Yazın sıcak gündeminde en çok takip edeceğimiz konulardan biri PKK’nın silah bırakması olacak.
Birileri inanmasa da PKK’nın silah bırakmasıyla ilgili takvim işlemeye başladı.
Ama 50 yıldır devam eden ve Türkiye dışında Irak, Suriye ve İran’da da kolları olan, Avrupa yapılanmasına sahip bir terör örgütünün silah bırakma ve tasfiye sürecini itidalli bir şekilde takip etmek gerekiyor. Bu, fırından ekmek almaya benzemiyor. Dünyanın en kanlı terör örgütlerinden biri tasfiye ediliyor.
SÜREÇ YÖNETİMİ
Ayrıca, PKK’nın silah bırakması kadar önemli olan bir nokta da sürecin yönetilmesi. Habur’da yaşananların ne kadar zarar verdiği unutulmamalı. Bir yandan PKK’nın silah bırakması sağlanacak diğer yandan terör örgütü mensuplarının entegrasyonu gerçekleştirilecek, bütün bunlar sağlanırken bu sürecin Türk sorununu tahrik etmemesine özen gösterilecek.
SAVAŞ ORTASINDA BARIŞ
MİT bu süreci çok başarılı bir şekilde yönetiyor. Devletimizin kapasitesi bunu yönetmeye müsait. Ama burası İngiltere ya da İspanya değil. İngilizler, İRA sorununu ABD desteğiyle çözdü. İspanyollar, ETA’yı tasfiyeyi başta Fransa olmak üzere Avrupa Birliği’nin desteğiyle gerçekleştirdi. Biz bu süreci Avrupa’nın göbeğinde değil, dünyanın istihbarat servislerinin cirit attığı, bir savaşın bitmeden diğerinin başladığı kan ve ateş ortasındaki Ortadoğu’da başarıyoruz. Bir hafta önce İran füzeleri, İsrail savaş uçakları ve Amerikan bombardımanıyla İsrail-İran savaşı yaşanıyordu.
BİRİLERİ ÇALIŞIYORDU
Şu günü, saat şunda bir grup PKK’lı silah bırakacak gibi ayrıntılara girmek istemiyorum. PKK’nın yayın organları Öcalan’ın silah bırakma konusunda yeni bir çağrı daha yapacağını söylüyorlar. Biz İsrail, İran savaşıyla ya da CHP Kurultayı’yla uğraşırken birileri çalışıyordu. Sadece şunu söyleyebilirim. PKK’nın silah bırakma süreci başlıyor. Ya da başladı.
SURİYE’DE NE OLUYOR
Suriye’de ABD’nin yapılandırdığı SDG-PKK-YPG’nin bu süreçte nasıl hareket edeceği en önemli soru işaretlerinden birini oluşturuyor. ABD’nin baskısıyla Mazlum Abdi’nin Suriye yönetimiyle yaptığı bir anlaşma var. Ayrıca Öcalan’ın çağrısına uyacaklarını açıkladılar. Ama SDG-PKK-YPG cephesinde bir isteksizlik hissediliyor. Zamana yayma, konjonktür tersine dönerse bundan yararlanma diye bir beklenti içinde oldukları anlaşılıyor.
MAZLUM ABDİ NE OLUR
Ama tam aksine PKK’nın silah bırakmasıyla ilgili süreç güçleniyor. Suriye ile ABD arasındaki ilişkiler gelişiyor. Türkiye ile Suriye arasındaki ilişkiler güçleniyor. Türkiye, yeni Suriye devletinin inşasında önemli roller üstleniyor. Yani demem o ki süreç Mazlum Abdi’nin beklentisi doğrultusunda değil tam aksi yönde ilerliyor. Mazlum Abdi’nin de işi zamana yaymaktan vazgeçip Suriye devletine entegre olmasında yarar var. Yoksa bu süreç onu tasfiye edebilir.
TAKVİM NASIL İŞLEDİ
Terörsüz Türkiye sürecine ilişkin takvimi hatırlatmak istiyorum.
Süreç Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 26 Ağustos’ta Malazgirt’te yaptığı iç cepheyi tahkim etme çağrısı ile başladı. Erdoğan, 1 Ekim’de Meclis’i açış konuşmasında çağrısını daha güçlü bir şekilde tekrarladı. Erdoğan’ın konuşmasından sonra MHP Lideri Devlet Bahçeli, DEM Parti sıralarına giderek tokalaştı. 22 Ekim’de Bahçeli tarihi bir çıkış yaptı. PKK’nın silah bırakması ve umut hakkı çağrısı yaptı.
27 Şubat’ta Öcalan, silahların bırakılması ve PKK’nın kendisini feshetmesi çağrısı yaptı. PKK kongresi toplandı. Terör örgütü, 12 Mayıs’ta silah bırakma ve kendini feshetme kararını açıkladı. Bu süreçte artık yeni bir aşamaya gelindi. PKK’nın silahları bırakması takvimi başlıyor. Ya da dediğim gibi başladı.
HAKAN FİDAN KONUŞURKEN TELEFONLARA MESAJ GELDİ
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, AK Parti MKYK toplantısında İsrail-İran savaşı ve Terörsüz Türkiye sürecine ilişkin açıklamalar yapıyor. MKYK toplantısı 20 Haziran’da yapıldı. İsrail-İran savaşı ise o sıralarda bütün hızı ile devam ediyordu. Hakan Fidan haliyle çok önemli değerlendirmeler yapıyor. Hakan Fidan konuşurken, MKYK üyelerinin telefonlarına konuşulanların kimseyle paylaşılmaması yönünde uyarı mesajı geliyor. Daha önceki MKYK toplantılarında bu tür bir uyarı yapılıyor mu orasını bilmiyorum ama belli ki MİT Başkanlığı’ndan gelen alışkanlıkla Hakan Fidan böyle bir uyarıda bulunma gereği duyuyor.
SAVAŞIN EN SICAK ANLARI
Hakan Fidan’ın MKYK’da konuştuğu 20 Haziran tarihinde, İsrail-İran savaşı olanca hızıyla devam ettiği için verdiği bilgilerin sızmamasını istemesi en doğal hakkı.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın İsrail-İran savaşının ardından çıktığı A Haber’de yaptığı çarpıcı açıklamalardan bazı başlıkları aktarmak istiyorum.
FİDAN’IN CANLI YAYINDAKİ AÇIKLAMALARI
-İsrail’in, İran’a saldırdığı gece ABD Dışişleri Bakanı Rubio’dan bir telefon aldık. Amerikalılar bu saldırıda görev almadıklarını ve saldırıda herhangi bir rolü olmadıkları için İranlıların kendilerine saldırmamasını istedi.
-ABD bombardıman uçaklarının havada oldukları gün İran Dışişleri Bakanı Arakçi ile saldırı ihtimalini konuştuk. Daha sonra saldırı gerçekleşti.
-ABD ve İran birbirini vururken haber verdi. İran ve ABD’nin birbirini saldırılardan haberdar etmesi savaş tarihinde ender rastlanılacak bir durum.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın MKYK üyelerini mesajla uyarmasını gerektiren bilgiler bunlar mıydı yoksa daha ötesi var mıydı?
Beni aldı bir merak.