Van’da yaşanan hukuksuzluk, skandal Yüksek Seçim Kurulu’ndan döndü.
Mevzu malumunuz.
Yüksek Seçim Kurulu’nun aday olmasında, seçilmesinde hukuki bir engel görmediği, DEM Partili Abdullah Zeydan Van’da yüzde 55 oyla belediye başkanı seçildi. Zeydan seçildikten sonra Adalet Bakanlığının seçimlere saatler kala ve 29 Mart Cuma günü mesainin bitimine de 5 dakika kala Diyarbakır Savcılığı’na “Abdullah Zeydan’ın memnu haklarının kullanma süresi yanlış hesaplanmış, siyasi yasaklılığı devam ediyor” diye bir yazı gönderdiği, Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesinin “pardon biz yanlış hesaplamışız” diyerek bir sene önce verdiği “siyasi yasaklılık kararı sona ermiştir” kararını kaldırdığı ortaya çıkmıştı.
Van İl Seçim Kurulu, Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nin “pardon” demesi üzerine seçilme hakkını geri alınan Abdullah Zeydan’ın yerine AK Partinin adayı Abdulahat Arvas’ı belediye başkanı olarak belirlemişti.
Günler süren protestolar, tepkiler YSK’da karşılık buldu… Hukuksuzluk YSK’dan döndü, Yüksek Seçim Kurulu hukuksuzluğu düzeltti ve mazbatanın Dem Partili Abdullah Zeydan’a verilmesine karar verdi.
İtiraf etmeliyim ki YSK’nın bu kararına şaşırdım. Ben kamuoyunda oluşan tepkiler üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geri adım attığını ve YSK’nın da Erdoğan’ın geri adım atması üzerine bu kararı verdiğini düşünüyordum.
Yanılmışım. YSK ve Beştepe’ye yakın kaynaklarım YSK’nın Abdullah Zeydan karanını Erdoğan’a rağmen verdiğini Erdoğan’ın da bu karardan hiç mutlu olmadığını söyledi. Bu bilgiyi olabilecek bütün kaynaklarımdan teyit ettiğimi ifade edeyim.
YSK Abdullah Zeydan kararı 7 üyenin kabul 4 üyenin ret oyu ile çıktı.
YSK’yı hukuki çerçevede kaldığı için böylesi bir konjonktürde bu hukuksuzluğu düzeltme cesareti gösterdikleri için tebrik ediyorum.
Gelelim madalyonun öteki yüzüne…
Yine bir HSK klasiği ile karşı karşıyayız…
Verdikleri hukuka açıkça aykırı kararlardan dolayı haklarında şikayetler yapılan yargıçlar hakkında hiçbir işlem yapmayan…
Kararları “kesin ve bağlayıcı” olan Anayasa Mahkemesi’nin verdiği “ihlal kararlarına” uymayı açıkça reddederek hukuk ihlalleri işleyen, Anayasa Mahkemesi’ni “yetki gaspı” yapmakla itham eden yerel mahkemelerle ilgili harekete geçmeyen…
DW Türkçe’nin haberine göre; Hakimler ve Savcılar Kurulu Adalet Bakanlığının müdahalesi istikametinde davranarak, yüzde 55 oy oranıyla Van Belediye Başkanlığını kazanan DEM Partili Abdullah Zeydan’ın bir yıl önce memnu haklarının iadesi kararını veren Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi hakkında inceleme başlattı…
Şaşırdık mı?
Açıkça ifade etmeliyim ki aksi olsaydı bir hayli şaşırırdım. Sonuçta iktidarın gözünün içine bakan, iktidarın yakından takip ettiği dava dosyalarıyla ilgili tetikte bekleyen, bir elinde sopa bir elinde havuç iktidarın hoşuna gitmeyecek kararları veren hakim ve savcıları sürgün eden, iktidarın hoşuna gidecek kararları veren hakim ve savcıları ödüllendiren bir HSK var…
Böyle çünkü Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminde HSK üyelerini iktidar bloğu belirliyor, böyle olduğu için de HSK iktidarın gözüne bakıyor. İktidarda yargıyı HSK eliyle dizayn ediyor…
HSK’nın hali pürmelali budur: Yargıya güvensizliğin, yargının siyasallaşmasının, yozlaşmasının merkezi üssü haline geldi…
HSK’dan başka türlü bir davranış beklenmesi şaşırtıcı olurdu.
Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi hakkında başlattığı inceleme seçim sonucunu değiştirmeyecek. Bu konuda elbette ki normal bir hukuk devletinde YSK’nın verdiği karar nihaidir.
Seçim gecesi balkonda yaptığı konuşmada “Nerede bir eksik, hata, kasıt varsa üzerine gitmeliyiz. Sandıktan çıkan mesajı aldık, özeleştirimizi yapacağız” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın milli irade sadece kendisine oy verdiğinde değil, DEM’e de oy verdiğinde saygı duyması gerekiyor.
Çünkü sandıktan ağır hezimetle çıkmasının tek sebebi ekonomi değil. Vatandaş sandıkta oyunu kullanırken sadece ekonomiye tepki göstermedi, son on yılda oluşturduğu hukuksuzluklara, sandıkta kazanamadığı yerleri kayyumla alma adaletsizliklerine tepki gösterdi.
Bütün bunları masasına koyarak özeleştiri yapması gerekiyor.
YSK Erdoğan’ın hoşnut olmayacağı bir karar verdi…
Van’da yaşanan hukuksuzluk skandalı, Yüksek Seçim Kurulu’ndan döndü.
Mevzu malumunuz.
