Gürsel Tekin’e bak Kılıçdaroğlu’nu anla

Gürsel Tekin, CHP İstanbul İl binasının önüne saat 13.32’de geldi. Haliyle gergindi.

Tam 17 dakika süren bir açıklama yaptı. O sırada bardak ve su şişesi fırlatanlar oldu. Gürsel Tekin başına şemsiye tutarak önlemeye çalışan görevlilere, “İsterlerse kurşun atsınlar” diye engel olmamalarını istedi. Kayyum olmadıklarının altını çizdi. “Şikâyet edenler CHP’liler, taraflar CHP’liler, bizi önerenler CHP’li arkadaşlar. Biz kayyum değiliz, çağrı heyetiyiz” dedi. Her fani muhalif medyanın linçinden tadacaktır. Kemal Kılıçdaroğlu için işleyen bu kural Gürsel Tekin için de işledi. Gürsel Tekin, “Hiçbir arkadaşımı incitmeyeceğim ama bu cevap vermeyeceğim anlamına gelmez. Önümüzdeki günlerde bizim de söyleyeceklerimiz olacak” dedi. Gürsel Tekin’i eleştirenlerden biri de benim ama Gürsel Tekin başka bir pozisyonda olsaydı bu kez kahraman ilan edilirdi. 

GERGİN BEKLEYİŞ

Gürsel Tekin il binasının önünde uzun bir süre bekledikten sonra saat 14.45’te CHP il binasına giriş yaptı. Bu sırada bazı CHP’liler tepki gösterdi. İl binasının içine girmesi kolay olmadı. Bir süre kapının içinde beklemek zorunda kaldı. Gürsel Tekin saat 15.02’yi gösterirken il binasının içine girmeyi başardı. İçeriye girildiğinde tepkilerin dozu daha da arttı. Ama Gürsel Tekin görevine başlamayı başardı.

15 EYLÜL’ÜN İŞARETİ Mİ

Böylece Özgür Özel’in CHP binasına giremeyecekler iddiası çöktü. Bu durumda 15 Eylül’de mutlak butlan kararı çıkar, Kılıçdaroğlu yeniden göreve getirilirse CHP Genel Merkezi’ne girecek demektir.

ATATÜRK’ÜN EVİNE SAHİP ÇIKMAK

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, herkesi İstanbul İl Başkanlığı önündeki eyleme destek vermeye çağırdı. “Bütün CHP’lileri Atatürk’ün evine sahip çıkmaya çağırıyorum” dedi. Her yolsuzluk, usulsüzlük, rüşvet olayından sonra CHP yöneticilerinin ‘Atatürk’ün evine sahip çık’ı öne sürmesinden dolayı gına geldi. Atatürk sizin yolsuzluklarınız üstüne örtülecek şal değil.

Uğur Mumcu’nun, “Bu ülkede banka soyarken kar maskesi, devleti soyarken Atatürk maskesi takılır” sözü her defasında bir gerçek oluyor. Özgür Bey önce sen Atatürk’ün evine sahip çık. Çünkü sen Atatürk’ün koltuğunda oturuyorsun. Önünde eylem yapılan CHP İl binasının alınması para kuleleri ile gündeme geldi. Hâlâ mahkemesi sürüyor. İstanbul İl kongresi, delegeler parayla satın alındığı iddiasıyla mahkeme kapısında. Büyük kongrenin adı ise “şaibeli kongre”. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ise yolsuzluk, rüşvet ve irtikap davaları nedeniyle tutuklu.

Özgür Bey, öncelikle sizin Atatürk’ün evine sahip çıkmanız gerekiyor.

DEAŞ’I YENİDEN HAREKETE GEÇİRDİLER

İzmir’deki karakol saldırısında DEAŞ izleri ortaya çıkınca ilk olarak Trump’ın “DEAŞ’ı, Obama ve Hillary Clinton kurdu” sözleri hatırıma geldi. Saldırı için, daha az ceza alması için 16 yaşındaki terörist seçilmiş. Sadece daha az ceza alması için seçildiğini düşünmüyorum. Daha az dikkat çekeceği düşünülmüş.

1- Organize suç örgütleri de son zamanlarda tetikçi olarak 18 yaşın altındakileri seçiyor. Adalet Bakanı Yılmaz, 15-18 yaş kuşağındakilerle ilgili ceza oranlarını yeniden düzenleyen bir çalışma yapıldığını açıkladı.

