Sitemli konuşuyordu.
“50 yıllık PKK sorunu çözülüyor, CHP nerede?”
“Rusya-Ukrayna savaşı bitiriliyor, CHP nerede?”
“CHP devletin sigortası, rejimin güvencesi olarak görülüyordu, CHP nerede?” diye soruyordu.
Verecek cevap bulamadım.
EKREM’İN PARTİSİ
Kendi sorusuna kendi cevap verdi.
“CHP olarak takıldık Erem İmamoğlu’nun peşine. CHP, Ekrem İmamoğlu’nun partisi haline dönüştü” dedi.
O zaman CHP Genel Merkezi’nin üstüne de “Ekrem’in Partisi” yazın demekle yetindim.
Yoksa İmamoğlu inşaat, İmamoğlu köftecisi gibi “İmamoğlu’nun partisi”ni mi tercih ederdi.
Bir başka eleştiri daha geldi.
“Yıllarca tek adam dedik. Döndük dolaştık tek adam partisi olduk” dedi, başka bir CHP’li.
DİLEK İMAMOĞLU
Kızgınlığının nedeni Ekrem İmamoğlu’na ilişkin olarak öğrendiği bir kulisti. Ekrem İmamoğlu’nun ekibiyle yaptığı toplantıda, “Olur ya benim adaylığımı engellerlerse Dilek cumhurbaşkanı adayı olacak” dediği kulağına gelmiş.
Ben ‘bir ara sosyal medyada dolaştı ama ne derece sağlıklı bilgi, teyit etmek gerekiyor’ diye araya girdim.
“Atatürk’ün partisini İmamoğlu hanedanlığına mı çevirecekler” diye tepki gösterdi. Ben, “İmamoğlu bunu söylemeyecek kadar tecrübeli birisi. Sosyal medya dedikodusu ile hareket etmemek lazım” dedim. Gerçekten de bu kanaatteyim.�İmamoğlu’nun tek hedefi var cumhurbaşkanı adayı olmak. Adaylığının engellenebileceğini düşünmüyor. Dilek İmamoğlu söylentisinin bir dedikodudan ibaret olduğunu düşünüyorum. Ama ciddi bir siyasetçiyi öfkelendirdiğine göre ciddiye almak lazım. Tabii yine de teyit etmeden olmaz.
1 MİLYON CHP’Lİ
CHP’deki önseçim 23 Mart’ta olacak ama Ekrem İmamoğlu, yarın İzmir’den seçim kampanyasını başlatıyor. Bu durumda önseçimin bir anlamı kaldı mı? Ekrem İmamoğlu’nun gözü bunu görecek durumda değil. O bir an önce önseçimin yapılıp, CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı olarak ilan edilmeyi bekliyor.
“1 milyon üye tarafından cumhurbaşkanı adayı olarak seçilirsem, cumhurbaşkanı adaylığım engellenemez” diyormuş.
CHP içinde buna destek verenler var. Ama, “1 milyon CHP’linin seçmesi siyaseten bir anlam ifade eder ama yargı bunun dikkate almaz. İmamoğlu’nun cumhurbaşkanı adaylığını engelleyecek bir karar çıkarsa ne olacak” diyenler var.
YAVAŞ MI, ÖZGÜR ÖZEL Mİ?
Mansur Yavaş da onu bekliyor. İmamoğlu’nun önü kesildiği taktirde Mansur Yavaş alternatifsiz tek aday olacağını düşünüyor. Şimdilik hava o yönde. ‘Ekrem olmazsa, Mansur var’ deniliyor.
Bu arada Dilek İmamoğlu ihtimalini bir kenara yazıyorum ama ‘Ekrem İmamoğlu olmazsa Özgür Özel olur’ diyenler de var.
Belli ki bu iş çok çetin bir mücadeleye sahne olacak.
İMAMOĞLU’NUN DİPLOMASI
Bu arada hiç beklemediğim bir yerden bir kulis geldi. Bir CHP’li, “İmamoğlu’nun diploması iptal edilirse ne olacak” diye sordu. “Böyle bir ihtimal var mı? dedim.
“Diplomasi iptal edilirse cumhurbaşkanı adayı olma imkanını kaybediyor” dedi. Konuştuğum CHP’liye göre İmamoğlu’nun diplomasının iptal edilme ihtimali güçlüymüş.
İlginç.
ÖCALAN’IN İKİ ÇAĞRISI ARASINDAKİ FARK
Öcalan şimdiye kadar iki önemli çağrı yaptı. Biri 21 Mart 2013 tarihinde Diyarbakır Meydanı’ndaki Nevruz kutlamalarında okunan mektubu, diğeri ise 27 Şubat 2025 tarihinde açıklanan çağrısı.