Yüksek Seçim Kurulu’nun aday olmasında, seçilmesinde hukuki bir engel görmediği, DEM Partili Abdullah Zeydan Van’da yüzde 55 oyla belediye başkanı seçildi. Zeydan seçildikten sonra Adalet Bakanlığının seçimlere saatler kala ve 29 Mart Cuma günü mesainin bitimine de 5 dakika kala Diyarbakır Savcılığı’na “Abdullah Zeydan’ın memnu haklarının kullanma süresi yanlış hesaplanmış, siyasi yasaklılığı devam ediyor” diye bir yazı gönderdiği, Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesinin “pardon biz yanlış hesaplamışız” diyerek bir sene önce verdiği “siyasi yasaklılık kararı sona ermiştir” kararını kaldırdığı ortaya çıkmıştı.
Van İl Seçim Kurulu, Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nin “pardon” demesi üzerine seçilme hakkını geri alınan Abdullah Zeydan’ın yerine AK Partinin adayı Abdulahat Arvas’ı belediye başkanı olarak belirlemişti.
Günler süren protestolar, tepkiler hukuku YSK’da buldu… Hukuksuzluk YSK’dan döndü, Yüksek Seçim Kurulu hukuksuzluğu düzeltti ve mazbatanın Dem Partili Abdullah Zeydan’a verilmesine karar verdi.
İtiraf etmeliyim ki YSK’nın bu kararına şaşırdım. Ben kamuoyunda oluşan tepkiler üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geri adım attığını ve YSK’nın da Erdoğan’ın geri adım atması üzerine bu kararı verdiğini düşünüyordum.
Yanılmışım. YSK ve Beştepe’ye yakın kaynaklarım YSK’nın Abdullah Zeydan kararını Erdoğan’a rağmen verdiğini Erdoğan’ın da bu karardan hiç mutlu olmadığını söyledi. Bu bilgiyi olabilecek bütün kaynaklarımdan tekrar tekrar teyit ettiğimi ifade edeyim.
11 üyeli YSK’da Abdullah Zeydan kararı 7 üyenin kabul 4 üyenin ret oyu ile çıktı.
YSK’yı hukuki çerçevede kaldığı için ve böylesi bir konjonktürde bu hukuksuzluğu düzeltme cesareti gösterdikleri için tebrik ediyorum.
***
Gelelim madalyonun öteki yüzüne…
Yine bir HSK klasiği ile karşı karşıyayız…
Verdikleri hukuka açıkça aykırı kararlardan dolayı haklarında şikayetler yapılan yargıçlar hakkında hiçbir işlem yapmayan…
Kararları “kesin ve bağlayıcı” olan Anayasa Mahkemesi’nin verdiği “ihlal kararlarına” uymayı açıkça reddederek hukuk ihlalleri yapan, Anayasa Mahkemesi’ni “yetki gaspı” yapmakla itham eden yerel mahkemeler hakkında harekete geçmeyen HSK…
DW Türkçe’nin haberine göre; Hakimler ve Savcılar Kurulu yüzde 55 oy oranıyla Van Belediye Başkanlığını kazanan DEM Partili Abdullah Zeydan’ın memnu haklarının iadesine karar veren Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi hakkında inceleme başlattı… Biliyorsunuz, söz konusu mahkemenin bu kararı, bir yıl sonra Adalet Bakanlığının müdahalesi ile Sacının itirazı üzerine, iptal edilecek, aynı mahkeme “kararımı geri alıyorum” diyerek karar verecekti. Bunu üzerine İl Seçim Kuru Zeydan’ın adaylığını ve seçilmişliğini iptal etmişti.
***
Şimdi, HSK’nin, söz konusu mahkemenin hakimleri hakkında, “bir yıl önce niye öyle karar verdiniz?” diye inceleme başlatmasına şaşırdık mı?
Açıkça ifade etmeliyim ki aksi olsaydı bir hayli şaşırırdım. Sonuçta iktidarın gözünün içine bakan, iktidarın yakından takip ettiği dava dosyalarıyla ilgili tetikte bekleyen, iktidarın hoşuna gitmeyecek kararları veren hakim ve savcıları sürgün eden, iktidarın hoşuna gidecek kararları veren hakim ve savcıları ödüllendiren bir HSK var… Bir elinde sopa, bir elinde havuç!
Böyle, çünkü Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminde HSK üyelerini iktidar bloğu belirliyor, böyle olduğu için de HSK iktidarın gözüne bakıyor. İktidar da yargıyı HSK eliyle dizayn ediyor…
HSK’nın hali pürmelali budur: Yargıya güvensizliğin, yargının siyasallaşmasının, yozlaşmasının merkezi üssü haline geldi… Bu benim iddiam değil uluslararası raporlara geçmiş bir olgudur.
HSK’dan başka türlü bir davranış şaşırtıcı olurdu.
Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi hakimleri hakkında başlattığı inceleme seçim sonucunu değiştirmeyecek.
Seçim gecesi balkonda yaptığı konuşmada “Nerede bir eksik, hata, kasıt varsa üzerine gitmeliyiz. Sandıktan çıkan mesajı aldık, özeleştirimizi yapacağız” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın milli irade sadece kendisine oy verdiğinde değil, DEM’e de oy verdiğinde saygı duyması gerekiyor.
Çünkü sandıktan ağır hezimetle çıkmasının tek sebebi ekonomi değil. Vatandaş sandıkta oyunu kullanırken sadece ekonomiye tepki göstermedi, son on yılda oluşturduğu hukuksuzluklara, sandıkta kazanamadığı yerleri kayyumla alma adaletsizliklerine tepki gösterdi.
Bütün bunları masasına koyarak özeleştiri yapması gerekiyor.