Bugün Suriye’nin istikrarının önündeki en büyük engel İsrail’in saldırılarıdır. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Suriye’nin istikrara kavuşmasına kim engel olursa açık söylüyorum karşısında Suriye hükümeti ile birlikte bizi de bulacaktır” uyarısının adresi İsrail.
İsrail bölgede güçlü bir ülke olsun istemiyor. Suriye’yi Lübnan’a çevirmek için sürekli olarak havadan vuruyor, karadan ise Golan Tepeleri’nde hâkim olduğu toprakları genişletmeye çalışıyor. Karadan genişlemeyi durdurdular.
SURİYE HAVA SAHASI
İsrail ayrıca Suriye’nin hava sahasını da kontrol etmek istiyor. 7 Ekim’den sonra güvenlik konseptini değiştirdiklerini söylüyorlar. “Biz kimseye güvenmiyoruz, güvenlik istiyoruz” görüşü hâkim. Peki, İsrail’e kim güveniyor? Hele Gazze’deki katliamlarından sonra.
İsrail’in hedefi Suriye’yi parçalamak. Bunun önünde en büyük engel olarak Türkiye’yi görüyorlar.
DÖRDE BÖLME PLANI
İsrail’de Suriye ile ilgili iki görüş çarpışıyor:
1-Tek bir Suriye Devleti olsun, Hafız Esad döneminde olduğu gibi Suriye Devleti ile güvenlik anlaşması yapalım.
2-Suriye Devleti dörde bölünsün. Batıda Nusayri devleti, güneyde Dürzi, kuzeyde Kürt, ortada ise Arap devleti. Bu yeni bir plan değil. 1969 yılında Yönelimler dergisinde haritalarını yayımladılar. Ama hem Suriye’nin hem Türkiye’nin bunu kabul etmesi mümkün değil. 6 Mart’ta Tartus ve Lazkiye’de Nusayrileri ayaklandırmaya çalıştılar. 1 Mart’ta Dürzileri kışkırttılar. Peki başarabildiler mi?
DAVUD KORİDORU
İsrail’de plan çok. Komplo teorilerine inanmam. Ama bu komplo teorisi değil, Netanyahu hükümetinin resmi stratejisine dönüştü.
İsrail’de, tahrif edilmiş olan Tevrat’tan referanslarla devlet politikası oluşturan bir zihniyet var. Dini temelli strateji demek mümkün. “Teo strateji” diyelim de entelektüel bir havaya bürünsün. Onların liderliğini Netanyahu yapıyor. Gazze’de yaptıkları katliamları da dini referanslarla izah etmeye kalkıştılar. Filistinlileri “Amelekler” olarak ilan ettiler.
Tevrat’tan alınan referanslarla 21. yüzyılın jeopolitiği oluşturulur mu diye sorulabilir, ama maalesef bu İsrail’in resmi politikası haline gelmiş durumda. Milattan Önce 3000 yılında Davud Peygamber’in yolunun Kamışlı’ya kadar uzandığını iddia ediyorlar.
Netanyahu şimdi de tüm politikasını ‘Davud Koridoru’ kurma üzerine inşa ediyor. Bu Kudüs’ten başlayıp sınırlarımızın içine kadar giren bir hattın İsrail’in kontrolüne girmesi anlamına geliyor. İsrail böylece Türkiye ve İran başta olmak üzere doğudaki güçlü devletlere karşı arasına bir güvenlik hattı oluşturmayı hedefliyor. Tel Aviv’in savunmasını Kamışlı’dan başlatmayı planlıyor. Bunun için Suriye’nin güneyinde Dürzileri, kuzeyde PKK-YPG’yi kışkırtıyor. İsrail için hedef olan “Davud Koridoru” bizim için milli güvenlik sorunu oluşturuyor.
ERDOĞAN’IN UYARISI
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Terör koridoruyla Suriye’nin parçalanmasına nasıl müsaade etmediysek, başka koridorlarla bu ülkenin bölünmesine de aynı şekilde izin vermeyiz” dedi.
Bu sözün İbranicesi şu; İsrail, nasıl ki ABD’nin PKK’ya terör devleti kurdurma planlarını parçalayıp çöpe attıysak, senin ‘Davud Koridoru’ kurmana da izin vermeyiz. Çünkü bizim adımız Türkiye Cumhuriyeti Devleti’dir. Nokta.
Türkiye, kışkırtmalara prim vermedi ama İsrail’e gereken uyarılar yapıldı. Türkiye ile İsrail istihbarat servisleri görüşmelere başladı. İlk toplantı Bakü’de yapıldı. Temel konu iki ülke arasında çatışmasızlık mekanizmalarının oluşturulması ve ihlallerin durması. Biz, Suriye’de Rus savaş uçağının düşürülmesinden sonra iki ülke arasında “çatışmasızlık mekanizmasını” kurduk ve çok verimli bir şekilde kullandık. CIA aparatı olan FETÖ, Türkiye ile Rusya’yı savaşa sokmak için tuzak kurmuştu ama iki ülke bu tuzağa düşmedi. Tam tersine ilişkilerimiz daha da güçlendi.
MASADA KONUŞULANLAR
Görüşmeler sırasında İsrail heyeti diplomatik ve saygılı bir dil kullanmış. “7 Ekim’den sonra güvenlik konseptimiz değişti. Bölgede kimseye güvenmiyoruz” bakış açısını yansıtmışlar.
Türkiye ise onlara, “Bu tür saldırıların İsrail’in güvenliğini sağlamayacağı, sonuçta bu saldırıların yeni Şam hükümeti üzerinde baskıyı artıracağı, olası bir savaşa milis güçlerin karışabileceği ve bu durumda İsrail’in daha da zora girebileceği” uyarısında bulunmuş.
Havada uçuşan haberlere itibar etmemek gerekiyor. Sahada İsrail - Türkiye arasında bir çatışma yaşanmamış. “Palmira’da vurulan
bir üstte Türk mühendisler öldü” şeklindeki haberler ise gerçeği yansıtmıyor.
BİBİ MAKUL OL
Gerçek olan şu; İsrail bölgede Türkiye gibi güçlü bir ülkenin olmasını istemiyor. Ama buna karar verecek olan İsrail değil. Trump ne dedi; “Suriye’nin anahtarı Türkiye’nin elinde”.
Başkan Trump’ın, Netanyahu’ya dediği gibi “Bibi makul ol”...
Bak karşında Erdoğan var. Başkasına benzemez.