İlk çağrısını Diyarbakır’da Nevruz meydanında dinlemiştim, ikinci çağrıyı ise canlı yayınlardan takip ettim.
Öcalan’ın ilk mektubu ile ikinci çağrısı arasında önemli farklılıklar var. Bunların iyi analiz edilmesi gerekiyor. Ama önce konjonktüre ilişkin bir tespitimi paylaşmak istiyorum.
Birinci çağrı ile ikinci çağrı arasında bölgemizde çok tarihi kırılmalar yaşandı, Suriye’de PKK’nın sırtını dayadığı Baas rejimi çöktü, Türkiye’nin sınırları içinde PKK eylem yapamaz hale getirildi, Cumhurbaşkanı Erdoğan dünyayı şekillendiren ilk dört lider arasında gösterilmeye başlandı, Türkiye lider ülke konumuna yükseldi.
Şimdi gelelim Öcalan’ın iki çağrısı arasındaki farklara.
1. 2013’teki çağrı daha felsefi, daha muğlaktı. Öcalan’ın kafası karışıktı. Yeni çağrı ise daha net. Öcalan’ın kafası daha berraklaşmış. PKK’nın geleceğine ilişkin kararlarını almış.
2. O zaman yeni mücadele alanları gösteren, yeni ufuklara açılmayı öğütleyen, PKK’nın mücadelesini kutsayan bir üslup ve hava vardı. “Bu bir son değil yeni bir başlangıçtır, bu mücadeleyi bırakma değil, daha farklı bir mücadeleye başlamaktır” diyordu. “Ret, inkâr ve asimilasyon” politikalarından söz ediyordu.
Yeni çağrısında ise, “1990’larda reel sosyalizmin iç nedenlerle çöküşü ve ülkede kimlik inkarının çözülüşü, ifade özgürlüğüne sağlanan gelişmeler, PKK’nın anlam yoksunluğuna ve aşırı tekrara yol açmıştır. Dolayısıyla ömrünü benzerleri gibi tamamlamış ve feshini gerekli kılmıştır” diyor.
3. 2013’teki mektubunda Kemalist moderniteyi eleştiriyor, Irak ve Suriye’de Kürtlerin, Arapların, Asurların barış konferansı toplayıp, yeni gelecek inşa etmesinden söz ediyordu. Yeni çağrısında ise, “Ayrı ulus devlet, federasyon, idari özerklik ve kültüralist çözümler, tarihsel toplum sosyolojisine cevap olamamaktadır” diyor.
4. 2013 Nevruz’unda, “Silahlı unsurların sınır ötesine çekilmesi aşamasına gelinmiştir. Artık silahlar sussun, fikirler ve siyasetler konuşsun” demişti. Yeni çağrısında, “silah bırakma çağrısında bulunuyor ve bu çağrının tarihi sorumluluğunu üstleniyorum. Kongrenizi toplayın ve karar alın, tüm gruplar silah bırakmalı ve PKK kendini feshetmelidir” diye talimat veriyor.
GAZZE, TRUMP’TAN BÜYÜK
Trump, Filistinlileri Gazze’den sürme ve “Trump Gazze”yi kurma hedefinden vazgeçmiyor.
Yine Hamas’ı tehdit etti. Daha önce de Gazze’yi cehenneme çevirmekten söz etmişti. Trump, katil Netanyahu ile Gazze tatil köyünde şezlonga uzanıp, keyif yapmayı planlayan bir emlak tüccarı gibi hareket ediyor ama Gazze’yi, Hamas’ı ve Filistinlileri tanımıyor.
Trump, o insanlar 61 bin şehit verme pahasına Gazze’yi terk etmediler. Onlar İsrail’in bombalarına karşı ülkelerini savunmaya devam ediyorlar.
Netanyahu’nun bombaları dahi onları Gazze’den çıkaramadı ki senin tehditlerine boyun eğsinler.
FİLİSTİN’İN ÇOCUKLARI
Onlar Amerikan conconları değil. Senin diz çöktürdüğün Zelenski’ye benzemezler. Onlar Yaser Arafat’ın, Şeyh Yasin’in, İsmail Haniye’nin, Yahya Sinvar’ın çocukları.
Kaç İsrail başbakanını emekliye sevk ettiler. Kaç Amerikan başkanını yolcu ettiler. Sen gidersin onlar kalır. Çünkü orası onların binlerce yıllık vatanları. Satılık emlak parçası değil. Gazze’nin çocuklarında o ruh olduğu sürece Gazze durur, Trump gider. Çünkü Gazze, Trump’tan büyüktür.