2- Saldırgan DEAŞ kampına gidip eğitim almamış. Artık terör örgütleri, uzaktan kumanda ile sosyal medya kanalları üzerinden bu eğitimleri veriyorlar. Saldırganın sosyal medyadan kafa kesme görüntülerini izlemesi, eylem tiplerini incelemesi, silah eğitimine ilgi göstermesi bu yüzden.

3- Saldırganın karakolun hemen karşısında hedef küçülterek ilerlemesi, araçları kendine siper etmesi, hücum yeleğine benzer bir çantayı sırtında taşıması, karakolun önüne gelince uzun namlulu silahla doğrudan hedef alarak ateş açması, saldırıdan sonra soğukkanlı bir şekilde kaçmaya çalışması, balkonlara çıkanlara ateş açması, yaralandığı halde sırt çantasından çıkardığı el bombalarını atması iyi yetiştirildiğini gösteriyor.

4- Teröristin yaralı olarak ele geçirilmesi önemli. Böylece arkasındaki bağlantıları ortaya çıkarmak mümkün olacak.

DEAŞ İMZASI

5- Saldırgan, sosyal medya hesabından DEAŞ lideri Bağdadi’nin Türkiye’nin hedefte olduğu açıklamasını paylaşmış. Yaralandıktan sonra tekbir getirmesi klasik bir DEAŞ eylemi tarzı. Böylece DEAŞ imzasını atıyorlar.

6- Terörist, Instagram sayfasından intihar saldırısı yapacağını paylaşmış. Bu da bize suçu önleme konusunda sosyal medya hesaplarının takibinin ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Bu konuda yeni bir güvenlik yapılanmasına ihtiyacımız var.

7- Terörsüz Türkiye süreci başladıktan sonra DEAŞ’ı hareketlendirmeye başladılar. Suriye’de bir süre önce SDG-PKK’nın kontrolündeki DEAŞ kampından kaçırılanlar oldu. Onları Şam’da Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara’ya suikast hazırlığı yaparken MİT yakalamıştı. 

DEAŞ CANLANDIRILDI

DEAŞ bitirilmişti. Suriye’de 8 Aralık devriminden ve Türkiye’de “Terörsüz Türkiye” süreci başladıktan sonra DEAŞ yeniden harekete geçirildi. Eski Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, DEAŞ’ı “İngiliz anahtarı”na benzetmişti.

İSRAİL’E DEĞİL İSLAM DÜNYASINA

Terörist, sosyal medya hesabından Gazze’de İsrail’in katliamlarına tepki gösteriyor. Ama İsrail orada duruyor. İsrail’e tepkiliysen git İsrail’e saldır. Neden İsrail’le en çok mücadele eden, Gazze’ye en fazla yardımı yapan Türkiye’ye saldırıyorsun? Bu sorunun saçma olduğunun farkındayım. Çünkü DEAŞ şimdiye kadar İsrail hedeflerine yönelik en ufak bir saldırıda bulunmadı. Çünkü ipleri onların elinde. Patronları onlar. O nedenle hep Müslümanlara saldırdı.

ERDOĞAN’IN KRİTERİ ŞEHİT AİLELERİ

Terörsüz Türkiye sürecinin en önemli kriteri, şehit ailelerinin ve gazilerimizin hassasiyeti. Cumhurbaşkanı Erdoğan kapalı, açık her toplantıda “Şehit aileleri ve gazilerimizin hassasiyetine dikkat edeceğiz” diye uyarıda bulunuyor.

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Yayman, 2007 yılında Şırnak’ta şehit olan Süleyman Yılmaz’ın ailesini ziyaret edip şehidin eşi Ayşegül Yılmaz’ı Cumhurbaşkanı Erdoğan’la görüştürdü. Cumhurbaşkanı Erdoğan daha önce de Hatay’da şehit ailesini ziyaret etmiş. Ayşegül Hanım telefon görüşmesi sırasında Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, “Aradığınız için çok memnun olduk. Sizin yanınızdayız, dualarımızdasınız Sayın Cumhurbaşkanım. Allah başımızdan eksik etmesin” diyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan da “Şehitlerimizi rencide edecek, gazilerimizi üzecek hiçbir adım atılmayacak” diye karşılık veriyor.

Bu süreç yeni şehitler gelmesin diye yürütülen bir süreç. O nedenle şehit aileleri ve gazilerimizle birlikte yürütülmesi gerekiyor.