CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik ve yönetimi görevden alındı.
Gürsel Tekin, CHP İstanbul İl Başkanı olarak atandı. Gürsel Tekin görevi kabul ettiğini açıkladı. Böylece 15 Eylül’de yapılacak olan CHP’nin şaibeli Büyük Kurultayı’yla ilgili mahkemenin kararına da ışık tutacak yeni bir süreç başladı. CHP’de hesaplar karıştı. Yeni bir denklem ortaya çıktı.
Davayı açan CHP’li delegeler.
Görevden alınanlar CHP İl Yönetimi.
Göreve getirilenler yine CHP’liler.
Gürsel Tekin daha önce CHP İstanbul İl Başkanlığı, Genel Sekreterlik ve Teşkilat Başkanlığı görevlerinde bulunmuştu. Gürsel Tekin’le birlikte göreve getirilen isimler ise CHP’nin eski ilçe başkanları.
Bu karar Büyük Kurultay’la ilgili davadan çıkacak karara ilişkin de ipuçları veriyor. Kurultay iptal edilirse Kılıçdaroğlu atanmayacak demek ki. Onun yerine CHP’lilerden oluşan bir çağrı heyeti atanacak demektir. Ayrıca bu karar, 15 Eylül’de çıkacak olan kararın da bir provası niteliğinde. Özgür Özel kararı tanımayacaklarını söylemişti. Eylem yapacaklar. Ama bakalım sonuçta İstanbul İl Başkanlığı’nı devretmeyecekler mi?
GÖZLER 15 EYLÜL’DE
Bu karar, 15 Eylül’de yapılacak olan CHP Büyük Kurultayı’yla ilgili davanın da benzer bir şekilde sonuçlanacağını işaret ediyor.
Çünkü İstanbul İl Kongresi’yle ilgili verilen kararda Büyük Kurultay’da oy kullanan 196 delegenin delegeliği iptal edildi. Maddi menfaat karşılığı iradesi değiştirildiği tespit edilen bu delegeler büyük kongrede oy kullandı. Kılıçdaroğlu seçimi 18 oyla kaybetmişti. Bu durum dahi Büyük Kurultay’ın sonucunu sakatlayan bir durum.
CHP yönetimi karara tepki gösteriyor. Özgür Özel iktidarı suçluyor. Ancak CHP’lilerin şapkayı önlerine koyup düşünmeleri lazım. CHP, çok şey yaşadı. 12 Eylül darbesinden sonra kapatıldı. CHP kurultaylarında liste savaşları yaşandı.Ama CHP’nin hiçbir kurultayı delegelerin parayla satın alındığı, 150 bin lira ile 350 bin lira arasında paranın döndüğü, telefon ve tablet hediye edildiği, belediyelerde işe alma karşılığı delegelerin oy vermeye ikna edildiği, pavyon köşelerinde pazarlıkların yapıldığı iddiasıyla yönetimin görevden alınmasını ilk kez yaşıyor. İstanbul İl Kongresi’yle ilgili iddianameye giren ses kayıtlarında CHP’li delegeler kendilerine para teklif edildiğini itiraf ediyorlar. Rüşveti teklif eden CHP yöneticisi, aldım diyen CHP delegesi, mahkemede itiraf eden CHP’li. Peki iktidar bu işin neresinde? Rüşveti teklif eden iktidar mı, aldım diyen iktidar mensubu mu, itiraf eden iktidara yakın kişiler mi? Hayır.
EKO SİSTEM
CHP’nin sorunu ne şaibeli kurultay ne iptal edilen İstanbul İl Kongresi. CHP’nin sorunu Ekrem İmamoğlu. Ve onun kurduğu sistem. “Eko sistem”. Ekrem İmamoğlu parayla önce CHP’li satın almış, sonra cumhurbaşkanlığını satın almayı kafasına koymuş. Parayla CHP’yi satın alınca cumhurbaşkanlığını da satın alacak bir sistem kurmuş. Bu sistem CHP’de iş yapmış ama cumhurbaşkanlığına gelince deşifre olmuş.
Ekrem İmamoğlu hangi işin içindeyse orada bir kirli çark oluşturmuş. Ekrem İmamoğlu Beylikdüzü Belediye Başkanlığı’ndan rüşvet, irtikâp suçlamasıyla yargılanıyor. Ekrem İmamoğlu’nun kurduğu sistem CHP’nin İstanbul İl Kongresi’nin rüşvet iddiasıyla iptal edilmesine neden oldu. Ekrem İmamoğlu’nun merkezinde yer aldığı CHP’nin Büyük Kurultayı ise şaibe iddialarıyla mahkemede. Daha ne olsun?
