CHP iktidarının öngösterimi

Ekrem İmamoğlu'nun yolsuzluk soruşturmasında tutuklanmasının ardından muhalefet çevrelerinin estirdiği havayı ibretle izliyoruz.

Mahalle baskısı neymiş, nasıl yapılırmış manifestosunu yazıyorlar.

CHP'nin Genel Başkanı, AK Partili olduklarını düşündüğü ticari işletmelerin isimlerini ilan ediyor. CHP'nin camına kırmızı çarpı attığı kahvecinin kapısından içeri girenler, Özgür Özel'in "Yıkın geçin, yıkın geçin" diye gazladığı lümpenler tarafından "geri zekâlılar" diye taciz ediliyorlar.

Hele o İmamoğlu'nun tutuklanmasına yorum yapmayan oyuncuların, sosyal medya ünlülerinin hâli...

Ağlamaklı videolar çekip neden istenileni söylemediklerinin izahını veriyorlar. Hastane raporunu göstereni mi ararsınız, akıllı telefonunu kaybettiğini söyleyeni mi?

Peki faşizm nedir?

Tam olarak budur; konuşma yasağı değil söyleme mecburiyeti.

Evet, CHP'yi esir almış ekibin yolsuzluk soruşturması üzerine sergiledikleri tavır, kazayla iktidar olmaları halinde Türkiye'nin içine gireceği kaosun öngösterimidir.

Rahmetli Engin Ardıç, benzer bir havanın hâkim olduğu günlerdeki bir yazısını, "Bunlar demokrat falan değiller. Hiçbir zaman da olmadılar. Gelirlerse 'intikam almaya' gelecekler ve terör estirecekler. Orasını burasını açan kızlar bu kavgada birer piyondur. Gün akşamlıdır, elbet biz de ölürüz. Meydan bunlara kalmasın yeter" diyerek bitiriyordu.

Sağ olsunlar, millet bir süredir bunları unutmuştu, bir haftada kendilerini yeterince hatırlattılar.

***

 

CEHALETİN BU KADARI YÜKSEK TAHSİLLE MÜMKÜN

Saraçhane'de bir eylemcinin, yaşıtı olan polis memurlarının gözüne soktuğu pankartta şu yazıyordu:

"Zaten okuyabilseydiniz polis olmazdınız."

"Bir doktorun, işçiden şerefli olduğuna" iman etmiş bu sefilliğe cevaben, "Polisler de artık üniversite mezunu" diyorlar.

Doğrudur. Ama meselemiz bu değil ki.

Babasının parasıyla E-5 üniversitelerinde vakit öldüren bu çocukları "ayrıcalıklı" olduklarına inandıran "elitizm" virüsünün bünyelerine nasıl girdiğini sorgulamalıyız.

Bu Şark elitizmine ilk neşteri yıllar önce atan Sakallı Celal'in başlıktaki tespiti bize yön gösteriyor.

***

 

SOKAKTA KİM VAR?

DEM Eşbaşkanı Tuncer Bakırhan, "Biz CHP'nin eylemci kitlesi değiliz. Bizim partimizin böyle bir şeyi yok. Biz eleştiririz bu kararı ama bizim kendi, başka bir meselemiz var, bu meseleyi de aşan. Biz toplumsal barışı örgütlemeye çalışıyoruz" diyor.

Doğru bir tavır ama zaten sokak artık DEM kitlesi için hiç de müsait değil.

Zira Kürt düşmanlığı sıradanlaşmış hâlde.

Eylemciler, polise pamuk şekeri veriyorlar.

"Atatürk'ün askerleriyiz" diye slogan atan bir grubun "Biz de Atatürk'ün askerleriyiz" diyen başka gruplarla kavga ettiği bir ortamdan bahsediyoruz.

CHP yetkilileri bile kışkırtıp sokağa çıkardıkları kitleyle diyalog kuramıyor.

***

 

ÖZGÜR ÖZEL'İ TERK EDENLER

Sokak çağrısından arzu ettiği sonucu alamayan Özgür Özel, Türk mallarını, markalarını boykot çağrısı yapan ilk CHP Genel Başkanı olarak da tarihe geçti.

Özel bugünlerde de Zelenski gibi yabancı televizyon kanallarında Türkiye'ye müdahale çağrıları yapmakla meşgul.

"Ordu göreve" diyenini görmüştük ama CNN International'a bağlanıp "NATO göreve" diyenine rastlamamıştık doğrusu.

Geçen de BBC'de İngiltere'nin Türkiye'nin içişlerine karışmamasından ötürü içinde bulunduğu ruh hâlini aynen şu cümleyle ifade ediyordu:

"Terk edilmişlik hissediyoruz."

CHP hakikaten eğlenceli bir parti.