Atı alan Üsküdar'ı geçti, Kılıçdaroğlu hala kayıp giden istikbalinin edebiyatını yapıyor.
Geçenlerde Uğur Dündar'ı kelimeleriyle dövdüğü makalesinde şairane bir üslup kullanmıştı. Dün de kendisini meclis gurubunda gözyaşı dökerek alkışladıktan birkaç hafta sonra koltuğunu altından alan Özgür Özel'le görüşmesinin ardından yayınladığı makalesini şu aforizmayla sonlandırıyordu:
"Ama şunu bilmenizi isterim; 'Geçmedim muhannet köprüsünden su apardı beni, Yatmam çakal yatağında, aslanlar yese beni..."
Köroğlu'nun, Pir Sultan'ın deyişlerinden, Evliya Çelebi'nin Sefername'sine, Kanuni Sultan Süleyman'ın, Yavuz'un beyitlerinde kadar edebiyatımızda sıkça rastladığımız namert köprüsü kalıbı Kemal beyin ağzından dökülünce ister istemez folklorik çağrışımlar da yapıyor.
Benim aklıma teke zortlaması geliyor mesela. Ya da diğer adıyla değişmeli oyun.
Bilirsiniz işte, Burdur, Isparta, Antalya, Denizli ve Fethiye çevresinde, yaygın bir halk oyunudur. Yörükler, göçebe hayatının sembolü olan keçinin inadını, dans eşliğinde ayaklarla topuk vurma, diz çökme, yalpa yapma hareketleri yaparak taklit ederler.
Kılıçdaroğlu'nun, Baykal'a okyanus ötesi kaset kumpası sayesinde CHP Genel başkanlığı koltuğuna paraşütle indiği günden itibaren girdiği her seçimi kaybettiği halde koltuğu bırakmaması da keçi inadının siyasetteki birebir karşılığı değil mi?
Onca şansı heba edip kaybetmişsiniz, CHP de yeni bir yolu tercih etmiş, deniyor işte. Kime neye sitem ediyorsunuz? Bu neyin inadı Kemal Bey?
Meral Hanım gibi dik durun, çekilin kenara.
Evet, edebiyata eğilmek iyi bir tercih olabilir, nefretinizi azaltır. Ama "köprü möprü" diye mecaz yaparken bir durun düşünün.
Öyle ya, "FETÖ'nün montaj tapelerini Meclis kürsüsünden deşifre etmek ve darbe gecesi siyasetçi arayan askerlere, tanklara selam durmak da dahil de dahil geçmediğiniz köprü mü kaldı Allah aşkına" diye sormazlar mı adama?
***
BAKAN BEY'E İÇİŞLERİ BAKANLIĞI DEĞİL KÜLTÜR BAKANLIĞI YAKIŞIR
CHP'nin "gölge kabine" projesini duymuştuk ama İçişleri Bakanlığı'ndan sorumlu milletvekillerinin kim olduğunu bilmiyorduk.
Dün tüm Türkiye CHP'nin gölge İçişleri Bakanı'nı öğrendi. Soyadıyla müsemma Murat Bakan. CHP Genel Başkan Yardımcısı.
Sayın Bakan dün görev alanında tespit ettiği bir skandalı şu sözlerle kamuoyuna ve dünyaya ilan ediyordu:
"Dün İstanbul'da yunus ekipleri tarafından ele geçirilensilahlar. Bu miktarda silah ile neler yapılabilir? Bunların ele geçirilen kısmı olduğu düşünüldüğünde ele geçirilmemiş daha ne kadar silah olabilir? Hele ki Türkiye'de ikamet eden milyonlarca göçmen olduğu düşünülürse... Türkiye uyuşturucuticaretinde olduğu gibi silah ticaretinde de silah rotası haline mi geldi? Silahların meşei nedir? Yarın İçişleri Bakanı AliYerlikaya'dan açıklama bekliyoruz?"
Fıkrayı uzatmayayım.
Silahlar TRT'deki Teşkilat isimli dizinin setindenmiş.
Bence Bakan Bey'in yeri İçişleri değil, Kültür Bakanlığı. Heyecanlı olabilir ama neticede hevesli.
***
KARİYE'Yİ GÖRMEK İÇİN SABIRSIZLANIYORUM
Ayasofya'nın ardından 79 yıl önce müzeye dönüştürülen Kariye camii ibadete açılıyor.
12 yıldır devam eden restorasyonun ardından nasıl bir şaheser ortaya çıkartılmış olduğunu görmek için sabırsızlanıyorum.
***
ÇOK GÜZEL FOTOĞRAF
İsrail, El Cezire'nin kapısına kilit vurdu.
ABD'de öğrencilerin Filistin'e destek eylemleri üzerine Biden yönetimi "İsa'yı Yahudiler öldürdü" demeyi antisemitizm sayıp suç ilan etti.
Faşizm tırmanıyor.
Çok şükür bu kez yönetimler, onca baskıya rağmen pandemide olduğu gibi, toplumsal histeriyi tırmandıramıyorlar.
Yalnızca Müslümanlar değil akıl ve vicdan sahibi herkes direniyor.
Yandaki kare ABD'deki üniversitelerden birinde çekildi.
Kimileri fotoğrafa bakınca "öyle namaz mı kılınır" diye söylene dursun, başına kefiye takıp kardeşiyle saf tutan kızın namaz kıldığını sansın, ben bu fotoğraf bakınca umut tazeliyorum.
Çünkü, İsrail ve soykırımcı ortaklarının bu kareye baktıkça, korktuklarının başlarına geldiğini görüyorlar.