PKK ve silah bırakma meselesi üzerine

İmralı-Cumhur İttifakı ve DEM ile PKK arasındaki aslında epey bir zamandır kotarıldığı anlaşılan perde arkası görüşmeler sonuçlanıyor gibi: PKK’nin silah bırakması; terörsüz Türkiye manşeti altında toplumun her kesiminde tartışılan konu, taraflar arasında ne gibi başka anlaşmaları içerdiğini bilmediğimiz için geniş yorumu şimdilik kaldırmıyor.

Ama silah bırakması ve PKK’nin artık Türkiye’ye hedef almayacağını açıklaması, başlı başına rahatlatıcı ve karşı konulmaz görünüyor. Barış şüphesiz iyi bir şeydir.

GİRİŞİM KİMİN ESERİ?

PKK’nin feshedilmesi girişimini kim gündeme getirmiştir? Bildiğimiz gibi PKK kurucusu Abdullah Öcalan açıkladı. Peki, PKK şefi ile her zaman görüşme olanağına sahip devletin kurumları, öncelikle MİT mi Öcalan üzerinde ikna edici girişimde bulundu, yoksa Öcalan PKK’nin geldiği bu noktada Türkiye’ye karşı terör saldırılarıyla yeni kazanımlar elde etmesinin mümkün olmadığını, yeni bir dönemi başlatmak gerektiğini görerek, devlet nezdinde bir girişimde mi bulunmuştur?

Bence, evet öyle, yani ikinci seçeneğin gerçekleştiğini düşünüyorum.

Öcalan İmralı’da yalnız değildir, arkadaşlarıyla etkileşimli görüşmeler sonucu Kürt silahlı hareketinin artık yeni bir evreye girmesi konusunda teorik çerçeveyi çizmiş ve harekete geçmiştir.

SOMUT DURUMUN TAHLİLİ

Öcalan, DEM heyetiyle görüşmelerde buna benzer görüşler açıkladı.

Peki somut durumun somut analizi diyebileceğimiz bir bakışla yaklaştığı yeni durumun özellikleri nedir?

İlki, PKK’nin Türkiye’de artık ulaşacağı bir hedef yoktur. Silahlı mücadelesi ülke içinde ezilmiş, dahası sınır ötesi operasyonlarla sınırların ötesine püskürtülmüştür.

PKK ancak Türkiye’de terör eylemleri yapabilir. En son bunun örneğini TUSAŞ’ta gerçekleştirdi. Peki ne elde etti? Sıfır. Tersine, DEM’in siyasi kazanımlarını da berhava etti ve kazandığı belediyelere kayyum atamalarının yolunu açtı. Ülke içinde terör, DEM ve diğer Kürt sivil inisiyatiflerinin de demokratik kazanımlarının yolunu kapadı.

O halde Türkiye’ye karşı terör saldırılarına son verilmeliydi.

Peki Kürt siyasi hareketinin hiçbir başarısı olmadı? Şüphesiz ki oldu. Kürt meselesi toplumun önüne çözülmesi gereken bir sorun olarak kondu. Büyük bir farkındalık yaratıldı. Kürtçe TV yayına girdi. Okullarda talebe göre istenirse Kürtçe derslerin yolu açıldı.

Ve ülke dışında büyük bir Kürt diyasporası ile birlikte, Avrupa ve ABD’den büyük tanınma gördü ve destek buldu.

SURİYE’DE BÜYÜK KAZANIM

Tabii, İmralı aslında PKK’nin ülke içinde kazanımlarının artık sonuna geldiğini görse bile, PKK’nin feshedilmesi nihai kararını etkileyen ana konu, Suriye’deki büyük kazanımıdır.

PKK, YPG gibi çeşitli silahlı ve sivil görünümlü örgütleri ile şüphesiz ABD’nin kesin ve kararlı desteğiyle Suriye’de bir devlet yapılanmasına kavuştu.

Suriye’nin bütünlüğünü sağlamak için değil, parçalanması için yapılan tüm iç savaş ve kargaşalık, aslında Kürtlerin Suriye’de özerk bir bölge ve yapılanmasına kavuşması içindi, derseniz varılan sonuç sizi doğrular.

ÖNCE ÖZERKLİK

İlk aşama bir özerk yarı özerk ama kendi silahlı güçlerine dayalı bir coğrafi yer kazanmaktı.

Bunu başardılar. Bu noktadan geri dönmeleri, Şam ne derse desin olası gözükmüyor. İsrail ve ABD buna izin vermeyecektir. İsrail, ABD desteğiyle Şam’ı zayıflatmak ve kontrol altında tutmak için askeri operasyonlarını hâlâ sürdürüyor.

Ankara, Suriye’deki hayalleriyle baş başa kalmıştır.

Kürt özerk bölgesi ileride neye evrilir çok geçmeden göreceğiz.

***

İmralı bu nesnel durumun analizi ile PKK’nin artık görevinin sona erdiğini görmektedir. PKK Suriye yapılanmasının artık asli unsurudur. Devlet olma yolunda terör eylemlerine ihtiyacı yoktur.

Devletle ilişkiye geçerek örgütün feshini ve terörün sona erdirilmesini gündeme getirmiştir.

Bunun açıklanmasını da Bahçeli üstlenmiştir. Üstelik Öcalan’a vaatlerde bulunarak ki bunlar da devlet yetkililerince Öcalan’a sunulduğunu düşünüyorum.

Evet, silah bırakılıyor ama ayrıntılarda neler olduğunu DEM’in yeni girişiminden izliyoruz. Hele PKK’den resmi açıklamayı da görelim önce...