1)“Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur lafı boşmuş”
Süleyman Demirel’in bu ünlü sözünün, Erdoğan’ın onca ekonomik krize rağmen özellikle Mayıs 2023 seçimlerini kazanmasıyla birlikte tedavülden kalktığı sonucuna varılmıştı. Fakat 10 ay sonra, seçmen sayısı artmasına rağmen AKP’nin 3 milyon daha az oy almasında başta emeklilerin durumu olmak üzere ekonomik sıkıntıların bulunduğu muhakkak.
2) “Erdoğan çok rahat”
Aslında “Erdoğan ne yapar eder kazanır, hele İstanbul’u vermez” sözü beş yıl önce tekzip edilmişti. Fakat 2023’teki zaferinin ardından ilk olarak İstanbul’u yeniden kazanmayı telaffuz etmesiyle birlikte tekrar dillere yerleşti. Kampanya sürecinde sadece miting yapması, televizyonlara pek çıkmaması da Erdoğan’ın çok rahat olduğu şeklinde yorumlandı. Değilmiş.
3) “İstanbul seçimlerini DEM Parti ve Yeniden Refah Partisi belirleyecek“
Benim de sık sık tekrarladığım bu tespit aslında son günlerde peş peşe yayınlanan anketlerle yalanlanıyordu ama inanmak güç geliyordu. Sonuçta ne DEM Parti’nin, bir önceki seçimdeki gibi yüzde 8 oy alması halinde bile Ekrem İmamoğlu’nun kaybettiğini, ne de YRP son anda adayını çekip bütün oyları ona gitse bile Murat Kurum’un kazanabildiğini gördük.
4) “Bu seçimlerde esas olan İstanbul, diğerleri teferruat“
Evet İstanbul çok önemliydi, İmamoğlu’nun 12 puan farkla yüzde 51 ile kazanması tarihi bir olaydı, fakat olay sadece bundan ibaret değildi. AKP’nin 3 büyükşehir, 12 il, 180 ilçe ve 77 belde belediyesi kaybetmesi; ilk kez bir il (Nevşehir) ve 5 fazla ilçe belediyesi kazanmasına rağmen İYİ Parti’nin özellikle büyükşehirlerde hezimete uğraması da başlı başına önem arz ediyor.
5) “Bu seçimin sürprizleri YRP ve Zafer Partisi olacak“
Bu da ben dahil çok kişinin ısrar ettiği bir tespitti. Yüzde 6.19 oy oranı, bir büyükşehir (Şanlıurfa), bir il (Yozgat) ve 39 ilçe belediyesiyle YRP bizi haklı çıkardı ama 2023’ten daha az oy alan ve hiçbir belediye başkanlığı kazanamayan Zafer Partisi bizi yanılttı.
6) “Milliyetçilik yükselişte”
Mayıs 2023’te MHP, İYİ Parti, Zafer Partisi, ayrıca cumhurbaşkanı adayı olarak Sinan Oğan’ın aldıkları oylara bakılarak Türkiye’de milliyetçiliğin altın çağını yaşadığı düşüncesi hakim oldu. Buna bağlı olarak AKP’den milletvekili seçilmiş olan Tuğrul Türkeş bir “milliyetçiler ligi“ oluşturulmasını önermişti. Ama 31 Mart’ta bu üç partinin toplam oyu yüzde 10’u ancak geçebildi.
7) “CHP ana muhalefet olmaya mahkum”
2002’den bu yana AKP’nin oylarında çok inişler çıkışlar oldu ama hiç birinci parti olma özelliğini kaybetmemişti, ta ki 31 Mart’a kadar. Beş yıl önce, o kadar başarılı olmasına rağmen CHP, AKP’den yaklaşık 3.5 milyon az oy almıştı, bu sefer AKP’ye bir milyondan fazla oy fark attı.
8) “Katılım oranının düşmesi iktidara yarar“
Mayıs 2023 hezimetinin ardından muhalefet seçmeni büyük bir hayal kırıklığı yaşamış, siyasete küsmüştü. Bu nedenle başta CHP olmak üzere muhalefet partilerinin değil başka partilerden oy almak kendi seçmenlerini bile sandığa götürmekte zorlanacakları düşünüldü. 31 Mart’ta katılım oranı beklendiği gibi düştü fakat sonuçlara baktığımızda en büyük firenin iktidar cenahında olduğu görüldü.
9) “CHP Türkiye partisi olamaz”
Kırklareli, Sakarya ve Kocaeli istisna CHP, ülkenin batısının tamamında il belediyelerini kazandı. Bunlardan özellikle Bursa, Balıkesir, Denizli ve Manisa büyükşehirlerini, Kütahya, Afyon gibi illeri alması epey şaşırtıcı oldu. Ama bunun dışında Giresun, Amasya, Adıyaman, Kilis, Kırıkkale gibi illeri de sürpriz bir şekilde alan CHP’nin büyükşehirlerdeki Kürt oylarının hatırı sayılır bir bölümünü de kazandığı düşünülürse bir Türkiye partisi olduğunu söyleniliriz.
10) “CHP ile yan yana duran sağcılar kaybediyor“
“YRP’nin yaptığını neden DEVA, Gelecek ve Saadet partileri yapamadı?” sorusuna kestirmeden “çünkü CHP ile yanına durdurlar, sağ seçmendeki ‘CeHaPe’ alerjisini kaşıdılar“ gibi cevaplar verildi. Bunlara İYİ Parti’yi de ilave edebiliriz. Fakat “hür ve müstakil” girdikleri yerel seçimlerde bütün bu partiler buhar oldu. Demek ki neymiş: CHP sağcılarla yan yana durduğunda kaybediyormuş!