Salonda bir süre güçlükle ilerliyor. Bu sırada Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş, “Yorgunsunuz, isterseniz sizi salona alalım, görüşmek isteyenler oraya gelsin” diyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan da bu daveti geri çevirmiyor. Meclis Başkanı ile birlikte Mermerli Salon’a geçiyorlar.
YOĞUN GEÇEN 24 SAAT
23 Nisan resepsiyonundan 1 gün önce Cumhurbaşkanı ile birlikte Irak’taydık. Bağdat ve Erbil’de çok yoğun bir 24 saat geçirdi.
Sabah erken saatte Bağdat’a uçtuk. Orada önce Cumhurbaşkanı Abdüllatif Reşid ile bir araya geldi. Ardından Başbakan Sudani ile uzun bir görüşme yaptı. İki ülke arasında 17 anlaşmanın imza törenine katıldı. Türkmen temsilcilerle yaptığı toplantıdan sonra Bağdat’tan Erbil’e geçtik. Erbil’de IKBY Başkanı Neçirvan Barzani ve Başbakan Mesrur Barzani ile görüştü. KDP Lideri Mesut Barzani’yi kabul etti.
23 Nisan günü ise önce Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde çocukları kabul etti. Ardından İstanbul’a geçip İsmailağa Cemaati’nin lideri merhum Hasan Kılıç’ın cenaze namazına iştirak etti. Akşam saatlerinde Ankara’ya dönüp 23 Nisan resepsiyonuna katıldı.
Yorgunluk değil, yorgunluk ötesi bir durum. Ama Erdoğan iyi dayanıyor.
CUMHURBAŞKANI’NIN ÇAY DAVETİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan salona geçince AK Parti Grup Başkanvekili Mehmet Emin Akbaşoğlu resepsiyonun yapıldığı salona gelip CHP Genel Başkanı Özgür Özel’e Cumhurbaşkanı’nın çay davetini iletiyor.
RANDEVU İSTİYOR
Özgür Özel Mermerli Salon’a girdiği sırada Erdoğan, Meclis Başkanı Kurtulmuş ve salondakilerle sohbet ediyor. Özgür Özel gelince ayağa kalkıyor, iki lider tokalaşıyorlar. Özgür Özel, “Biz de sizden randevu isteyecektik. Hazır buluştuk burada randevu istiyorum” diyor. Erdoğan da “Olur. Tabii. Görüşelim” diye karşılık veriyor. Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş, Özgür Özel’i yanına davet ediyor. Oturulunca Cumhurbaşkanı Erdoğan, Özel Kalem Müdürü Hasan Doğan’ı yanına çağırıyor. Erdoğan ile Hasan Doğan bir süre konuşuyorlar. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Özgür Özel’e dönerek, “Önümüzdeki hafta görüşelim. Özel kalemlerimiz karşılıklı olarak konuşsunlar” diyor. Böylece günlerdir konuşulan Erdoğan-Özel görüşmesinin randevusu kesinleştiriliyor.
‘HAYIRDIR AMELİYAT MI OLDUN’
DSP Genel Başkanı Önder Aksakal’ın, Özgür Özel’e sorusuyla bir anda sohbet sağlık konusuna kayıyor. Önder Aksakal, “Sayın Genel Başkan ameliyatın sonucu nasıl oldu? Benim için de tavsiye ediyorlar, o yüzden size sormak istedim” diyor. Özgür Özel, “Gayet iyi oldu. Bir süre kortizon kullanmam gerekiyor” diyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmayı ilgiyle dinledikten sonra Özgür Özel’e, “Hayırdır ameliyat mı oldun?” diye soruyor.
GÖZLÜK DERECEM 6.75’Tİ
Özgür Özel de “Göz ameliyatı oldum. Gözlük derecem 6.75’ti. Doktorlar ameliyatı önerdiler. Ben de yaptırdım. Memnunum” diye karşılık veriyor. Erdoğan, geçmiş olsun dileklerini iletiyor. Bu sırada Özgür Özel’e göz ameliyatı yapan doktoru, aynı zamanda CHP Grup Başkanvekili ve Ankara Milletvekili Murat Emir de yanında. Murat Emir ameliyata ilişkin bilgi veriyor.
