Saray, Ekrem Bey’in serbest bırakılmasını düşünür mü?

Bunun hukuki, yargısal bir durum olmadığını artık sağır sultan biliyor. İkinci kez seçildiğinden beri Saray’ın Ekrem Bey’i bertaraf etme planlarına başladığına ilişkin duyumlar, görüşler de ortaya çıkmaya başladığına göre, siyasi bir tasfiyenin mümkün olan her açıdan devreye sokulduğu ayan beyan ortada.

En komiği 31 yıllık diplomasının iptal edilmesidir. Bu hem komik hem de rektörlüklere kimlerin neden atandığı ve onlardan ne gibi görevler beklendiğinin net fotoğrafı açısından trajiktir de. Zavallı üniversite!

HAYIR DIİEN BİLİMCİLERİMİZ

Yo hayır yönetimlere kullarını atamışlardır ama İstanbul Üniversitesi’nin de öyle hukuksuzluklara evet diyecek bir yapıda olmadığını da belirterek, orada direnen hukuksuzluklara imza atmayan hocalarımızın da bulunduğunu söylemeliyiz.

Diploma iptaline imza attırılanların da bu trajikomik olayın figüranları olmayı kabul edecek sıradan kimselerin olacağını da biliyoruz. Üstelik kendileri ne yasal olarak doğrular ne de buna imza yetkileri var.

Bir ucube karar bakalım nasıl gelişecek.

Aslında bu iptal olayının cumhurbaşkanı için de zorluk derecesi çok yüksek.

Diyelim uluslararası ilişkilerde bir liderle baş başa oturuyor. Adamın aklının ucuna gelen sayın cumhurbaşkanı bunu nasıl yaptınız sorusunun ses tellerine takılıp kaldığını ama diplomatik olarak sözlerinin dışarıya çıkamadığını düşünebiliriz.

YANLIŞ HESAPTAN NASIL DÖNECEKLER

Konumuz İmamoğlu’nda kalalım: Acaba cumhurbaşkanı ve arkadaşları İmamoğlu’nu tasfiye girişiminin ters tepki yapması ve katmanlı bir halk tepkisi karşısında ne düşünüyorlar? Stratejilerini önceden belki de “tepkileri idare edebiliriz” “yönlendirebiliriz” “süreç içinde yumuşatabiliriz” düşüncesi üzerinde kurmuş olabilirler.

Şimdiki aşamada bunu gerçekleştiremediler.

Bu yeni durum karşısında, meselenin İmamoğlu olmadığını, tüm CHP’li belediyelerdeki rüşvet ve yolsuzluk olduğunu halka inandırmak için bu kez el yükselttiler toplu tutuklamalara giriştiler. Halktan beklenti: Yahu bu kadar büyük tutuklamalar olduğuna göre demek ki CHP’liler belediyeleri yiyip bitirdi, düşüncesine kapılmalarıydı (kimin fikriyse bu el yükseltme!)

Bu da ters tepti çünkü halktan kopmuş durumdalar. Daha baştan sadece İstanbul değil, Türkiye bu tutuklama ve yargılamaların İmamoğlu’nun cumhurbaşkanlığını engelleme girişimi olduğunu gördü ve kabul etti. Bu tutan mayayı ne kadar el yükseltseniz bozmanız mümkün değil. Her atılacak yeni adım, daha büyük bir tepki ve öfkeye ve oy kaybına neden olacaktır. Süreç bunu gösteriyor.

CHP’YE: GEL VAZGEÇ BU SEVDADAN

Evet cumhurbaşkanı CHP’lilerin bu yolda daha çok telef olacaklarına işaret eden demeci, bu kez süreci başka yoldan etkileme girişimi olarak görülebilir. Çok tehlikeli ama cumhurbaşkanının geçmişte de buna yakın veya buna benzer siyasi açıklamaları oldu. Bundan korkmuyor, riski alıyor.

Bu kez bir katilin Özgür Bey’e saldırtılmasını, CHP’nin “siyasi şiddeti” çağrıştırmanın sonucu olarak gördü ve “Umarım bundan ders alırlar” dedi.

Oysa barışçıl ve anayasal yasal mitingler dizisi ile karşı karşıyayız.

CHP’nin şimdi miting alanlarını çok daha barışçıl ve provokasyonlara kapalı organize etme sorumluluğu doğuyor gibi.

SERBEST BIRAKMA SEÇENEĞİ

Hâlâ bu soruyu irdeleyemedik. Bu sorunun yanıtı biraz da Saray’ın bundan sonraki süreci nasıl yönetmeyi düşündüğü ile ilgili.

Bilmiyoruz. Ama daha seçimlere uzun zaman olduğunu düşünerek miting enerjisinin bu süre içinde sönümleneceğini bekliyor olabilirler.

Fakat sürecin arkasındaki çok önemli bir dinamik de pahalılık ve enflasyon ve ezilen ücretliler ve millet.

Hem İmamoğlu içeride hem ekonomik çöküş, sönümlenme beklentisini boşa çıkartıyor.

Ama sahalardaki bu siyasi ateşi gerçekten sönümlendirmek istiyorlarsa İmamoğlu’nu serbest bırakmayı düşünmeliler.

Onları belki de bundan alıkoyan, Ekrem Bey’in bu kez sahalara çıkacak olmasıdır.

Bu başka bir kitlesel dinamik yaratacak potansiyele sahiptir.

Yani iktidar için zor bir durum.