya arasındaki rekabette iddiasını kaybeden eski kıta sakinleri de gözlerini ufka dikince ilk olarak yanı başlarındaki Türkiye'yi görüyorlar.
***
MADRİD'DE YAŞAM
Şehir merkezinde kiralık 1+1 evler 2000 euro civarında, asgari ücret 1200-1500 euro civarında.
Sokaklarda uyuyan evsizlere denk geliyorsunuz ama Afrikalısığınmacılar bizdeki gibi tartışma konusu değil. Sebebini soruyorum. "Çünkü iş yok" diyorlar. Avrupa'ya, İspanya'dan girengöçmenler iş imkânının olduğu kuzey ülkelere gidiyorlarmış.
Marketler, restoranlar, kafeler İstanbul'dan daha ucuz.
***
EV SAHİBİ MELONİ'DEN ADAMINA GÖRE MUAMELE
Erdoğan'ın 2 günlük İspanya temaslarının ardından ikinci durağı İtalya'ydı. Türkiye ne G7'de var ne de AB üyesi.
Ancak Başbakan Meloni, G7 Zirvesi'nin onur konuğu olarak ağırladığı Erdoğan'ı el üstünde tuttu.
AB'nin işleyişine en yüksek sesle itiraz eden, bir iddia ortaya koyan ve son seçimlerde oylarını yükselten Meloni'nin hem G7'deki hem de AB'deki "müttefiki" Fransa'nın Cumhurbaşkanı Macron'a muamelesiyse tüm Avrupa basınında manşetleri süsledi.
***
MUHALEFET YERELE SAPLANMIŞ DURUMDA
Türkiye enerjisini, içerideki incir çekirdeğini doldurmayan siyasi tartışmalara değil, geleceği tartışmalı olan AB'de ortaya çıkan yeniimkânlara kanalize edebilirse herkes kazanır.
Erdoğan, röportajımız esnasında tam olarak bu havadaydı. İç siyaset polemikleriyle ilgili sorularımızı cevaplarken, tartışmaları zaman kaybı olarak gördüğünü hissettirdi.
Bu umut verici bir kararlılık.
Zira Cumhurbaşkanı dışarıda Türkiye için lobi yürütürken içeride kendisinin başlattığı yumuşama sürecini bozmaya çalışan ÖzgürÖzel'e bakılırsa, yerel seçim sonuçlarıyla şımaran muhalefet gelmekte olanın farkında bile değil.
***
G7'DEN BİDEN KULİSİ
Dünya magazini ayakta uyuyan görüntüleriyle meşgulken ABD Başkanı Biden, zirvede "Ben bitti demeden bitmez"havasındaymış. Güvenilir kaynaklardan aldığım kulis bilgisine göre, Biden geçen sefer de anketlerin Trump'ı gösterdiğini hatırlatıp kasımda seçimleri alacağına emin görünüyormuş. Belli mi olur?