CUMHURBAŞKANI OLACAKTI
Ekrem İmamoğlu’nun her şeyi sahte, her şeyi şaibeli. Diplomasi sahte ama verdiği rüşvetler gerçek. Kirli bezle temizlik yapılmaz. Her işi şaibeli olan Ekrem İmamoğlu bir de Türkiye’ye cumhurbaşkanı olmak istiyor. Belli ki ülkenin tapusunu üstüne geçirecek.
ERDOĞAN’DAN SONRASI YİNE ERDOĞAN...
Bir süredir ısrarla ‘Erdoğan’dan sonra’ diye bir fitne kazanı kaynatmaya çalışıyorlar. Şimdiye kadar Erdoğan’ı yıkmak için her uluslararası projede görev üstlenenler ise yeni kumpasın medya ayağını oluşturmaya çalışıyorlar. Benim, Demirel’in 28 Şubat’ta tekrar Cumhurbaşkanı seçilmek için, Cumhurbaşkanı Senfoni Orkestrası’nın konseri üzerinden askere mesaj gönderdiğini hatırlatmamı dahi bir yerlere çekmeye çalışmışlar. Darbelerin götürdüğü Demirel, 28 Şubat’ta kötü bir sınav verdi. Tarihi misyonuna ters düştüğü için bir daha cumhurbaşkanı seçilemedi. Ben yaşlı bir gazeteci olarak o günleri hatırlattım. Onu almış başka yere çekmeye çalışmışlar. Buradan size ekmek çıkmaz. Buna “Dam üstünde saksağan vur beline kazmayı” derler, başka şeyler de söylerler. Bu konuda zengin bir atasözü arşivimiz vardır.
MENDERES VE ERDOĞAN
AK Parti, Erdoğan sayesinde 23 yıldır iktidarda. Bu bir rekor. Bunun siyasi tarihimizde bir örneği daha yok. Erdoğan, her girdiği seçimi kazanan bir lider. On binlerce insanı milletvekili, yüzlerce insanı bakan yapmış. Onun sayesinde cumhurbaşkanı, başbakan olanlar var. Erdoğan, artık bir dünya lideri. Bu millet bir şehit Başbakan Menderes’i çok sevdi, bir de Erdoğan’ı. AK Parti’de Erdoğan gibi bir lider varken ondan sonrası konuşulur mu?
Erdoğan’dan sonrası yine Erdoğan.
AMAN BALIKLAR RAHATSIZ OLMASIN
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Roketsan’ın Sinop’ta yaptığı füze testlerine balıklar olumsuz etkileniyor diye karşı çıktı.
Türkiye’nin en uzun kıyı şeridi Karadeniz’de olduğu için roket ve füzelerin testi Karadeniz’de yapılıyor. Test yapılacağı zaman Navtex ilan ediliyor, güvenlik önlemleri alınıyor.
Halkımızın savunma sanayisine büyük ilgi gösterdiği bir dönemde, savaşların artık füze savaşlarına döndüğü bir devirde böyle bir çıkış yapmak Özgür Özel’e siyaseten fayda sağlamadığı gibi zarar verir.
Özgür Özel’in balıklar rahatsız olacak füze testi yapılmasın anlamına gelen çıkışı espri konusu oldu. O zaman savaşta düşmana füzelerle değil hamsilerle karşılık veririz gibi espriler üretildi. Ayrıca CHP’nin geçmişte de dev eserlere karşı çıktığının hatırlanmasını sağladı. Hafızayı tazeledi.
MEGA PROJELERE KARŞI ÇIKTILAR
Ecevit, Keban Barajı’na “Bu kadar elektriği toprağa mı vereceksiniz? Kurbağalar için göl yapıyorsunuz” diye karşı çıkmıştı.
Menderes, İstanbul’da Vatan Caddesi’ni yapınca İsmet Paşa başta olmak üzere CHP’liler, “Vatan Caddesi’ne uçak mı indireceksiniz?” diye eleştirmişlerdi.
Demirel, Boğaziçi Köprüsü’nü yaptırırken önce “yıkılır” demişler, sonra da “Bu köprüden zenginler geçecek” diye karşı çıkmışlardı.
Şimdi de Çelik Kubbe’ye “Yandaşları koruyacak” diye itiraz edenler var.
Özal’ın yaptırdığı Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’ne ise çevreye zarar verecek, çiçekler, böcekler ölecek diye muhalefet etmişlerdi.
Adana’da yapılan Seyhan Barajı’na ise “Fareler kemirecek. Baraj yıkıldığında Adana sular altında kalacak” diye karşı çıkmışlardı.
İstanbul’da çevre duyarlılığı diye başlatılan Gezi olayları sırasında oluşturulan Taksim Platformu ile hükümet temsilcilerinin yaptığı görüşmede İstanbul Havaalanı, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Kanal İstanbul ve Akkuyu Nükleer santralının durdurulmasını talep etmişlerdi.
Listeyi daha fazla uzatmak istemiyorum. Çünkü hepsini yazsam ansiklopedi olur.