Türkiye’de Kürt seçmenin yarısından az fazlası AK Parti’ye oy veriyor. Yüzde 8’si DEM Parti’ye veriyor. Çok az bir bölüm de Türkiye İşçi Partisi ve CHP’yi destekliyor.
Bu seçimde çoğu yerde aday çıkardı DEM Parti. Kürtlerin temsilcisi olduğunu söyleyen bir parti son 10 yılda bu kadar hata yapabilirdi. Bu duruma nasıl gelindi ve bundan sonra ne olur, bir bakalım...
Cumhuriyet tarihinin en büyük projesi Çözüm Süreci’ydi. Erdoğan’ın “baldıran zehri içtim” dediği bir süreçti. İspanya ve İngiltere’de olduğu gibi, “Silahlardan sonra bir de bunu deneyelim” dedi devletimiz. Eski MİT Müsteşarı Emre Taner’in deyimiyle, cumhuriyet tarihinin en büyük projesiydi. Fena gitmiyordu. Başarılı olabilirdi.
2012-13 döneminde Suriye'nin Kürt bölgelerinde PKK Amerika’nın desteğiyle kontrolü ele geçirince o zaman Başbakan olan Recep Tayyip Erdoğan, “Sınırımızda terörist bir yapılanmaya izin vermeyiz” dedi.
2014’te Erdoğan’ın, “Kobani düştü düşüyor” sözü bilinçli olarak çarpıtıldı. Sonra 6-7 Ekim Kobani olaylarıyla PKK terör eylemleri bastırınca da Çözüm Süreci bitme noktasına geldi. Türk devleti Kobani olaylarını bastırdı. Ama Selahattin Demirtaş’ın sosyal medyadan kışkırtmasıyla 37 kişi hayatını kaybetti. 17 yaşındaki Yasin Börü kurban eti dağıtırken başı ezilerek öldürüldü.
7 Haziran 2015 seçimlerine giderken Selahattin Demirtaş Amerika’ya gitti. ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan David Philips’le görüştü. Philips, Demirtaş’a, “Sen 40 yaşındasın. Öcalan yaşlandı. Bölgede 40 milyon Kürt var. Onların lideri olabilirsin” dedi. Dönüşte Demirtaş, Osman Kavala’nın da tavsiyesiyle, “Seni başkan yaptırmayacağız, Erdoğan” sözlerini etmeye başladı. 7 Haziran 2015 seçimlerinde AK Parti tek başına hükûmet kurma çoğunluğunu kaybetti. Başta Demirtaş olmak üzere, “Seni adil yargılayacağız Erdoğan” demeye başladılar. Hükûmet medyasına ait gazeteleri kapatmakla tehdit ettiler.
Amerika’dan gaz alan HDP ve PKK çözüm sürecini de bitirdi. “Erdoğan dönemi bitti” sanan PKK da asker ve polislerimizi şehit etmeye başladı. Hendek kazma sürecine girdi terör örgütü. Türk devleti gereğini yaptı ve terörü bastırdı. 1 Kasım 2015 seçimlerini AK Parti kazandı ve HDP için sonun başlangıcı oldu.
15 Temmuz hain darbe girişiminden sonra Selahattin Demirtaş, Osman Kavala yaptıklarının bedelini ödediler.
2019 yerel seçimlerinde HDP, CHP’yle ittifak yaptı. 11 Büyükşehir'i kazandılar. Tabii önemli olan 25 yıl sonra İstanbul ve Ankara’nın kazanılmasıydı.
Erdoğan’a yerel seçimlerde kaybettirdiğini düşünen HDP ve Demirtaş 2023’te de öyle olacak sandı. “2019’da Erdoğan’a kaybettirdik, 2023’te de kaybettireceğiz” diye bir fikre kapıldılar. Tam güç Cumhur İttifakı’na saldırdılar. Sonuç onlar açısından hüsran oldu. HDP’nin Türkiye oyları yüzde 8,8’e geriledi. HDP’nin etkisi kalmamıştı. Seçim sonucunu belirleyen muhafazakâr milliyetçi seçmendi. HDP olduğu gibi Kemal Kılıçdaroğlu’nu destekledi ama işe yaramadı.
Geçen sene cezaevinden atıp tutan Selahattin Demirtaş’ın aklı başına geldi. Erdoğan 2028’e kadar iktidarda. Şimdiki adıyla DEM’in etkisi kalmadı. Belirleyici değiller. CHP’nin yedek lastiği olmak da DEM’i artık ikna etmiyor.
Bunu en iyi görenlerden biri de DEM’in Mardin adayı Ahmet Türk. “Erdoğan lider, Kürt meselesini o çözer” dedi: “Kürt sorununun demokratik çözümü için diyalog gerekiyor. Bunu herkesle yapmak istiyoruz. Davamız, talebimiz barıştır. Arzumuz halkların kardeşliğidir. Ama şunu söylüyoruz CHP yapamaz. Neden? Derin devleti ikna edemez çünkü. Erdoğan isterse ki bugün bütün yetkiler, kurum ve kuruluşlar elinde, o isterse ikna edebilir. Sorunu çözebilirler.”
Yeni bir çözüm sürecinin başlaması zor. Belli ki seçim sonrası PKK Kuzey Irak’tan süpürülecek. Sınır içinde kalmayan PKK sınır dışından da atılacak. Geniş çaplı operasyonun hazırlıkları bitmek üzere.
Eğer DEM Parti yeni bir sayfa açmak istiyorsa PKK ile arasına net mesafe koymalı. PKK’nın siyasi temsilcisi olduğu sürece kimse DEM’i ciddiye almaz. Ayrıca yerel seçimlerde kendi iradesiyle hareket ettiğini göstermeli. “CHP’li adaylara kazandıralım” derlerse demek ki CHP ile yol yürümek niyetleri var denecektir. Bu böyle yorumlanacaktır.
DEM, yerel seçimlerde CHP’nin yedek lastiği, can simidi olup olmadığını da belirleyecek. Yani DEM’in geleceği kendi ellerinde.