8 YIL ARADAN SONRA
Sonra liderler arasında sıcak bir sohbet başlıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Müsaadenizle ayrılmak istiyorum” diyerek ayağa kalkınca herkes ayağa kalkıyor. Erdoğan salondakilerle tek tek tokalaşıp ayrılıyor. Ardından da birer, ikişer ayrılıyorlar.
DİYALOG ÖNEMLİ
Siyasette diyaloğu her zaman önemsedim. Çünkü iktidarı da muhalefeti de bu ülkenin partileri. Cumhurbaşkanı da CHP Lideri de bu ülkenin insanları. Görüş ayrılıkları demokrasinin gereği. Ama iktidar ile ana muhalefetin ülkenin temel meseleleri hakkında diyalog içinde olması önemli. Biz diyalogsuzluktan çok şey çektik. 12 Eylül öncesinde Demirel ile Ecevit’in cenazede bile tokalaşmadıkları haberleri yapılıyordu. Erdoğan ile Kılıçdaroğlu arasındaki ilişki de ondan daha iyi değildi. En son 15 Temmuz darbe girişiminden sonra 25 Temmuz 2016 tarihinde görüşmüşlerdi. Kılıçdaroğlu diyaloğu değil Erdoğan’a hakareti tercih eden bir liderdi. Ama bu tavır ülkeye bir şey kazandırmadı.
8 YIL ARADAN SONRA
Özgür Özel ise diyaloğu tercih ederek gömleğin ilk düğmesini doğru ilikledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan ise uzatılan eli karşılıksız bırakmadı. Sıkılı yumruklarla tokalaşma olmaz. Karşılıklı olarak atılan adımlardan sonra iki lider önümüzdeki hafta bir araya gelecekler. Bu CHP Genel Başkanı ile Cumhurbaşkanı’nın 8 yıl aradan sonra görüşmesi anlamına geliyor.
YENİ SÜRECİN FOTOĞRAFI MI
Eğer bu süreç iyi değerlendirilirse yeni dönemin yeni siyaseti olabilir. Erdoğanile Özgür Özel’in tokalaşma ve görüşme görüntüleri yeni döneme damgasını vurabilir. Yeni dönem siyasetinin simgesi olarak değerlendirilebilir. Tabii kıymeti bilinip iyi değerlendirildiği taktirde.
Özgür Özel, seçimlerden sonra ağır başlı bir devlet adamı portresi çiziyor. Bununla da puan topluyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan ise temel meselelerde diyaloğu tercih ettiği için Özgür Özel’e ayrı bir kredi açıyor. Bağdat dönüşünde Erdoğan’a yeni anayasa konusunu da sormuştuk. Türkiye’nin darbe ruhunu taşıyan bu anayasadan kurtulması, daha yenilikçi ve özgürlükçü bir anayasaya kavuşması gerektiğini söyleyip “Cumhuriyet Halk Partisi’nin de böyle bir değişime destek verebileceği düşüncesinde ve inancındayım” diyerek açık kapı bırakmıştı.
ÖZGÜR ÖZEL’İN ÖN ŞARTLARI
Özgür Özel’in “Kırmızı çizgiden ziyade bir başlangıç hattının olması lazım” stratejisi yerinde. Yeni dönemin siyasi göstergesi olacak ilk adım Erdoğan, Özgür Özel görüşmesiyle atılacak. Yeni anayasa ve başkanlık sisteminin restorasyonu konusunda Özgür Özel’in bazı ön şartlarla geleceği söyleniyor. Örneğin, Gezi’den dolayı hapiste olanların durumu gibi... Eğer buralarda bir esneklik sağlanırsa CHP’nin yeni anayasa müzakerelerine katkı vermesi bekleniyor.
İHTİYATLI İYİMSERLİK
İlk günlerden moralleri bozmak istemem ama siyasi hayatımızda çok şey gördüğümüz için bir çekince düşmek isterim. Dilerim bu yalancı bahar olmaz. Özgür Özel, “Muhalefetin en sertini yapacağımızdan kimsenin şüphesi olmasın. Ama nezaketi ve müzakereyi terk etmeyeceğiz” dedi. Elbette ki CHP’den beklenen muhalefet yapmak. Ama bu muhalefetin şekli ve sınırları ne olacak? Onu da zamanla göreceğiz. Dilerim Özgür Özel bir süre sonra Kılıçdaroğlu’nun kodlarına dönmez. “Yumuşak atın tekmesi sert olur” derler. O zaman kendi de kaybeder, demokrasimiz de kaybeder.